
Kimliği yoktu gecenin
En çok da verilen hükmün peşi sıra
Renklenen örtüsü karanlığın
Üstüme serdiğim ütüsüz bir kumaştı
aşk
Riayet ettiğim kadar doğaya
Doğaüstü bir aşkın menkıbesi
Sarnıcında gizlendiğim ölüm gibi
Mevsimi olmayan yüreğimin ikliminde
Kayan zeminde tütsülenmiş bir hece
Rahmetin efendisi
Güleç yüzü aşkın
Bazen hüzne delalet bir sağanak
Yıkılmadan yaktığım bir ateş
Yüksünmeden sevdiğimse tek gerçek.
İndinde yalnızlığın
Kaçkın bir tanrıydı sessizlik
Ötelendiğim şu dünyanın mucizesi
Elbet şerh düşülesi aşkın saklı
kıblesi
Pekişen yürek sesimden firar eden
Beylik söylemlerden illa ki
Olacaktı farkı.
Rengi bazen soluk sarı
Bazen söküklerinde yüreğin sebat
yüklü
Acıların fetvası
Şiirinse sağdıcı ve kırbacı
Rencide edilmediği kadar
Resmi olmayan hayallerin
Aşkın nazarında ekip biçtiğim
Özlemse gaipten gelen hüznüme reçete
Elem kuşlarından uçup da
Konduğum yüreğin katıksız ritmi
Aşkın tezahür ettiği
Her kırık basamaktan sektiğim bir
sonraki
Ranzada uyuyan şehir gibi
Şiire katık ettiğim bunca hasreti
Kurşunlayan o İlahi sancı
Sevecen meltemin ılık nefesinde
Ölümüne sevdiğim kadar
Öldüresiye kurşunladığım
Ah, o sefil iç sesim
Edimlerden firar eden her zerrede
Olağan dışı bir mahcubiyet
Elbet kırkladığım acılara da tam
isabet
İhbar ettiğim hümayunu duyguların
İtiraz etmeden sevdiğimse tek gerçek…