Su Üstünde Deniz Kabuğu


değişen hiçbir şey yok
yani dünden bu yana
boynu bükük birkaç sözcük
örümcek bağlamış 
birkaç lakırdı
ben yüzümü yıkayıp saçlarımı tarıyorum 
sabahın köründe

bu dünyada
elbette anlatılacak birçok hikaye var 
daha ziyade 
kendine bir dokunulmazlık alanı çizen
yönetmenlere
su üstünde deniz kabuğu yüzdürmeye de…
eyvallah 

belki o zaman 
umudumuz yeniden çoğalır yarına dair
okyanusumuzda yüzen koca bir gemi 
yol alır uzak limanlara doğru
peynirden de olsa 

ezan-ı muhammedi okunuyor
tüylerim diken diken 
şükürler olsun
Allah en büyüktür ilahi nağmeleri
bu memleketin sokaklarında duyuluyor
seccadem alnımı kavradıkça 
güç veriyor ruhuma
 
avuçlarım göğe açık 
kutsal yerlerden gelene sarıldıkça 
öpüyorum ak pak çehresini secdemin 
gönlümde sığıntı birkaç mutluluk silsilesi
pencereler aralık
gölgeler bölüyor insicamımı

pencereden sızan iki görünmez haydut
dokunuyor ayağımın ucuna 
içlerinden en çok ışıldayanı  
fısıldıyor kulağıma
sen değil misin o şiirleri yazan 
çiçek desenli umudu ,hayalleri ,düşleri
kağıtlara…
gökyüzünün ve denizin mavisini 
kızıl rengini fecirlerin
kafdağının arkasına saklı devlerin sevdalısını

bahçeler çiçekler soluyor
bahar rengini arıyor
ben oturuyorum bir bankın üzerinde
kuru simit tadında 
ve sabah mahmurluğunda 
gazeteler şarampole yuvarlanmış
bir ölünün adından söz ediyor
üsküdar yağmurları 
birbirlerine anlaşılmaz mevzular anlatıyor
mesela…

seyre dalıyorum
uykumu alıyor birkaç hece
birkaç kelime ordusu 
üzerime üzerime geliyor memleket türküleri

küçücük bir dalgaya takılmış kırıntı gibi
yuvarlanıp duruyorum bir ileri bir geri
aynı çatananın sesi geliyor islim buharından
dişliler dünkü gibi dönüyor
mesailer hep bildiğimiz türden
aynı saatte başlayıp
aynı saatte bitiyor
bu bahar mevsiminin raconu

üzeri pas niyetinde kurutulmuş 
birkaç yaş 
mesela atmış dördün mayısı
kayalara vuruyor dalgalar
avuçlarımda demirden kurmacalar
ben dağlanan yüreğimle 
baş başa
parçalara ayrılmakta 

yoksa geçim derdine kendimi fazlaca mı kaptırmışım
evin kirası
suyun faturası derken 
seslerden hepten mi uzaklaşmış
küçük bir kız
gözlerini iri iri açıp 
uçan bir ağaç gördüğünü söylüyor bana 
ne gökte uçan bir ağaç var
ne de gözleri iri bir kız 
etrafta

ne yapsam olmuyor işte
bir tarafta uzarken boyu karamsarlığımın
düşe kalka yürüyorum
çıkış yolu ararken bu labirentten 
ben lodos fırtınalarının salladığı bir geminin güvertesinde 
bana bir lokma ekmek verin
bir tas su olsun yanında…

suya en güzel tohumlardan ormanlar ekeyim
denizlerde dalgalar yaratıp
önüne sereyim pazar sabahını
dip dalgalara baş kaldırmış yosunlar dolaşsın ayaklarımıza
hep beraber sırılsıklam yürürken 
düşlerin üzerinde

