Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen
Hayat hikayesinin 108.bölümü
şimdi
aşkın şiirini yazmak isterdim sana
sana aşkı şiir ile yazmak isterdim
aşkı seninle tanımlamak ister
aşkı sende tanımak isterdim
ay ikiye bölündüğünde yanında olmak
uhud’da dişini avcuma almak isterdim
efendim
şimdi
rüyalarımız var tabirlerini bilemediğimiz
kıl köprüler kadar ince
ateş denizlerinde mumdan gemilerle gezinmedeyiz artık
ve sonra toprak olmak için acele eden yiğitler
hep bir rüyanın peşine takılıp gittiler bu illerden
sırlarını cenk meydanlarına gömdüler
kalplere kayıt çizen söz sultanları
üretti lambalarda yaprak yaprak parlayan alevleri
oysa ne gerek vardı sözlere
onlar anlatamayacak
biz anlayamayacak olduktan sonra
şimdi
rüyalarımız var tabirlerini bilemediğimiz
ne ulvi rüyalarımız var bizim
ne yüce rüyalarımız
senden yana ey alemlerin efendisi
şimdi
nebinin işitmesini istemediğiniz sözlerle
seslenmeyin birbirinize
nebinin işitmek istemediği
işitmenizi istemediği sözleri
dinletmeyin birbirinize
yoksa
farkında olmadan amellerinizi heba edersiniz
boşa çıkarırsınız
nebinin ardı sıra
adımlarını izleyerek yürümektir
amellerimizi sahih ve sahici eyleyen
sesimizi kendisine göre
sürekli ayar etmemizi gerektirecek
o denli dudağımızın yanında
kulağımıza yakındır nebi
sözümüze kulak kesilecek kadar sıcacık
kulak verdiğimizi dert edinecek denli
şimdi
buradadır nebi
yanımızda
bize susarak da
Allah'ı zikretmenin kapısını aralıyor
seslerini Allah'ın elçisinin hatırı için kısanlar
kalplerinin kapısını Allah'a açarlar
Allah'ın elçisinin hatırını kırmamak için
ağızlarını boş sözle doldurmayanların kalbine
Allah kendi varlığını dokundurur
kendi yakınlığını doldurur
sözünü nebinin hatırı için kesenlerin susmaları
kalplerini konuşturur
kalplerine söz verir
onların kalbi dillerinin önündedir
kalbi dilinin önünde olan
kalbine sormadan konuşmaz
şimdi
hatırına susulacak kadar huzurumuzdadır
sesimizi yanında kısacak kadar yakınımızda
nefesimizin hemen yanı başında
hecelerimizin hemen arasında durur
nebinin hatırı
bizim olduğumuz yere gelmek zorunda değil
bizim geldiğimiz yerde olmak zorunda değil
kendi duruşumuzu değiştirmeyi
o bizden istiyor
onun evine doğru yürüyecek olan biziz
onun evi sünnettir
yaşama biçimidir
*
her ok atışında,
ben ebu süleyman’ım diye
çınlatıyordu uhud’u halid (ra)
ayneyn tepesinin önemini fark ettiğinden
müslümanları arkadan kuşatmanın
bu tepeyi zapt etmekten geçtiğini düşünüyordu
bu yüzden savaşın başında defalarca ayneyn’e saldırmış
her seferinde okçuların direnişi karşısında
geri çekilmişti süvarileriyle
dırar b. hattab, bir ara tepenin boşaldığını görüp
ebu Süleyman.. arkana bak diyerek
halid b. velid (ra)’i uyarmıştı
okçuların yerlerinden ayrıldıklarını gören halid (ra)
sevinçle hücuma geçmişti o yöne doğru
abdullah b. cubeyr emrindeki on müslüman okçu
şehit oldu orada
arkadan kuşatılan müslümanlar’da bozgun başlamıştı
hendek gazvesi’nde
ebu süfyan’ın komuta ettiği
on bin kişilik kureyş ordusunun
süvari birliğinin komutanıydı halid (ra)
halid (ra)’in kuvvetleri
hz. peygamber’in çadırı hizasındaki bölgeden
şiddetli bir saldırıya giriştiyse de
gece yarısına kadar devam eden bu saldırıdan
sonuç alınamadı
hicretin altıncı yılında
bir başka tepe girdi halid (ra)’in hayatına
umre için hudeybiye’ye gelen
hz. peygamber ve müslümanları
mekke’ye sokmak istemeyen kureyşliler’in
seçtiği bir suikast mevkisiydi gamim
oraya yerleştirdikleri
iki yüz kişilik süvari birliğinin başına
