Deneme / Hayata Dair Denemeler
Eklenme Tarihi : 7/12/2025
Bildiklerimi es geçtim devasa bir
ziynete de paha biçemediğim kadar yorgunluğumu tehir ettim…
Zaman aşımı yok iken de zanların ve
zemheride saklı o isyanın dibini küredim bir zangoç bir derviş bir hancı misali;
vebali ise boynuna, ey, sen dünde kalan yakın bildiğim yabancı.
İzafi bir rota değil.
Metruk bir yürek hiç değil.
Koz versem ne ki közünde saklı
yorgunluğun ve işte fısıltısına şahit olduğum solgun ve ötelenmiş ruhumun
alametifarikası.
Sehven yenik.
Sağır Sultanın iken de kulağı kesik.
Göğün gümbürtüsü.
Yerkürenin iniltisi.
Ve çivisi çıkmış dünyanın onca
külfeti.
Yayvandı sesi çilesi dolmuş bir
çetele.
Yâdında dünün unutulmuş kim ise bir
köşede.
Solgun geceyi misafir eyledim ve işte
boş sayfanın çağrısı inleyen imgelerin senfonisi:
Bazen bir sekant.
Bazense bir asır.
Beynamaz gölgelerde ses geçmez
duvarlarda saklı iken de gıybetin nicesi.
Günün mimarı yüce Mevla; gönlün
devası yine saklı iken Allah katında…
Umudun şeceresi unutulmuş koylarda;
ses geçirmeyen duvarlarda değil de kulağı delik bir sunum yerleşik sevginin
zaman aşımına uğramaz sandığım ömrün şah damarından yakın olana duyduğu aşkın
künyesine eşlik eden hidayetin çağrısı elbet bir duyan da olacaktır hayat denen
mecrada.
Sondan başa.
Başını eğmez iken bir Allah’ın
kuluna.
Baş veren bir filiz.
Baş eden bir yiğit.
Kadın-erkek asla fark etmez ve işte
tüten dumanın zehrine binaen tutuşan yorganın akabinde hala da bitmek bilmedi o
kavga:
Kardeşin kardeşi sırtından vurduğu:
Kadın iken de kimi zaman kadının
düşmanı itaat ettiği kadar da sonlanmazken bitimsiz buyruğu.
Göğün manşeti umut.
Sözcüklerinde basiretinin b/ağlandığı
ve şairin yazmazken kalemi:
Yazmak ne kelime yâdında dünün olmaz
mı merhamet ve sevgi şairin kıblesi.
Bir azat türküsü.
Bir fıtratın da öyküsü.
Renklerin çökertme oynadığı göğün kuşağına
binaen ebemkuşağının yanık kokan tütsüsü.
Gün bu gün.
Dünse ütülü.
Yarınlar bir minval ki sırtı yere
gelmez şairin ilham denen dürtüsü.
Şimdimiz yoksun.
Yarınımız ise kurşun misali ne
ağırdan aldığımız ne de hafife alıp alayına caka sattığımız.
Suslar gizemli.
Eller sitemli.
Ölen masumların yetmedi cinayete
kurban giden kadınların ardından göz torbalarımızdaki yaşı bile yok sayıyoruz
yok sayıldığı kadar masumiyetin ve iffetin de sömürüldüğü bir zaman dilimi ve
yetmedi…
Akran zorbalığı diye bir terimin
türediği literatürde çocukların dahi masumiyetini ve saflığını ve rotasını
kaybettiği öyle bir dönemde yaşıyoruz ki…
Endamı ise yitik bir türkü ve işte
söz birliği etmişçesine tüm cihan çağırmakta İlahi Adaleti…
Dumanı tüten vapur ve sezilerin
koyunda, koynuna girsin diye umudun ezeli titri ve nimeti…
Sabah rızkımızı veren yüce Mevla ve
beklemedeyiz hem sabırla hem de yetindiğimiz kadar hayata ve yetemediğimiz bir
minvalde kuş gibi çırpının kuş yüreklerde dahi devir daim etmeyen kanın
kandığımız kadar da söylenen yalanlara ve ithamlara bakalım daha ne kadar
kurban gidecek…
12 TEMMUZ
01:00