Çok Acil Prezentabıl Bayan Halkla İlişkiler Uzmanı Aranıyor.

Oldukça uzun bir anı yazısı ama zevkle okunacağından eminim.
*****
2012-2013 Eğitim-Öğretim yılı başlamak üzereydi ve bendeniz bir özel akşam lisesinde Tarih öğretmenliği yapıyordum. Derken efendin o senenin yaz tatilinde patronumuz ( ki onlara resmiyette kurucu diyorlar ) aynı okul çatısı içerisinde bir de Özel Anadolu Lisesi açmaya karar verince düşünmüşler taşınmışlar ve okula en yakın oturan ben olduğum için beni okul müdür olarak görevlendirmeye karar vermişler.
Uzatmayalım efendim o yılın yaz tatilinde birden bire ömrü hayatımda ilk kez okul müdürü oldum.
Öğretmen de lazım tabii ki okula.
İşin o kısmı da zor değil. Atanamayan öğretmen adayları ne güne duruyor? Bir ilan verdin mi asgari ücretin de altı bir maaşa çalışacak bir sürü öğretmen var.
Geriye ne kaldı?
Öğrenci tabii ki.
Ramazan ayında iftar saatini bekleyen oruçlu gibi ağzımızı açmış öğrenci bekliyoruz.
Beklemesine bekliyoruz ama okulların açılma günü gelip çattığı halde benim müdürü olduğum okula kayıt yaptıran öğrenci sayısı sadece bir. Evet rakamla 1
Neyse efendim. 2012- 2013 Eğitim öğretim yılına bir müdür, sekiz öğretmen ve bir öğrenci ile başladık..
O değil de akşam lisesi çalışıyor olmasa resmen açız. Maaşlarımız akşam lisesi sayesinde ödeniyor. Allah'tan benim kadronun çoğu aynı zamanda da akşam lisesinin öğretmeni olduğundan çok da sorun olmuyor.
Neyse efendim, Türkiye'de genelde 30- 40 öğrenciye bir öğretmen düşerken bizim okulda bir öğrenciye sekiz öğretmen düşüyordu ama o bir öğrenci de tek başına karşısında sekiz öğretmen birden görünce '' Ne oluyor laaayyyyn? Var mı öyle bir kişiye sekiz kişi '' Dedi ve okula gelmez oldu.
Bir şeyler yapıp öğrenci sayısını arttırmalıydık. Bizim başka özel Anadolu liselerinden ne eksiğimiz vardı ki okulumuza öğrenci gelmiyordu?
Patron da çok merak ediyordu tabii ki.
Derken efendim mesele anlaşıldı.
Okulumuzda eksik olan tek şey bir bayan halkla ilişkiler uzmanıydı.
'' Ne alaka?'' mı
Okuyun anlayacaksınız.
*****
Günlerden bir gündü…Sabahın köründe okulu açmışım ve kayıt kabulde oturmuşum.
[ Evet, okulda yapabilecek başka iş olmayınca telefonlara bakma, kayıt kabul işlerine de ben bakıyorum ]
Pat telefon..
-Aloooo..Orası neresi?
Telefonda beni illet eden iki şey vardır 1- ‘’ Alo orası neresi?’’ sorusu 2- ‘’ Sen kimsin?’’ sorusu
-Nereyi aramıştınız beyefendi?
[ Tamamı gerçek olan bu hikayenin bundan sonraki kısmında isimler gerçek isimler olmayacak . Kusura bakmayın lütfen. ]
- Mehtaplı Geceler Akşam Lisesi mi?
-Evet ,hem Mehtaplı Geceler Akşam Lisesi hem de Güneşli Günler Anadolu Lisesi.
-Heee..İyi…Ben akşam lisesine yazılacaktım.
-İyi...Buyurun okula görüşelim.
-Beni kaydedecekseniz hemen geleyim. Uçağa atlayıp gelirim hemen.
-Pardon uçak mı? Siz nerede oturuyorsunuz?
