
Bir harmoni beyitlerin tek düze
dizilişinde saklı bir armoni göğün kenetlendiği şafağın sunumunda lacivert
göğün aşkla esintisi.
‘’Açma pencereni, perdeleri çek
Mona Rosa seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Rosa ben öteliyim.’’ (S.
Karakoç)
Yenik düşmüş olduğum bir düşün
esintisi idi özlemim
Şah damarımda saklıydı umut ve aşk
Şahikası yerin göğün
Hicveden yalnızlığı
Ah, o ölü mevsim
Fıtratımın giyindiği hüzün hırkam
Ceplerinde saydam sözcükler dökülen…
Yalnızlığı kavuran derya deniz
Şems’i ömrün, sancısı günün
Derinlerde o teamül
Gökte saklı görünmez kanca
Ucuna asılı seyyah gölgem
Tevazu yüklü bir yitim işte
Aşkın gülüşünde kocaman bir ç/engel
Hükmeden Rabbime müteşekkir
Hayatın ateşine kıvılcım
Kor hecelerin yaktığı yandığı tütsü
O mıntıka ki sabitlendiğim
Kefesi denk düşmüşken hasretin
İçine saklandığım kafesin örtüsü
Sessizce şakıdığım o çeşme başında
saklı
Kırık testi
İçine doldurduğum kadar aşkı ve
özlemi
Beyitlerden taşan miskin imgeler
Tası taradığı toplayıp gidemediğim
bir şehir
İdrak ettiğimden de öte
Yazmaya durduğum her şiirden dökülen
hece hece
Benimdir bana tutsak
Esrikli iç sesim
Dışa bağımlı bir söğüt dalı değilim
ben
Hicveden ömrü
Tek dilediğim sığınmaksa sükûnet
yüklü ömrün pervanesi
Elbet aşkın da merhalesi
Kaygılarımı büyüttüğüm ömrün kayıp
şifresi
Azığa almaksa gemileri
İlla ki yakmalı elimden dökülenleri
İsli sokaklarında genzimde saklı o
hıçkırık
Telaşla sevdiğim kadar hüzün nasıl da
sırnaşık.
Dök ceplerindeki saklı yarınları
Demlensek de dert etmeyeceğiz dünde
kalanı
Sıdkı sıyrılmış yüreğin peşrevi
Ve işte o batıl rüzgâr
Arka bahçesinde güneşin
Karanlık mıdır illa ki teessüf
ettiğim
Tahammülü zor, azizim
Renlerdir örten kirini gecenin
Gündüzse lakayt bir ışıldak
İçim daralırken kolay olmasa gerek
Ulaşacağım şafak
Sezilerimde öykündüğüm hasret.
Sezilerimden süzülen ışıktır illa ki
Varlığının kıymete bindiği
Bir düş gemisi belli
Sefasını sürdüğüm hazan bahçesine
serili
Düşlerden örmekse günü
B/ölündüğüm kadar mutluyum ben.