etrafı hayaletler sarmış
eşiklerinde can çekişiyor gölgeler
bir ışık sızıyor merdivenlere doğru
odalarda istirahat eden inlemeler
pencerelerde ki tuhaf hareketlerin yürüyüşü
uzaktaki sönük lambaya doğru
hafif bir küf kokusu
tiksindirici veren cinsten
akşamüzeri
ezan okunmuş
ateş içine çatılmış odunlar bile
ateşimin alevleriyle yanıyordu
bedenimde yanıyordu
bir fısıltıya dönüşerek
belli belirsiz
derin bir sessizlik çökmüş
nereye gidiyordu
zamandan ve mekandan arınmış karanlık
titreyerek
yıllar boyunca kilitli kalmış gibi
odalarda
firar ediyordu artık
gömleğimde
kuruyup kalmış kan lekeleri
donakalmış kehribar ışıltılı
birkaç kan damlası
ıstıraptan
akan gözyaşlarım
uyanık bedenim
düzensiz soluduğumu duyuyorum
yeni baştan tasarlanmış biçimde
her yer ve her şey terk edilmiş
bomboş
nesneler zavallı ölümün gerçekliğini
kabullenmiş
inlemeler, yakınmalar, acı feryatlarda öyle
çocukları özlediğim kadar
sahici
uysal gelgitlerle sürdürüyorum
hasta serüvenimi
gün gün
saat saat
sonsuz bir sabırla her günün doğmasını beklerken
çılgınlık,, şiddet, kargaşa dolu rüzgar
bu yüzden
çok daha yorgunum
böbrek ağrımı tanımlayacak acılar
kof ve sınırsız
sonra her yandan sesler
ayak sesleri
neyin ne olduğu
kimin nereye gittiği belirsiz
sonbaharın soğuk geceleri kadar mutsuzum
elleri kucağında kavuşmuş bekleyen
buz gibi bir hava
oturmuş odamın ortasına
bozulmamış saf güzelliğini yansıtmakta
ne kıpırdıyor
ne iç çekiyor
ne de nefes alıp veriyor
nede gidiyor
kuytu köşelerde kalmış
örümcek ağları
kirişlerin tepesinde pinekliyor bir kaçı
kirden griye dönüşmüş tavan
musluktan damlayan suyun sesiydi
damlaların akışı pat pat
zihnimin en ucuna dokunuyor
saatlerce
gecelerce
koca çamların üzerinde
oldukça fazla beyaz
ayın ışıltısı
nefes kesen bir güzellikte parıldıyor her cihet
taş yapımı caminin minaresi
büzülmüş sanki
kutsallığı bozulmuşa benziyor
doğumhanenin anadan üryan bedeni gibi
üşümüş sanki
tahrik edilen hayal gücümü çalıştırarak
işsizliğin kesif bir sis gibi çöktüğü
gecelerde
el ayak çekilince
loş koridorlarda
cadıların
cinlerin dolaştığı
söyleniyor
gürültüler
hep bu yüzden
gece yaratıklarının kavgalarından sebep
zamanla tuhaf takıntılar edindim bende
kaşlarım çatık
yüzümde bir somurtkanlık peydahlanmış
sanki
yan yatakta ki hasta
göğüs hırıltısını, horlamasını öksürüğünü
alıp gitti
adam sigara tiryakisiydi
birazda çakır keyif
seksen yıllık ömrünü
ve son nefesini verdikten sonra
bir daha hiç kimse gelmedi odaya
bugün doktor uğradı
hafta sonu taburcu olacağımı
söyledi
bu iyi bir haberdi işte
redfer