Bir aldatı olduğunu biliyorum: her
seyyah mevsimdir işte içte kalan son ukde en çok nüktedan bir sözcüğün peşine
takılıp körüklemekse duyguları elbet sevginin niyazında saklı içine
saklandığımız gözaltı ve ilkeler yüklü insan imanın da gücü ve işte metruk
hecelerden inşa ettiğimiz bir cennet.
Koyu gözleri gecenin ve dibe vurmuşsa
sönen coşku işte fıtratı yüklenip düştük yola…
Bir nakarat kükreyen kâbuslardan
dökülen imgeler
Bir kuytu ise saklı hazine
Medet umduğumuz hangi zerredir
söylencelerin
Nazarında kapış kapış acılar
Selamı yitik kelam sunarken
mazeretini
Dökümlü etekleri günün
Geceye katık ettiğimiz elem ve sitem.
Metruk düşler sokağı
Alt geçidi kayıp şehrin
Misak-ı Milli adeta söylencelerin
sökün ettiği
Aşk ise rakkasesi evrenin
Kara gözlerine rastık çekilesi o
çekince
İma etmek değil ifade zorluğu yaşayan
bir ömrün
Bekası illa ki saklı sırların ifşası
Gönül kubbesi dirlik selamet özlemi
İşte kırbaçlanan duygular
Hecelediğimiz sefil hayat aslında
Çözülmeyen bir bilmece.
Nemalandığımız günün bitimsiz
nakaratı
Uğurlar ola sevgi ve sevgili.
Masum bir kuş olsa yürek ne ki?
Medet umduğumuz aslında o afili
yalnızlık
Yere göğe sığmazken aşk
Sahi, nasıl oluyor da saklı tutuyor
evreni
O minicik zerresinde?
Her beyit aslında yürekte saklı akit
Vakit var madem düşmeli yola illa ki
Düşmeden başı önüne şiirin
Yatıya kalan her heceyi boca etmeli
Sihirli bir d/okunuş belli ki
Tersten okuduğumuz bir hikâye
Başı olmayan
Sonu aslında baştan belli olan
Müdahil olduğumuz ya da men
edildiğimiz
Sefası ömrün saklı elbet şifahen
Sinense rüzgârda saklı gizin
tarihçesi.
Küflü mazi en şık vecize
Anlam olmanın da ta kendisi
Şiir nazlanırken kendi dilinde
Didinmek değil deşmek yüreği
O kutsal rabıta asılı göğün
kubbesinde.
Mevsimlik bir işçi de değil hani
şiirin güncesi
Güncellediğimiz kadar hayatı
Kılı kırk yaran bir seyyah elbet
sevmelerin ertesi.