
“Anneleri bir
gün değil, her gün anmak dileklerimle….”
“Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi
olduğunu sorarsanız, söyleyeyim: Annemdir.”
“Anne; aile,
yuva, birlik olma, paylaşma, mutluluk devşirme” anlamlarına
gelmektedir. Annenin var olduğu evde zenginlik ve şatafat özlemi çekilmez. Çünkü
anne; zenginlik, huzur, dayanışma, hayata tutunma, yaşama sevinci ve mutluluğun
ta kendisidir.
Annenin
var olmasının huzuru, tadı, konforu ve ayrıcalığı her an hissedilmektedir. Senede
bir gün değil, her gün, hatırlayıp bu kıymetin hakkını vermeliyiz. Çünkü
annesiz mekânlar ve yürekler haraptır, kuraktır, hüzünlüdür, adeta bir
enkazdır.
Annelere
karşı hissettiğimiz ilgi, sevgi, ihtimam, saygı ve değer verme gibi güzel
duygularımızı, Mayıs ayında “sadece bir
gün” hatırlamak, mutluluğumuzu ertelemek, huzurumuzu yeterince tadamamak
anlamına gelmez mi?
Sevgi,
yüreklerde çağlayan, sevilenleri kuşatan yüce bir nehirdir. O ferman dinlemez.
Hissedilen yoğun duyguları istesek de erteleyemeyiz. Öyleyse sevdiklerimizi
koşulsuz, beklentisiz ve kesintisiz hiç ertelemeden, her an bağrımıza basmayı
bilmeliyiz.
Anne,
var olmamızın şifresidir. Benliğimiz, irademiz, hayata tutunmamız, O’nun
sayesindedir. Yüzümüzdeki tebessüm O, gönlümüzde yeşerttiğimiz en nadide çiçek
O’dur.
Dünya
kurulduğundan bu yana her sorunun, her engelin çözücüsü, dikenli tarlaların
goncası, susuz çöllerin vahası, becerikli ellerin mahareti, başarılı erkeklerin
mimarı ve tamamlayıcısı olmuştur.
Annenin
ruhu, has ipeklerden daha şeffaf, en nadide tüllerden daha incedir. Toplumda en
çok ihtimam gösterilmesi, değer verilmesi, baş üstünde tutulması gereken
kadındır. O’na sarf edilen sözlerin, zarafetsiz, kaba ve uluorta söyleniş biçimi
O’nu derinden yaralar.
Muhataplarının
O’na hitap ederken “kırmamak ve üzmemek
adına” çok ihtimam etmesi, dikkatli ve titiz davranması gerekir. Söylenen en
kibar sözcüklerin bile tekrar tekrar akıl ve gönül süzgecinden geçirilmesi
gerekir.
Çünkü kıymetlidir, çünkü hassas ve narindir.
Çünkü kristaldir. O yüzden kadına en değerli,
en nazik en müstesna söylemlerin, yine en uygun jestlerle, saygı ve
sevgi çerçevesi içinde ifade edilmesi
elzemdir.
Aklımıza
gelebilen en nadide hitapları saysak da,
anne sözcüğünün içerdiği ve taşıdığı önemi yine de anlatmamız yeterli değildir.
Çünkü bir anne, bunlardan çok daha fazla güzelliklere, bulunmaz eşsiz
hazinelere maliktir. Annelik, erişilmesi, anlaşılması ve anlatılması çok zor,
fakat en zevkli, nadide bir sanattır.
Kadın
her olumlu şeyin en iyisine, en güzeline, en seçilmişine layıktır. Böyle
düşünmek, bir kadın için kesinlikle ayrıcalık değil, ihmal edilmemesi gereken
bir vazife, vicdanlar için borçtur.
Bazen
anne demek, “kıymeti bilinmeyen ortamlarda”; hüzün, çile, keder, meşakkat,
heder olma, kendini feda etmenin adıdır. İtilip kakılmanın, hakaretin,
aşağılanmanın, değersizleştirilmenin, küçük düşürülmenin, özgürlüğünün ipotek
altına alınmasının, şiddetin, bazen de canını vermenin adıdır.
Bir
ağacın kesilmesine, kıyıya vuran ölü balıklara, koparılan çiçeklere ağlayan,
haklı ve cesurca haykıran bizler, kadınlarımıza neden gereken ihtimamı
gösteremiyoruz? İşte insanlık duygularımızın sınavı, burada yatmaktadır.
