
G/üz ötesi bir düşe düştüğüm, baharın
coşkusuna tutsak yarık yerin kancasına tutuklu göğün…
Bir düşün melodisisin, sen Şehrazat
Sözcüklerin de hükümranlığında
aralıksız
Tutturduğum bir türkünün yanık örtüsü
Sezilerimden sıçrayan onca kıvılcım
Laneti üfüren iblisin kuyruğunu
sıkıştırıp da kaçtığı
Elbet hüzün kökenli ömrün
beyitlerinde saklı
Revnak acılar
Hissikablelvuku yoksa mümkün müydü
söyle?
Dertop olmuş yaprakların yeniden geri
döndükleri
Dalın esintisinde saklı illa ki
Aşın hicreti
Kanaviçe desenleri ömrün
Tevazu yüklü benliğin kat izidir olsa
olsa şiir
Kat ettiğim yolun da yok dönüşü
Bazen fevri bir sitem düşen dilimden
Biliyorum da gözünden düştüğümü
Sancılı bir manivela, Şehrazat
Şahlanan duygulardan örülü elem
Nazenin coşkum ve utkum
Açacaktır da çiçek çiçek
İçime sindiği kadar aşkın her kor
hecede saklı
O veryansın
Tüten ağıtları ödenen bedellerin.
Düş iklimlerinde saklıdır gerçekler
Ve akı yüreğin akmaya dair heceler
Elbet ufkun uğultusu en çok da huzura
dair
Bir düştür gönülden geçen.
Geçeli epey oldu bu yoldan
Bazen yankısı sessizliğin ulaşır
kulağa uzaklardan
Hangi harf hangi hece çeker bu yükü?
Bir bilmece ise içre dönük yüzü
hazanın
Bir içimlik değil elbet çaresizliğin
meali.
Hükmü verilmiş bir kez sonun
Başında saklı bir heyecanla yüreklere
dokunduğun
O asil gülüşün ve serkeş tınısı
yalnızlığın
İki arada bir derede yaşarken insan
Zaman geçmek bilmez kimi zaman.
Hasretin uğultusu
Belki de görünmeyen bir gök cismidir
yüreğe düşen
Gören bir bilen bir elbet
tanıklığında Mevla’nın
Ne acı saklıdır ne azap
Sadece kırıklarını saklı tuttuğun
kadar
Kırmadan sevmek değil miydi ömrün
öğretisi?
Mecali yoktur kimi zaman
Meramı Allah’tan yana isterken
Sadece ellerini açıp semaya
Sevgiyi çarçur eden cihanın
Bitimsiz hıçkırığı, körelen
Varlığın korunda saklıdır
Duyulmaz da sesi yalnızlığın.
Bir renkse aşk
İsi şaşkın yüreğinde saklı nakşeden
Coşkunun temsili resmi
Elbet şairin aşka vedası
Titretir geceyi
Hicvidir ömrün yürekten geçen
Haşmetli bir zemheri
Oysaki ılık bilmiştik aşkın
esintisini.