halid b. velid (ra)’i geçirmişlerdi
manzarayı değil
peygamberlerinin arkasında
öğle namazını kılan müslümanları
seyrediyordu halid (ra)
ansızın hücum etmek işten bile değildi
ibadet halinde olduklarından savunmasızdılar
fakat duruşları hiç de öyle göstermiyordu
kendilerinden emin bir halleri vardı
içine bir şüphe düştü halid (ra)’in
bulunmaması gereken bir yerde bulunduğunu
hissettiğini anlatmıştı
yıllar sonra o anı paylaşırken
askerlerine saldırıyı bir başka namaz vaktine
ertelediğini söyledi
sonra pişman oldu bu kararından
onlar savunmasızdılar
keşke saldırsaydık
bir kısmını öldürürdük
zararı yok
nasılsa canlarından ve çocuklarından fazla sevdikleri
namazın vakti tekrar gelecektir diyordu
ikindi namazını zor bekledi halid (ra)
fakat o da ne
korku namazı/Salatu’l- havf
kıldırmaya başladı rasulullah (sav) arkadaşlarına
halid (ra)’in cümleleriyle hissedelim o sahneyi
içimizden geçenleri sezdi de
ashabına ikindiyi korku namazı şeklinde kıldırdı
işte o vakit hakikat ortaya çıktı benim için
kendi kendime
bu adam korunmuştur dedim
küfür ateşinin bir anlığına söndüğü bu hal yüzünden
saldırmadı halid (ra) müslümanlara
oysa hudeybiye’de halid (ra)’in kalbi fethedilmişti
onlarca islam fethinin komutanı olacak
halid (ra)’in kalbi
henüz islam’a girmese de sarsılmıştı halid (ra)
rasulullah (sav)
umretu’l- kaza/kaza umresi için mekke’ye geldiğinde
onu görmemek için mekke’den ayrıldı halid (ra)
hz. peygamber’le beraber
mekke’ye gelen halid (ra)’in kardeşi velid (ra)
ağabeyini bulamayınca bir mektup bıraktı ona
hz. peygamber’in hakkında söylediklerini okuyan
halid (ra)’in içi sevinçle dolmuş
mekke’den ayrılma düşüncesi kök salmaya başlamıştı kalbinde
o günlerden şöyle söz ediyordu sonraları
o sıralarda rüyamda kendimi sıkıntılı
dar ve susuz bir yerden
geniş ve yeşillikli bir yere çıkmış gördüm
kendi kendime, işte bu rüya gerçektir dedim
medine’ye geldiğimde
rüyamı ebu bekir’e yorumlatırım diye düşünüyordum
rüyamı anlattığımda şunları söyledi
senin çıktığın yeşil yer
Allah’ın seni hidayete erdirdiği yerdir
sıkıntılı yer ise şirk üzere bulunduğun yerdir
halid (ra)
osman b. talha’yla medine’ye gitmek üzere yola çıktı
hedde mevkisinde amr b. as’a rastladılar
ve hep beraber mesafe kat ettiler
aydınlık şehre doğru
nihayet menzillerine ulaştılar
en güzel elbiselerini giyip huzura çıkmaya hazırlandılar
kardeşi ,haydi acele et
geldiğini haber vermişler
çok memnun olmuş,
sizi bekliyor diyordu heyecanla ağabeyine
hızlı hızlı yürüyerek
mescid-i nebevi’ye girdi halid (ra)
önünde duruncaya kadar
bana bakıp tebessüm etmeye devam etti diyerek
betimledi sonraları o anı
hz. peygamber, huzurunda kelime-i şahadet getiren
halid (ra)’e şöyle dedi
seni doğru yola ulaştıran Allah’a hamdolsun
senin yalnızca hayra ulaştıracağını umduğum
bir aklın olduğunu biliyordum
halid (ra), günahlarının bağışlanması için
dua istedi hz. peygamber’den
islam daha önceki günahları siler
cevabını verdi nebi (sav)
halid (ra), öyle de olsa diyerek
dua etmesini istedi yeniden rasulullah (sav)’tan
hz. peygamber arzusunu gerçekleştirdi halid (ra)’in
Allah’ım
Daha önce yaptıklarından dolayı halid’i bağışla…
müslüman olmadan önce
on dokuz yıl savaşmıştı islam’la halid (ra)
müslüman olduktan sonra
ölene kadar savaştı müslümanlarla savaşanlarla
on dört yıl taşıdığı unvanın hakkını vermeye çalıştı
Allah’ın kılıcı
hz. peygamber
Allah’ın kılıcı unvanını vermişti halid (ra)’e
bu kainatın efendisi’nin sezgilerine