-Diyarbakır’da
-Hemşerim olmaz...Diyarbakır nere, İstanbul nere?
-Yav sen bana bir kıyak yap...Beni kaydet okula.
-Olmaz kardeşim. Sen Diyarbakır’da varsa bir akşam lisesi oraya müracaat et.
-Olmuyor yani?
-Maalesef…
Telefonu kapattım...İki dakika sonra yine aynı kişi…
-Hocam…İstanbul’dan ikametgah alsam?
-Olmaz hemşerim? Kusura bakma.
İki dakika daha sonra.
-Hocam sizin kayıt ücreti ne kadar?
-Yav ne yapacaksın kayıt ücretini? Seni bu okula alamam.
-Hocam kayıt ücretinin iki katını versem?
-Olmaz kardeşim olamaaazzz.
Bir, iki dakika kadar daha geçtikten sonra…
-Hocam gözünün yağını yiyem?
-Yav kardeşim olmaz dedim ya, ne yağı yersen ye olmaz.
-Yav ne musibet bir adamsan ha
-Haydi güle güle kardeşim.
İki dakika daha sonra?
-Aloooo..
-Buyurun. Mehtaplı Geceler Akşam ve Güneşli Günler Anadolu Lisesi.
-Sen kimsin?
-Sen kimi aramıştın kardeşim?
-Sami Hocam sen misin?
-Evet Sen kimsin?
-Ben Aykut ( Patron ) Bu ne biçim telefona bakmak. Suna Hanım yok mu?( Bahsettiği hanım bir öğretmen. Okula geldiğinde telefonlara o bakıyor ama dersi olmadığı gün okula gelmek istemiyor. )
-Henüz gelmedi.
-Gelince söyle telefonlara o baksın.
Velhasılı kelam Diyarbakırlı ile yaptığımız telefon konuşması sonrasında gerilen sinirler dolayısıyla patrona fırça atar gibi konuşunca adam da bize hafiften bir fırça salladı. İyi hoş da Suna Hanım da onun istediği gibi sabah 9 da gelmiyor okula, Kafasına göre geliyor. Ayrıca her gün gelmiyor. İşte böyle bir sorun dolayısıyla okulumuzun bir santral memuresine acil ihtiyacı doğduğunun farkındaydım. Lakin bu güne kadar konu ile ilgili bir girişimde bulunulmamıştı. Daha doğrusu patron bana ‘’ Hocam…Çevrenizde şöyle prezentabıl bir bayan varsa onu buraya alalım’’ demişti ama ben sallamadım. Allah aşkına hangi hatuna gidip de ‘’ Hanımefendi pardon...Size bir şey soracam. Siz prezentabıl mısınız?’’ diye sorulur ki? Bu ‘’prezentabıl ‘’ ya kötü bir şeyse? Hani aslında İngilizcem fena değildir. Prezent= Başkan, Tabıl= Masa olduğuna göre prezentabıl = Masa başkanı gibi bir şey oluyor ama ‘’masa başkanı’’ bana biraz acayip geldi.’’ Amaannn neyse ne, kendileri arasın bulsun ‘’ dedim.
Ve nihayet o sabah yine okulu açtım. Daha kapıdan içeri girer girmez telefon çaldı.
-Zırrrr…
- Güneşli Günler Özel Anadolu Lisesi. [Öğrenmiştim artık telefonu elime alır almaz '' Buyurun '' demeyecektim. Ya o değil de bu huyumdan hâlâ vazgeçmiş değilim. Bu yüzden mesela Mücella Pakdemir arkadaşım '' Ne o Sami hocam '' Bir an önce ne diyeceksen de sonra kapat mı demek istiyorsun? Ne o öyle telefonu açar açmaz buyurun?'' diye sitem etse de değiştiremedim bu huyumu.]
-Ben internetteki iş ilanı için aramıştım.
-İş ilanı mı? Ne işi, ne ilanı? Benim bir şeyden haberim yok.
Ben şaşkın şaşkın bekleyince karşı taraftaki hatun kişi o illet olduğum soruyu sordu:
-Siz kimsiniz?
