Edebiyat Evi Sitesinde sıradan olmayan bir gündü. Zaten hangi gün sıradandı ki o sitede?
Burnundan soluyordu yine Sami Hoca. Belli ki yine kısmet diye kapısını çaldığı bir hatun tarafından reddedilmişti. Ve yine belliydi kabağın bizim başımızda patlayacağı
Hızlıca sınıfı yokladı.
Sonra havayı kokladı.
Daha sonra öfkeyle gürledi:
'' Sevda nerede?''
Sınıf Başkanı Adem, tam '' Böyle Sevda Olmaz Olsun '' Diyecekti ki Sami Hoca'nın hangi ruh haliyle sınıfa girdiğinin farkında olmayan Rüya, resmen başına bela aradı.
''Sevda, kuşun kanadında hocam!''
Sami Hoca küplere bindi:
''Demek öyle ha? Demek Sevda kuşun kanadında? Kalk sözlüye bakalım''
Oh! Çok şükür yırtmıştık. Zavallı Rüya. Şimdi çekeceği vardı Sami Hoca'dan.
Rüya '' Hay dilim kopsaydı. Ne diye arının kovanına çomak soktum ki?'' Diye homurdana homurdana tahtaya kalktı. Bu arada Sami Hoca '' Nasıl kazık bir soru sorayım şuna'' Diye düşünmekteydi ve az düşündükten sonra buldu.
''Sevda kuşun kanadında olduğuna göre söyle bakalım aşk nedir?''
Şaşırdı Rüya.
Ders Tarihti güya.
Bu soru ne alakaydı şimdi?
Ama Sami Hoca not defterini çıkarmış,
Hunhar bir bakışla cevap bekliyordu.
Can havliyle cevap verdi:
'' Aşk... Aşk şeydir hocam. ''
Sami Hoca esefle salladı başını.
Sonra kaldırdı kaşını.
'' Otur yerine sıfır!
Aşk, şey değildir.''
Sonra gözleri Gülüm'ü aradı sınıfta
-1245 Gülüm Çamlısoy, Kalk tahtaya ! Sen anlat bakalım aşk nedir? [*]
Gülüm için çok kolaydı aşkı tarif etmek. Beş bin beş yüz elli beş şiir yazmıştı, beş bin beş yüz ellisi aşk üzerineydi. Hemen başladı aşkı anlatmaya:
Mağlup, mağdur şehrin düş kıyıları
Ve sistematik acılar merhalesi
Ne de olsa dokunulmazlığı vardır hüznün
Ve yanına çentik attığım düşlerin
Kırılası dizlerim
Dizelerin de dinmezken afrası tafrası
Sami Hoca arenada kırmızı örtü görmüş boğalar gibi dehşetengiz bir yaratığa dönüştü. Eline cetveli aldı ve ayağa kalktı hışımla.
-Bana bak Gülüm! Kızdırma kafamı. Kırarım dizelerini de o dizlerini de. Tek cümleyle söyle. Nedir aşk?
Gülüm, ''Söyledim ya angut!'' Bakışları attıktan sonra tekrar izah etmeye çalıştı:
''Bir ritim bozukluğu idi aşk
Ve meyve veren ağaca eşlik eden
O sıra dışı ateş ve asalet.''
Düşündü Sami Hoca. Evet aşk, insan kalbinde ritim bozukluklarına sebep olabiliyordu Ama meyve veren ağaca eşlik eden sıra dışı ateş ve asalet neyin nesiydi?
''Otur ''Dedi öfkesi geçmemiş bir şekilde '' Otur ! On üzerinden İki buçuktan üç.
'' Kim adamakıllı cevap verecek ?'' Diye sorduğu anda Ömerin koluna bastım toplu iğneyi. Ömer can haliyle kolunun kaldırınca Sami Hoca '' Peki sen anlat Ömer Altun.'' Dedi.
Ömer, melul melul boynunu büktü.
'' Hocam, ben hasretçiyim.
Benim kalem sadece hasret yazar,
Aşk olayı bizi bozar.
O sebeple ben bilmem.'' Dedi.
Bir sıfır da o yedi.
Sami Hoca resmen kurbanlık arıyordu. Gözlerini bana dikti sonra.
-Evet adaşım Sami, sen söyle bakalım aşk nedir?
-Bana mı sordunuz hocam?
-Sınıfta başka Sami mi var?
-Var Hocam. Siz varsınız ya?
-Soruyu gargaraya getirme de söyle aşk nedir?
-Hocam vallahi billahi akşam elektrikler kesildi o sebeple çalışamadım.
-Oğlum geç bu palavraları. Artık kimse yemiyor.
-Hocam At kaçtı?
-Yemezler
-Torba düştü?
-Bunu hiç yemezler. Söyle şimdi bakalım aşk nedir?
-Hocam ya, kıçının kılları ağarmış; senin yaşındakiler kaç defa Hacca gitti geldiler, sen hâlâ aşk meşk işlerindesin.
-Otur yerine tembel herif. Sıfır.
Sami Hoca daha sonra '' Bu manyak şimdi beni tahtaya kaldırmasın.'' Düşüncesiyle en arka sırada, arkadaşlarını kendisine perde ederek saklanmaya çalışan sınıfın gediklilerinden Çift Dikiş Fikret'i kaldırdı tahtaya.
'' Sen söyle bakalım Çift Dikiş Fikret. Aşk nedir?''
Bir İtalyan için nasıl ki bütün yollar Roma'ya çıkarsa Çift Dikiş Fikret için de bütün yollar Nevin'e çıkıyordu.
İçinden '' Battı balık yan gider '' dedikten sonra sınıfın en ön sırasında oturan Nevin'i gösterdi. ve anında bir dörtlük patlatarak cevap verdi soruya:
Aşk elbette Nevin'dir
Âşiyânın evindir
Ver bir dokuz yahut on
Şu Fikret'i sevindir.
Çift Dikiş Fikret'in verdiği bu cevap, sınıfa girerken boks maçı için ringe çıkacakmış gibi giren Sami Hocayı, teneffüs zilinin çalınmasına bir kaç saniye kala adeta hamamda tellak kesesinden geçmiş gibi pofuduk pofuduk yumuşatmıştı.
-Aferin. Tebrikler. Otur yerine 10.
[*] 1245: Benim Lisedeki sınıf numaram.
FOTOĞRAFIN HİKAYESİ:
Yıl: 1987
Batman Lisesinde dersteyim ama gördüğünüz gibi Tarih Dersinde değil, Sağlık Bilgisi Dersindeyim.
O Yıllarda bakanlığımız kim bir bir şeyler tavsiye ederse onu ders olarak müfredata ekliyordu.
Okul müdürleri de gözlerine hangi öğretmeni kestirirlerse dersi ona veriyorlardı.
Gördüğünüz gibi ben de Sağlık Bilgisi Dersinde öğrencilerime Lepra'yı yani Cüzzamı anlatıyordum sanki kendim çok biliyormuşum gibi. 😂😂😂😂
Güldüğüme bakmayın, aslında ağlanacak günlerdi.