işaret ettiği gibi
gizli bir duaydı belki de
mute savaşında halid b. velid (ra)
komutan değil, neferdi
üç bin kişilik orduya
ceyşu’l-umera
komutanlar ordusu denilmişti
üç komutana işaret edildiğinden
zeyd b. haris (ra) ölürse
cafer b. ebi talib (ra)
o ölürse abdullah b. revaha (ra)
o da şehit olursa
aralarından komutan seçeceklerdi
böyle emretmişti hz. peygamber
orduyu uğurlarken
üç komutanın sırayla şahadetinden sonra
ordu dağılmaya başladı
bedir ehlinden sabit b. akram (ra)
hz. peygamber’in zeyd b. harise (ra)’ye
teslim ettiği beyaz sancağı alıp
geri çekilen müslümanların önüne geçti
sancağı yere dikerek
ey ensar…
ey insanlar diye bağırdı
askerler sancağın etrafında toplanmaya başladılar
sabit (ra), şu uyarıda bulundu onlara
müslümanlar aranızdan birinin
kumandanlığında anlaşınız
askerler o sensin dedilerse de
ben bu işi yapamam diye kabul etmedi
sonra halid b. velid (ra)’e bakarak
ey ebu süleyman, sancağı al
diye bağırdı
müslüman bir nefer olarak
ilk savaşına katılmış olan halid b. velid (ra)
yaşlı ve tecrübeli bir bedir gazisi olan sabit (ra)in
komutanlığının daha doğru olduğunu söylediyse de
sabit (ra), ey kahraman, sancağı al
Allah’a ant olsun ki
ben onu sana vermek için almıştım dedi
sonra müslümanlara dönerek
halid’in komutanlığında anlaşıyor musunuz
diye sordu
müslümanlar halid (ra)’de ittifak ettiler
halid (ra) sancağı aldıktan sonra
orduyu geri çekerek toparladı
sabahleyin erkenden saldırdı rumlara
dokuz kılıç parçalandı elinde halid (ra)’in o gün
bizanslılar bozguna uğratıldı
halid (ra)’in hedefi
düşmanın moralini bozduktan sonra
islam ordusunu güvenlik içinde geri çekmekti
başında bulunduğu ana birlikler
şiddetli bir şekilde savaşırken
sağ ve sol koldaki birlikler ağır ağır çekilmeye başladı
daha sonra merkezdeki birlikler de çekildi
düşman askerleri
müslümanları takip etmeye cesaret edemediler
hz. peygamber mucizelerinden biri olarak
mescid-i nebevide ashabına olanları
bir pencereden seyreder gibi bildiriyordu
abdullah b. revaha’dan sonra
sancağı halid b. velid aldı
işte şimdi tandır tutuştu
savaş kızıştı
sonra iki parmağını kaldırarak
ey Allah’ım
o senin kılıçlarından bir kılıçtır
ona yardım et diye dua buyurdu
halid, güç ve kuvvetini ve harp dehasını
islam dininin yücelip yayılması
hz. resulullahın muhafazası
müslümanların huzur içinde yaşamaları için kullanacak
bu uğurda gösterdiği kahramanlıklarından dolayı
efendimizden seyfullah
Allah'ın kılıcı ünvanını
almaya hak kazanacaktır
hz. hlid bin velid'den sonra
efendimizle soyu
dördüncü dedesi kusay'da birleşen
osman bin talha
müslüman olduğunu ilan ederek
resul-i ekreme biat etti
müşriklere birçok siyasi taktik verip öğreten
müslümanlara en çok eziyet eden
beni sehm kabilesine mensup amr bin as da
mahcup ve o ana kadar
yaptıklarının pişmanlığı içinde
efendimizin huzurunda bulunuyordu
utancından başını kaldırıp efendimize bakamıyordu
kendi tabiriyle resul-i ekrem’e
geçmiş günahlarının
islama karşı yaptıklarının affı şartı ile
şartlı biat etmek istiyordu
efendimiz de biat et ey amr dedi
ve ilave etti
şüphesiz islam
daha önce olmuş olanları siler
yok eder
hicret de daha önce olanları siler
yok eder
bu sözler
mahcup mahcup duran amr'ın gönlünü rahatlattı
daha dün hz. resulullaha düşmanlıkta
en şiddetliler arasında yer alan amr
ruh, kalb, akıl ve bütün latifeleri
iman nuruyla nurlanmıştı
şöyle diyecekti
insanlardan hiçbiri, bana
reulullah (a.s.m.)'tan daha sevgili
ve daha yüce olmamıştır
redfer