-Ananınnnn..
-Anlamadım.
-Diyorum ki: Ben bu okulun hem anası hem babasıyım. Yani müdürüyüm.
-Hocam ! İnternette ilanınız var. Onun için aramıştım.
-Haaa İngilizce öğretmenine ihtiyacımız vardı onun için aradınız sanırım. Buyurun Hoca Hanım.
-Yok. Öğretmenlik için değil. Halkla ilişkiler uzmanı arıyormuşsunuz.
-Hımmm…Demek ki öyle yapıyormuşuz. Buyurun sizi dinliyorum.
-Oraya nasıl gelebilirim?
Bana sorulmaması gereken en önemli soru işte bu? Şu hayatta hiç beceremediğim bir şey varsa o da birisine bir yer tarif etmektir.
-Siz nerede oturuyorsunuz?
-Ümraniye- Çarşı’da.
-Çok güzel…Şimdi oradan 130 No lu Belediye otobüsüne binin. Doğruca Ataşehir’e gidin. Ataşehir’den de mavi şapkalı minibüslerle Kadıköy’e geçin. Kadıköy'e gelince Haydarpaşa istikametine doğru yürüyün. Solda minibüs durakları var. Oradan Yeşil şapkalı Soyak- Yenişehir minibüslerine binin. Armağanevlerde inin. İndiğiniz yerden yukarı doğru 300 metre yürüyün. Sağda bizim okulu görürsünüz.
-Şeyyyy. Afedersiniz ama ben Ümraniye’de isem, okul da Ümraniye’de ise niçin Ataşehir’e, oradan da Kadıköy’e gidiyorum onu anlamadım.
-Valla ben de anlamadım. Siz en iyisi bir taksiye atlayıp adresi verin onlar bulur getirirler nasılsa.
-Şeyyy..Ücret ne kadar?
‘’Ulan ben ne biliyim ücret ne kadar? Bir şeyden haberim yok ki’’
-Ücreti Kurucumuz ile görüşürsünüz.
-Çalışma saatleri?
- Valla bizim burada çalışma saatleri sabah dokuz- akşam dokuzdur.
-Ohaaaa…
-Aynen öyle ama maalesef
Birkaç saniye sonra.
-Alooo..Ben gazetedeki iş ilanı için aramıştım.
-Aman ne kadar memnun ve mütehassis oldum anlatamam…Buyurun.
-Nasıl birini arıyorsunuz?
‘’ Aha da moku yedik…Ulan neydi o kelime? ‘’
-Valla bacım şöyle eli ayağı düzgün birini arıyoruz.
-Nasıl yani?
-Yav hani nasıl diyorlar Frozın Fadıl biri olacakmış.
-Yani prezentabıl.
-Hay ağzını öpeyim. Aynen öyle birini arıyoruz.
-Aaaaa...Delinin zoruna da bak...Ağzımı öpecekmiş…Senin niyetin bozuk anlaşılan.
-Yav yanlış anladın. Lafın gelişi dedim.
-Bu gün lafın gelişi, yarın lafın gidişi olur. Aman kalsın istemem. Sapık şey n'oolacak.
İki saniye daha geçtikten sonra.
-Aloooo…Bennnn..
-Gazetedeki ilan için müracaat edecektiniz?
-Ay vallahi bildin. Müneccim parmağı mı yedin kız sabah sabah?
-Kız mı? Ben Erkek’im bi kere.
-Ay ben senin o erkek dillerini yerim kız.
-Yahu ben kız değilim. Allah Allah.
-Tamam...Tamam kızma şekerim. Ben iş için müracaat edecektim.
-Bence mahsuru yok. Edebilirsin.
-Ne iş yapacağım orada?
-Halkla ilişkiler. Yapabilir misin?
-Ay kız...İşimiz o zaten. Halkla çok yakın ilişkiler.
-Bak ! Bana kız deyip durma. Bir adama kırk defa deli dersen delirir hesabı sen de bana kırk defa kız dersen bakarsın kız filan olurum maazallah. Hem sen söyle bakalım bana prezentabıl mısın?
