Ölen Sadece Bir Kadın Değildi...




Meczup şiirler dikiyorum hararetle s/övüyorum içimdeki denklemler kümelendikçe haşmetli tanrılardır pes eden.

Şehrin kisvesinde umutlar susar matemin teninde dolunay sökün eden zamanı yuhalar ve resimler yüklenir heceler; aşkın hicretidir bilinmeze gönül veren şairin sesinde açılan derin yaralar ve deltalar kurur susar da insanlık yitip gidenlerin ardından sahte gözyaşları ve iklimler küflenir şehir bilenir.

Göğün kanatlarında yorganlar.

Hallaç nezdinde uçuşan ruhlar.

Kasvetli karanlık, şehrin bekası ve yeminler unutulur ölenlerin ardından kova kova sular dökülür de ayak basmadığı her izlekte kanlara bulanır şiveler ve heceler, muradı dillenir mazlumun aşkın küresi kırılır ve küredikçe kürer insanlık yorgun bulutları.

Revnak bir sessizlik.

Şiveli şiirler, şehvetli ölüler, zincirleme lanet kadın olmanın bir lüks değil bir yaratı olduğu gerçeğini de kabullenmez kimi kirli zihniyet.

Aşkın eşrafıdır masumiyet.

Aşkın kebir defteridir inanç ve asalet.

Gölgeler saf tutar; karanlık takla atar ve şiddetlenir göğün iniltisi ve suskunun esaretinde insanlık sınanır, ruhlar kaybolur ve geçitler daraldıkça daralır.

Özlemle anmıyorum artık mevsimi ve kimliğimi sorgulayan zihniyetlerden uzak durmanın da bir anlamı yok artık.

Eteğimden taşlar dökülmüyor ve eklem yerlerinde acıların insanlar bir süreliğine bir arada kalıp debeleniyor sözüm ona acılarla ihya olan yalancı dünyanın sakinleriyiz madem sükûnet dilenen rehavetle konuşlanıyoruz.

Geçit vermeyen yollar var.

Cennete düşen ruhlar var.

Zamansız terk edenler var dünyayı üstelik ne sebeple diye durup sorgulamadan ya da ani bir refleksle geçiştiriyoruz ölümleri daha doğrusu cinayetleri ve hunharca katledilen kadınlar ve çocuklar ve zavallı hayvanlar.

Göğün tebessümleri donuklaştı artık ve yüzümüze taktığımız maskeler yetmedi şimdi evren ve tabiat ana şerh düştü takılması gereken maskeleri.

Saklayacak neyimiz kaldı ki?

Neremiz doğruydu sahi de deveyi suçlu bildik bir de dik durmayı bilen kadınların baş tacı olması gerekirken bir hiç uğruna hayatları ellerinden alınan ve yaşama şansının sıfırlandığı gölgelerle dolu bir yolculukta bu kadar mıydı kadının ve insanlığın değeri?

Yalanlar teşrif etti işte güzel Rabbim.

Senle var olduğumuz ve egomuzla insanlığı kilitlediğimiz, sancıların deviniminde ölümden medet uman değildi var olan bilakis öldürmeyi kendinde hak gören öncesinde yaşattığı acı ve kirli emelleriyle masum bedenleri, aciz hayvanları ve sırf kadın diye yaratıldı diye acı çektirmeyi kadına hak gören zihniyetlerden müşküle düştük Rabbim ve nihayetinde vicdanımızı meşgule verdik.

Sonsuzluk bir rivayetti kimine göre.

Mutluluk ise bahşedilen bir asalet.

Sicili temiz ruhlardan olamadık ve kirlendiğimiz yetmediği gibi kirlettik de en yakınımızdan en uzağımıza düşen kim ise kindar neslimizle masum ırkı sonlandırma çabalarımızla da yol aldık hani epeydir.

Sözcükler kitlendi.

Ruhlar şutlandı.

Aşk ise acizlere fazla geldi.

Sevmeyi şiar edinmiştik hele ki bize en baştan öğretilen iken övündük de içimizdeki kötülükle ve lanetler ve buyrukları iblisin dilden dile dolaştı ve pay edildi ve şeytana uyup neredeyse tüm zihniyetler kirlendi.

‘’Gözlerimle gördüm ben bu tabloyu öncesinde ama ben bir kadındım ve sevecen ve masum ve sevgi dolu lakin severek hazırladım ben kendime bu istenmeyen malum sonu.

İnanmaktı suçum ve sunmak kalbimi ve saflığımla saf tuttuğum cennet bahçesine girmeye erkenden hak kazandım ve vakitsiz göçtüm ben bu dünyadan üstelik hazırlıksız ve hayallerim yarım kaldı.’’

Bunu söyleyen bir kadındı ve içinden geçeni dışa vuran elbet erken göçüyle en başta ailesini yasa boğan.

Ve bir yıldız daha kaydı.

Ardında sönük yıldızlar bırakmadı da bilakis daha da güçlendi masum yürekler ve kadın olmanın şerefine nail olan nice ana nice çocuk nice gelin nice genç kız…

Sözcükler eridi Temmuz güneşinde.

Sırlar kilit altına alındı yeniden.

Yenik düşen kadın değildi.

Yanık kokan mektubun ucu değildi.

Yeren insanlıktı ve yerilen de.

Aşkın bir rivayet olduğu gerçeği ile kim bilir kaç ocak daha sönecekti?

Kibirli yaftalar ve erkek neslinin yüz karası insanlık müsveddesi kirli yaftalar.

Dibe çöken bir ruhun iz düşümüydü ardından gelenlerle güçlü olmaya ant içen.

Ölen sadece bir kadın ya da bir genç kız değildi üstelik.

Sahi, her şey için çok mu geçti artık?

 

 


( Ölen Sadece Bir Kadın Değildi... başlıklı yazı GÜLÜM-ŞİİRİN TEK H/ECESİ İKEN AŞK... tarafından 20.07.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu