
Sözsüz bir cennet olabilir miydi,
söyle ey, dertli kalbim?
Sözcüklerin neşrinde sektiğim
Ve de yarı saydam düşlerim
Melun bir dize iken izini sürdüğüm
Elbet sen benim cennetimsin
Mevsimsel bir geçiş misali
Sözcüklerin akıbeti
Beti benzi sararan bir cesedi andırır
yalnızlığın kabri
İhtiva edenim aşkı
İsyan edenim şirke
İkaz ederim kalemi
İmha edebilseydim keşke dünyada
süregelen zulmü
Yanık kokar benim şiirlerim
Yarım ağız sevenlerin ihaneti
Yandığım kadar yaktığıma kefilim
Mistik acıların başşehri
Ne zamanki susa gömülsem
Ne zamanki sefasını sözcüklerin
yitirsem
Şivesi yoktur hüznümün
Şehri de yoktur gülüşümün
Şiirler birer suret
Şiirler kimi zaman esaret
Cesaret bulup da yazılası bir servet
Mihenk taşı ömrün
Miladımdan sökün eden
Hüznün ipe serili nemi
Tambur ve ney ve davul
Gönlümde köhne bir piyano
Çocukluğumun en devasa oyuncağı
Seken parmaklarım fildişi tuşlarında
Serili melodiler aşkın ateşinde
Yazılası bir ferman
Pekişen hasretin nezdinde
Yer gök tüter duman duman
Akıbeti neyse artık insanın
Aksıran bir hecenin de minvalinde
Külyutmaz yetilerimin hicranı
Söylence değil bir isyan
Sıradan değildir de yaşam
Nezih bir gün bilmişken şiir
Şahikanın gagasında takılı ömür
İzbelerin ise sürgün edilmiş daveti…