-Üüüüüff hem de nasıl. Bi görsen bayılırsın valla. Kız bak sana ne diycem. Beni işe al sen. Pişman olmazsın.
-Ayol valla benim elimde olsa hemen alırım kız.
‘’Hay Allah’ım ya...Hatun İki saniyede benim ahlakımı da bozdu.’’
-Pardon hanımefendi. Siz en iyisi okula gelip kurucumuzla görüşün.
-Tamam tatlım. Haydi çaoooo.
Bir kaç saniye daha daha sonra.
-Zırrrrrrr.
-Güneşli Günler Özel Anadolu Lisesi. Nasıl yardımcı olabilirim?
-İnternette görmişem. Sekreter ariymişsiz?
-Evet öyle yapıyormuşuz. Yalnız biz erkek sekreter almıyoruz.
-Yani sen şimdi beni begenmiyorsan öyleee?
-Beyefendi mesele beğenip beğenmeme meselesi değil.
-Benim kim oldugumu bilir misen?
-Kim olursan ol kardeşim. Erkek sekreter olmuyor..
-Nasıl olmir ya? Nasıl olmir? De hele Birleşmiş Milletler Genel Sehreteri Ban Ki Mun garı midir? Adam gosgoca Birleşmiş Milletlerin hemi de genel sehreteri.
-Yav di git işine kardeşim sabah sabah tövbe tövbe.
‘’Hani adam tamamen haksız da değil..Koskoca Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun erkek.Üstelik hiç de prezentabıl filan da değil, ama biz ille de prezentabıl bayan diye tutturmuşuz. Prezentabıl erkelerin suyu mu çıkmış? Ama öte taraftan biz de haklıyız. Biz sekreter aramıyoruz ki. Halkla ilişkiler Uzmanı arıyoruz...İkisi çok farklı şeyler. ‘’
Ve nihayet o meş’um telefon.
-Zırrrrrr
-Güneşli Günler Özel Anadolu Lisesi.
-Hocam iş ilanı için…
-Beyefendi erkek eleman aramıyoruz.
-Ya hocam benim. ( Patron Aykut Bey ) Hâlâ benim sesimi tanıyamadın. Suna Hanım gelmedi mi?
-Şimdi kapıdan girdi.
-Hocam gözünü seveyim şu telefonlara Suna Hanım baksın.
-Tamam.
’’ Niye ki yav..Ne güzel bakıyordum. Yok arkadaş. Bu patron milletine de yaranılmıyor. Ağzımızla kuş tutuyoruz burada, adam hâla beğenmedi benim telefona bakmamı. Oysa gözüm gibi de bakıyordum.’’
Velhasılı kelam o gün akşama kadar telefonlarımız hiç susmadı. Aynı zamanda okul da iş ilanı için gelen prezentabıl bayanlarla doldu taştı. İşin doğrusu ben hayatımda hiç bu kadar çok prezentabıl bayanı bir arada görmemiştim. Gelenlerin neredeyse hepsi değme mankenlere taş çıkartacak fiziksel güzellikte olan bir sürü hanım kız, genç bayan, hatta emekli hanımefendiler...
Ekmek gerçekten de aslanın midesine inmiş durumda. Hepsi için üzüldüm ama ille de KPSS de gerekli puanı tutturamadığı için 800 Tl maaşa her gün on iki saat çalışmak için müracaat eden bir Edebiyat Öğretmeni adayına üzüldüm.
Müdürü olduğum olula öğrenci bulabildik mi peki?
Benim bastığım yerde ot bittiği nerede görülmüş? Maalesef tüm gayretlerimize rağmen öğrenci sayımız ancak on bire çıkttı. Öyle olunca da patron okulu kapattı.
17.10.2012 Sami Biberoğulları / İstanbul
(
Çok Acil Prezentabıl Bayan Halkla İlişkiler Uzmanı Aranıyor. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
16.03.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.