Kadınlarımız,
dolayısıyla annelerimiz hak ettikleri ilgi ve ihtimamı doya doya yaşadığı,
gözlerinin içi gülerek mutluluğa doyduğu gün, topluma gerçek huzur o zaman gelecektir.
Bu da O’nu yeterince anlamaktan, anlayabilmekten geçmektedir sanırım. Çünkü O var
oluşumuzun şifresi, eşsiz bir kıymet ve bir hazinedir.
Kadın,
erkekler için bir aksesuar değildir. Eğlenilecek eşya, iş gördürülecek makine
veya çocuk üreticisi hiç değildir. O’nu böyle görmek, bir maharet, erkeklik
semeresi, güç gösterisi asla olamaz. Böyle bir hak veya ayrıcalık, hiç kimseye
verilemez.
O,
toplumun ve erkeğin; tamamlayıcısı, ekmeği, suyu, evi, canı, cananı, en
sevgilisi, gözünün nuru, kalbinin sevinç kaynağı, yaşama sevinci, dostu,
sırdaşı, biricik arkadaşı, ömrü, evinin direği, başının tacı, tesellisi, en
kıymetlisidir. Kızı, kardeşi, eşi, anası ve var oluş sebebidir.
O’nsuz
bir hayat yavan ve anlamsızdır. Çünkü hayat O’nunla anlamlıdır, O’nunla
tatlıdır, Onunla güzeldir. Yer küresinin değer kazanması, kıymetli olması da
kadının sayesindedir.
Metafizik
boyutumuzun içinde de O vardır. Ruhumuzun huzur bulması, sevinçlerimiz, mutluluğumuz,
değer yargılarımız, moral değerlerimiz vb. hep kadının bize sunduğu manevi
kıymetlerdir.
Çocuklarına
daha güzel bir dünya kurma adına hayatını feda etmenin adıdır anne. Temizliğe
gitmek, gündelikli en zor koşullarda çalışmak, sokaklardan çöp toplamak da
annenin yaşam biçimidir bazen. Çünkü O yemez yedirir, giymez giydirir.
Anne
alın teriyle, onurluca, dürüst ve helalden kazanıyorsa, çalıştığı işin
utanılacak hiçbir yönü yoktur, olamaz da. Hatta bu özveriden gurur
duyulmalıdır.
Her
makam ve meslek sahibi, annesi sayesinde bir yerlere gelmiştir. Anne, milleti
oluşturan her ferdin mihenk taşıdır. Yeri geldiğinde işçidir, askerdir,
polistir, hemşiredir, doktordur, mühendistir, öğretmendir.
Bu
makamlarda bulunanların da annesidir. Yani anne “ itibar, makam, şöhret, vakar,
onur, haysiyet ve şeref demektir. Bu yüzdendir kıymeti, bu yüzdendir ayağının
altının öpülmeye layık görülmesi.
Bir
ülkenin felakete gitmesinin, ya da yükselmesinin sebebi yine annedir. Çünkü
anne geleceği inşa edecek olan biricik çocuklarımızın yetiştiricisi, hayata
hazırlayıcısı ve mimarıdır.
Mukaddes
dinimizin emirleri, köklü saygın ve değerli bir millet olarak; geleneklerimiz,
göreneklerimiz, onurlu bir insan olarak taşıdığımız; merhamet, değer verme,
sevgi, hürmet vb. gibi hasletlerimiz, görgü kurallarımız; “anneye gerekli saygıyı, değer vermeyi, sevmeyi, kırıp incitmemeyi
emretmektedir.”
Cennet
O’nun sayesinde çok yakınımızda, ayaklarının altındadır. Bu ayakları laikiyle
öpebilenlere ne mutlu.
Dualarında,
umudumuz, başarılarımız, sağlığımız, mutluluğumuz, huzurumuz, kurtuluşumuz
vardır. Bunları idrak eden kalplere, gönlüne yerleştirmiş yüreklere ne kadar
gıpta edilse azdır…
Vakarlı,
özverili, merhamet timsali, sevgi çağlayanı, ömrümüzde açan eşsiz çiçeklerimiz.
Nefesimiz, suyumuz, yüreklerimizin huzuru, hanelerimizin mutluluk kaynağı,
ecemiz, gündüzümüz ve gecemiz.
Kadınlarımız,
pırlantalarımız… Kızımız, eşimiz, anamız, bacımız… O’nlar bizim baş tacımız…
Her
gününüz mutlu, huzurlu, sağlıklı ve esen geçsin… Ruhunuz ve kalbiniz hiç
incinmesin dileklerimle…
Sevgiyle
kalın…
Seyfettin KARAMIZRAK