
Bir düş mektebi varsıl gölgelerden
sarkan eli yalnızlığın
Sitemkâr bir çiçek mağdur kılındığı
kadar hayatın
Rengârenk minvali
Göğe attığı her çentik
Bir şiir bir masal artık düşlerin
beyanı
Düşlere düşkün
Düşmez başı öne göğün
En ihtişamlı düğün
Ölümün ertesi
Yanan bağrına denk hayaller
Aşka Rabbine sadık keder dolu kader
Hazan süzgün yüzünde
Elem atıl gölgelerin izinde
Sökün ettiği kadar gerçekler
Sinemde mehtap sindiğim gölgenden
uzanan o milat
Aşkla döşediğim her gün her şiire
biat
Bir rengin haşmeti
Sözcükler yorgun şair bedbin
Hüzünse geçkin bir kadın gibi
beklemekte
Elbet şairin yazacağı en güzel şiiri
Tahayyül eden sadece Tanrı
İzbelerde dolgun
Metruk yüreklerde bıçkın ise eğer ki
Rüzgâr
Matemin bam teline asılı
Bir fısıltı
Bir sitem
Bir alay
Bir çığlık
Göğün de menşei iken sevdalı bulutlar
Aşkla yoğurduğu hamur
Sevgiyle işlediği her kumaş
Ölümün üstünü örten
Yalnızlık ve yakardığı
Bir şiir bir de Tanrı
Tek yoldaşı
Kesiftir bazen hayat
Kekremsi o sessizlik
Kalburüstü özlem
Yandığı yakardığıdır meltem
Öpüşen heceler
Yalnızlıkla örtüşür her vecize
Sökün eden ay ve yıldız ve sitemi
Savurduğu kadar şair özlemini
Öznesi yitik bazen
Diviti bittiği kadar hüzne bandığı
kalem
Yangın ertesi
Yolların ötesi
Yalnızlığınsa dolmaz vadesi
Gün geçkin şehir suskun
Hazan’sa göçebe
Aşkın alyuvarları örtüşür
Ak teninde şairin
Bazen sözcükler şakır
Bazen kelebekler uçuşur
Bir günse bir ömür
Ömürden çaldığı her sözcük her beyit
her saniye
Kelaynak kuşlarına özenir şair
Gizlediği kadar öznesini
Ne sinesidir suskun
Ne rengidir solgun
Ne de yüreği ve sevgisi geçkin
Geçiştirdiği varsın olsun ömür
Geçimsiz bir sürgündür
Yazmadığında kalem yazmadığında şiir
Yazgısı yazması
Yangını bir kıvılcıma denk düşer
Yâd ettiği mazisi
Yareni Rabbi ve özlemi
Dinmek bilmese de sevgisi
Ulağı kalemi
Uyruğu aşk
Uleması evrenin
Uydusu bilinmezin…