Düşlerim mi yoksa gerçeklerimde
sükutu hayale uğradığım makus talihim mi…
Ve işte zemheride saklı bir avuç
tohum bazen makberin çağrısı bazen hayatla iştigal mahşerin seferi sessizliği…
Günlere vurgun
Kimisi nasıl da vurdumduymaz
Şercinde ömrün
Ve işte hâsıl olan o devasa sessizlik
Gün mizaçlı olsaydı keşke gece
Sırların ifşası
Ketum ruhların son duası
Erişebildiğim istikamette
Başa sardığım
Yakamozun sancısı
Yâdında ömrün yarıladığım yolun
haşmeti
S/üzgün günün örtüsü
Kayıt altına alsaydım keşke hayatı
Baştan sona mecazi
Bir firar
Sondan başa sayıkladığım sürükleyen rüzgâr
Meşrebi beşerin
Mahzun ve mağrur ve mazlum
Sandık dolusu duyguların
Bilfiil ikazı
Semiren göğün saydam ruhu
Yanan tütsünün yürekteki koru
Ve işte yana yakıla yaşamadığım kadar
artık hayatı
Yansız sevdamın boncuk gözlü firarı
Ta içimden
Ta içime
İçtimada geçen zamanın teşrifi
Tasniflediğim şiirlerin solmayan
nüktesi
Belki de nice insan nice şaibeli
sevgi
Yırtık ve solmuş bir resim:
Anne sesi anne duası
Yandan yana yanan ateşin fısıltısı
Artık neyin nesi ise bu dinmeyen
çağrı?
Gaipten de geldi mi ilham
Bilin ki zulümdür acımasızca
yargılandığım
İdam mangam.
Tereddütsüz de sevebilirken
Teamülü hüznün
Bordan ve kordan anıların mihrabı
Gün mizaçlı bir gece
Seferi tanıklığında evrenin
Üstüne serildiğim
O izafi rahle
Solgun olsa bile yüzüm
Seğiren gözümden
Akan yaşın
Nasıl ki yok haddi hesabı
Ve işte teklerken kalbim
Ha tekke ha dibi delik tekne
Üst üste yediğim vurgun
Aldığım darbe
Nüansı ölüm
Narası galip gelen hüznün
Nidası s/onsuzluğun
Sürgün edildiğim ne ki?
Sureti katı afalladığım
Makamsız ve mekansız şarkıların
mızrabı
Sondan başa bir seyir
Baştan sona eşlik eden kalem ve şiir
Bir mehtap bir de güneş
Yıldız olmanın gaipten gelen coşkusu
Yağdığım kadar yağmalandığım
Yarı zamanlı bir ömrün asi/l fedaisi
Varsın düşsün gardım
Varamadığım diğer yakanın
Pes etmeyen nöbetçisi
İdam mangam ve idam sehpam
İradesi güçlü mukayyet olduğum
Kadar aklıma akında gözümün
Akça pakça bir bulut
Arzı endam ederken umut