beyaz bulutlara bakıp 
uçan ağacı görmenin sevinciyle 
ortalık neşeye boğuluyor
kahkaha atıyorum umarsızca 
şakaklarına ak düşmüş bir kadın
çıkan seslere kulağını tıkıyor 
ortalığa karışıyor salıncakların gıcırtısı 
insan bir kez duymayagörsün  
güvertedeki çocuklarının neşesini 
işte böyle
gıcırtılarla oyalanıyor

gençlik işte
saçlarını sağa yatırıp 
kollarını geniş geniş açarak yürüyen mahalle delikanlısı
vakit üstü  bambaşka hayallerde
geçim derdi yok
sağa yatırılan saçlarla birlikte 
volta atıyor
o erişilmeyen hayallere 
salına salına yürürken 

rüzgar bu 
içimde eriyen bir memleket ahvali
ve öfke 
ve kırgınlık
umutlarıma savaş açıyorum
bu kaçıncı bezginlik
bu kaçıncısı
zemine düşen damlaların

leylekler yuva yaptığı bacadan
uzun gaga 
ince bacaklarıyla
gözden kaybolup gidiyor 
geniş kanatlarından rüzgarlar çıkararak
göç mevsimi değildi oysa
ayakların üstünde durma zamanıydı
onlar bunun çoktan farkındaydı

denizden koparıp gözümü
şehrin temaşasına  bırakırken
kimi dededen kalma savaş madalyaları gibi 
hezimet kokuyor düşüncelerim
kimileri ellerindeki meşalelerden 
yepyeni bir  asrın aydınlığına yol açıyor
her biri başka bir ilke ve tutku 
cebimde birkaç metelik şıkırtısı
bakıp gördüğüm ışıklardan olsa gerek
bu göz yorgunluğu

tozlu rafta puntolar dizili
efkarla dolu puntolar 
baygın mavi
gök mavisi yazılmış satır arası
hem kirli 
hem pek çok zamanın hışmına uğramış
yırtık pırtık

arabesk bir şarkı sürgüne uğramış 
urganlara bağlanmış kahrın son deminde
diyor ki kaçıyorum
hey sizden 
karanfil kokulu 
nar çiçeği rengi
yonca sarmalı bakışlara 
yüreğime emanet ediyorum 
ardımdan  gelen haykırışlara 

ömrüm hep aramakla geçti
biliyorum
meğerse sonunda sığınılacak o varmış
camiye giderken 
yaslana yaslana yürüdüğüm 
alelade bir bastonmuş

ben o ezanı 
ilk defa dedemin sesinden duydum 
hiç unutmadım
bu dünyada yalnız olmadığımı 
hayatın asıl anlamını 
kurtuluşu hatırlatan
beni huzura davet eden 
dua ve amini

bağrıma hüzün düşüyor 
bir kez daha 
yine doğum günümü hatırlatıyor mayıs
nasıl dile gelirdi söylesene ey çınar
tarihin alnımdan öptüğü gün
nerden bilirdim sevildiğimi 
aksam efsunu pervin tepelerinden
yüzgörümlüğü diye  katılmasa 
düşlerime

önümden şemsiyesini koltuğunun altına almış
düşünceli adımlarının yoldaşlığında biri geçiyor
dalgın dalgın
oyalanacak bir şeyler arıyor
duvar dibinde durmuş
geçenlere bakıyor

o düşünceli adımların peşine takılıp gidiyor
sayısız ihtimaller
şemsiyesini koltuğunun altına sıkıştırıp
yürürüm adım adım
bende bazen böyle 
yağmur mu 
hiç  mühim değil

duvar dibinde bana bakan birileri var
onlar benim hayallerim
ruhumun zenginliği 
uçuk kaçık şeyler
sessiz kalacaklar yoksa
şiir cümleleri 

hangi satıra sorsam şimdi 
cevabı sükut
baş eğer gecenin derinliğine
gönül suskun 
dil mahcup 
arzular çile
neden sensiz bıraktın beni böyle 
kimler geri getirecek
bana …
kaybolan kimliğimi 
anne

redfer
( Su Üstünde Deniz Kabuğu başlıklı yazı redfer tarafından 2.05.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu