
RUHAYRA - III
(Bir şükrün hikayesi)
Sen bana unutuşu getirdin,
Ama her unutuluşta biraz daha buldum seni.
Teşekkür ederim,
Kendimi kaybetmeyi öğrettiğin için.
Ruhayra,
Sen dokunmadın,
Ama ben yine de yaralandım.
Ve her yarada sana şükrettim,
Çünkü acıdıkça anladım:
Varlığın bir lütuftu,
Yokluğun bir sınav.
Sana bir soru sordum,
Duymamanı bile isteyerek:
"Ben seni bulmak için mi kayboldum,
Yoksa kaybolmak için mi seni buldum?"
Cevap gelmedi.
Zaten cevabı taşıyacak bir dil yoktu.
Sen bir akşamın ortasında
Hiç yaşanmamış bir vedaydın.
Ben adını bir duaya gizledim,
Duayı bir sessizliğe,
Sessizliği bir ömre.
Ruhayra,
Sen bana beklemeyi öğrettin;
Karşılığı ve zamanı olmayan bir bekleyişi.
Ve yine de sana minnettarım:
Çünkü beklerken öğrendim
Neye sahip olmadığını bile bile,
Sevmenin ne demek olduğunu.
Şimdi sana son bir soru bırakıyorum:
"Yokluğunda büyüyen bir aşk,
gerçekten aşk mıdır?"
Biliyorum, cevap vermeyeceksin.
Ve biliyorum,
Cevapsız kalan her şey,
Seni biraz daha var kılıyor.
Ve ben Ruhayra,
Sana kaybolarak şükrediyorum,
Ve her şükrümde
Sana biraz daha varıyorum.
28.04.2025