Mavi Artık Sadece Bir Renk Değil Bir Kavuşmadır


Mavi Artık Sadece Bir Renk Değil Bir Kavuşmadır

 

   Sabahın ilk ışığıyla uyanan bir gül gibi uyanmak… Yaprakları geceyi üzerinde taşır, çiğin serinliğiyle titrer. Ve o ilk kıpırtı, o ilk açılış… Aşk da böyle başlar. Bir yüreğin, başka bir yüreğe doğru usulca açılması gibi değimlidir?. Kokusuyla uyanmak, varlığını hissetmek… Gülün sabaha armağanı neyse, âşık bir ruhun varlığa armağanı da odur.

   Ama gülün rengi de konuşur. Kimi zaman solgun bir pembe gibi ürkek, kimi zaman koyu bir kırmızı gibi tutkulu değil mi? Aşkın tonunu belirler o renk. Bir bakışta anlaşılır: bu aşk, hangi mevsimde açtı? Hangi acıyı, hangi sevinci taşıyor? Renk, geçmişin izidir. Gül ne kadar taze görünse de, rengi geçmişin yankısını taşır. Belki bir ayrılığın ardından yeniden doğmuştur. Belki bir vuslatın eşiğindedir. Sabahın sesi de vardır. Sessizlikle başlar, sonra kuşlar konuşur. Rüzgâr yapraklara dokunur. İşte aşk da böyle seslenir. Önce sessizdir, sonra kelimeler bulur kendini. Bir “merhaba” olur, bir “özledim” olur, bir “kal” olur. Sabahın sesiyle uyanır aşk. Ve her sabah, yeniden söylenir aynı kelimeler. Ama her seferinde başka bir anlamla aşk kendini anlatır dinleyene...

   Aşkın geçmişle ilişkisi, gülün kökleri gibidir. Toprağın altında kalan, görünmeyen ama var olan… Her yeni yaprak, eski bir hikâyenin devamıdır. Her yeni koku, eski bir özlemin yankısı. Aşk, geçmişi unutmaz. Ama onunla barışır. Onu taşır, ama yeniden doğar. Tıpkı sabaha uyanan bir gül gibi. Ve kelimeler konuşur. Sessizce. Gülün diliyle. “Ben buradayım,” der aşk. “Henüz tam açmadım ama seninle açmak istiyorum.” Yüreğin titremesi bundandır. Çünkü aşk, bir gül gibi açılmak ister. Ama her açılışta biraz daha kırılır, biraz daha çoğalır.

   Aşk, sabaha uyanan bir gül gibi kokar. Ve o koku, insanın içine işler. Unutulmaz. Çünkü her sabah yeniden doğar. Her sabah yeniden sevilir. Her sabah yeniden titrer yürek. Aşkın bir rengi yoktur denir. Ama bu, onun her renge sahip oluşundandır. Her âşık, kendi gözünden boyar aşkı. Kimi için solgun bir mavi, kimi için yakıcı bir kırmızı. Renk, duygunun aynasıdır. Ve aşk, bu aynada kendini bin kez yeniden görür. Ve bazen aşk, bir gül gibi açar. Rengi ne olursa olsun, kokusu hep aynıdır: içe işleyen, geçmişi hatırlatan, geleceği fısıldayan… Aşkın renkleri değişir, ama özü kalır. Çünkü aşk, bir ressam gibi her duyguyu tuvale sürer. Ve biz, o tuvalin karşısında durur, kendimizi izleriz.

   Beklemek, bazen sevmekten daha derin bir eylemdir. Çünkü sevgi, bir anda doğabilir; ama beklemek, zamanla yoğrulur. Mavi, işte bu zamanın rengidir. Ne gece kadar karanlık, ne gündüz kadar aydınlık, loş bir ışıkla gelir. Arada bir yerde... Sessiz. Sonsuz. Ve sabırlı. Aşk, bazen bir gökyüzüne bakmak gibidir. Uzakta bir iz ararsın. Belki bir kuş geçer, belki bir bulut şekil alır. Ama sen hep oradasındır: gözlerin yukarıda, yüreğin aşağıda. Mavi, bu iki uçurumun arasındaki köprüdür. Bekleyen bir kalbin rengidir. Mavide beklemek, bir sesin yankısını duymaya çalışmaktır. Belki bir “gel” sesi, belki bir “özledim”… Ama çoğu zaman sessizliktir duyulan. Ve o sessizlik, mavi gibi yayılır içeriye. Derinleşir. Genişler. Ama hiç kaybolmaz.

   Aşk, mavide beklerken büyür. Çünkü her geçen saniye, bir duaya dönüşür. Her nefes, bir hatıraya dönüşür. Ve her hatıra, bir umuda... Mavi, geçmişin izlerini taşır ama geleceğin hayalini de kurar. O yüzden mavide beklemek, hem acıdır hem güzellik. Bir gün gelir, gökyüzü çatlar. Bir kelime düşer yeryüzüne. Belki bir bakış, belki bir dokunuş. Ve o an, mavi parlar. Çünkü bekleyenin kalbi, artık yalnız değildir. Aşk, maviye dokunmuştur. Ve mavi, artık sadece bir renk değil; bir kavuşmadır, vesselam.

Mehmet Aluç

 


( Mavi Artık Sadece Bir Renk Değil Bir Kavuşmadır başlıklı yazı kul mehmet tarafından 18.07.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu