
Bir düş’ün güftesinde gizliyim, aşka
uzanan yolda tefe konmuş bir çiçekten fazlası değilim de.
Sözcüklerdir vakur:
Yadsıyamadığım öykümdür yazmaların
Muadili,
En çok da çürüyen kök hücremde gizli
Bir mahkûmum
Kendime ettiğimle yetinmedim hem
Ederi olmasa da atarı olan kâbuslar
Serildi önüme.
Bense aşka ve acıya düşkün
Hala doğamadığım yeniden…
Ah, o bitimsiz küllerim
Tünediğim izafi bir göğün de çatı
katında,
Asılı hüsranın eteklerini toplarken,
Kimse artık etekleri zil çalan
Metruk gölgeler durağında bekledim.
Bir ömür sadece bekledim
Hangi beka ise saltanatını
süremediğim
Hangi ezan vaktinde ruhumu teslim
edecektim hem
Edimler değildi duygulardı bana can
veren
Canım çıkmasa da canan bildim ömrü ve
sevgimi…
Her bulutta saklıydım:
Her umuda meyyal bir yolculuktan
Düşen payıma,
En çok da esiri olduğum hayallerim
İçine saklandığım kuş kafesim
Ruhumla salındım ben
Bedenimde yangın olsa ne ki?
Altı üstü bir aciz kul:
Kölesi olduğum sadece mutumda saklı:
Bir heyelan misali
Kâh içime göçtüğüm
Kâh enkaz gibi çöktüğüm
En çok da türediğim bir hazan
Bense baharın son günü doğmuşum;
Rahvan bir atın yelesine tutunduğum
Aşkın merhalesinde bir yanıp bir
söndüğüm
Solmayan bir güneşim madem
İçimde batan günden arda kalan…
Gecenin nemi ve kefareti
İsyan etmeyi hoş görmediğim
Bir istikamette varıp varacağım
Aslında çoktan yokluğun izini
sürdüğüm
Yoksunluk dediğin mi?
Devreden gün gibi
Devinen aşkın da özlemi
Belki bayat bir lokma ekmek
Nimetin en hası ve rahmetin:
Ta kendisi.
Aşkın da kanatlarına konan susam gibi
Lebiderya bir gönle kat çıkan,
Yüreğin közünde saklı
Dün gibi…
Ve gün yüzlü bir aşktan
Düşen payıma ne ise
Neyden ibaret olduğumu bilmese de
kimse
Ve işte kimsesizliğin şarkısını
çalarken
O eski taş plak
Ne çok da taş yürekli gölgeymiş
peşimde
Bense peşine düştüğüm
İlahi Aşkın ateşiyle…
Harladığım bir evren ve önsezi
Önünü alamadığım bir öykünün de ta kendisi:
Ne ilham perim,
Ne de imha ettiğim mazim
Ne de şerh düştüğüm
Gecenin boynuzladığı elbet aşkın
Esaretinde
Yalnızlık koşusunda bayrak elimde,
En çok da özgürlüğümü ilan ettiğim
Bir iman gücünde yükselen
Ruhum gibi.
Tapındığım sadece Rabbim
Nihayetinde dokunduğum
Sefil benliğimle uzlaştığım
Gün gibi ışıyan bir umuda serili
Mevsimin en delişmen esintisiyim.
İçime esen dışıma sızan
Yörüngemde saklı bir nizam
Yön duyguma sahip çıkan elbet yüreğim
Aşkla ve hazanla ve hüsranla
kürediğim
Bir külliye ki
Aşkın mezar taşında açan gül gibi
Gülümsemelerin de en güzeli iken
Aşkla baktığım devran
İçimde nazlı bir gelincikten
Düşen payıma illa ki zarif bir
tebessüm
Acılardan doğmanın ertesinde
S/üzülen yüzümde saklı inanç
Kabıma sığamadığım bir ömürden
Neyse arda kalan…
Hem daha ne gördüm ki yaşaran
Göğün de sarkacı iken yürüdüğüm
kıblem
Aşka delalet her mevsim
Sözcüklerimle vurgun yediğim
Her şiirin güftesi işte içinde
salındığım.
DİP NOT:
MERHABA...
DÜŞÜNDÜM DE...
Şiiri ilk astığımda farklı bir başlık kullanmıştım derken aradan saatler geçti ve bir baktım ki kendime büyük haksızlık yapmışım ve bu nedenle başlığı değiştirdim:
Sahiden de bir çiçekten fazlasıyım:
Öncelikle İNSANIM BİR ADIM SONRASI ANNESİNE SEVDALI BİR EVLADIM HEM...
HEM DE BİR ÖMÜR KENDİME HAKSIZLIK YAPMIŞKEN ÜSTÜNE ÜSTÜK HAKSIZLIĞA VE İFTİRAYA DAHİ UĞRAYABİLMİŞKEN ŞU GEÇEN ÜÇ BEŞ AYDA...
ÖZETLE:
SİZLER VE YAZMAK BANA ÇOK ŞEY KATTI...
İÇİNİZDEKİ ÇİÇEK BAHÇESİ SOLMASIN ASLA.
GÜLÜM