Üzerimde bir pazar sabahı telaşsızlığı var. Huzuru, kaygısızlığı, rahatı belki de. Gününün geç başladığı, canının çektiği yiyeceklerle uzunca kahvaltı hazırlığı ve hiçbir yere yetişmeye mecbur olmadığın işte o gün! İşinin olmadığı daha doğrusu senden önemli işinin olmadığı gücü kendinde bulduğun o gün… Sanırım her gün pazar olsa bu kadar kıymetli olmazdı. Sanırım pazarla hafta başlasaydı değerini cumartesiye devrederdi. İnsanlar da böyle değil mi? Kendin gibi hissettiğin günler, kendin olabildiğin ortamlar, kendinden bir şey eksiltmeyen kişilerde bulursun kendini. Zaman alınmaz, zaman geriye de alınmaz ama her hafta pazarı beklemek gibi ümit yeşertebilirsin. Kendini en öne koyman için pazarı bahane edebilirsin. Sevilmek aynı cumartesi günkü gibi seni pazara hazırlar ama sevmek tam pazar gibidir. Ve sen cumartesiye yüzünü döndükçe sevilmenin önemini hissetsen dahi aslında pazardaki sevmenin özlemini hatırlaman gerekir. Peki bütün ne zaman olunur? Ne zaman hem sevip hem sevilip hem de sevgi dolu olunur? İnanın, onu ben de bilmiyorum. Tek bildiğim pazarı sevmek. Hatta bütün pazarları sevmek! Kendinin her haline hayran olmak gibi bir şey. Ne de olsa bize en çok bu gerek.

Tuğsel Karakırık
( Pazar başlıklı yazı Tuğsel Karakırık tarafından 24.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu