Deneme / Sevgi ve Aşk Denemeleri
Eklenme Tarihi : 8/25/2025Özlemin hiciv dolu yası:
Yâdında saklı iken de dünü
Ve yerkürenin metruk kaleleri
İhya edilesi bir yüreğin yeniden
doğma ümidi
İçre dönük o bir avuçluk külü
Künyesi ve kudreti
Aşka biat neferi olmakla yükümlü bir
beşerin kefareti
Yandıkça diner mi ateş?
Yâd ettikçe gömülür mü mazi?
Mukaddes bir günün öğütücü gücünden
firar ettim.
Öncemden öte öykümden ibaret olmasa
gerek ömür.
Kapkaça uğrayan hayallerimi hüsran
ile gömdüm öncem sefil; anda saklı saf yüreğim ve sonrama da kefilim mademki
meleklerdi kutsayan mademki yüreğim idi aşka ve ilahi düşlere susayan…
Suskular b/içtim ansızın.
Sürrealist resimlerde açtım çiçekler
misali.
Sübyan surların ve seferi
dolduruşların hacminde bir hatim daha indirdim ebediyete intikal eden tüm
sevdiklerime…
Çürük idi ısırık aldığım elma ve
kovuldum dünyadan.
Çarpık idi düzen artık hangi zalim
ise ahkâm kesen…
Miladi takvimin sararmış
yapraklarında boyumun da ölçüsünü aldım hicri bir ateşe daha yaklaşıp da cayır
cayır yandığımın ertesi…
Gönül idi kubbem.
Aşk ise suretim.
Hazan iken muhatabım bense baharı
diledim.
Yaz ve kış ise soğuk na’şında ölümün
gönlün beyitlerinden sökün etti dünün ve işte kanaviçeler ördüğüm ömrün ırgat
düşleri…
Sancılı döngünün seferi tanığı.
Ölümcül sevdaların süt beyazı
yalnızlığı…
Kutsanmış aşklara anlam yüklediğim ve
seve seve ve yana yana ve de yanıla yanıla nihayetinde Rabbime kavuşup hidayete
erdiğim.
Soluk benizli iken gün.
Silik iken ömrüm.
Saygın bir ölü olmak adına sürgün
edildiğim coğrafyalardan sökün eden hayallerim.
Sükûnet.
Safiyet.
Nihayetinde afiyet yüklendiğim.
Aşk iken kıblem.
Yanık iken nefesim.
Yampiri gölgelerin taptığı nefsine
alıp da verdim belki son nefesi.
Bir metruk hece daha inşa edip…
Bir meczup iken yüklendiğim hasretim.
Bir menkıbe.
Bir mersiye.
Belki de methiyeler dizdiğim.
Ve işte o son reverans.
Ve işte tek komplimanı ile bilinmezin,
t/av olduğum gizemin dolmak bilmeyen miadı…
Körüklü düşlerim.
Hayal gücüm.
Ve gerçekçi yanım ile mantığımı sere
serptiğim.
Serler ve sırlar dolu evrenin tek
ukdesi olsaydım keşke mademki çarpılmıştım döndüğüm son yeminimle…
Af diledim.
Saf bildim imanı.
Serdim en beyaz ikramı.
Saldım da ruhumdaki atları.
Dizginleyemediğim kadar da
duygularımı…
Ve zuhur etti ölüm meleği.
Ne dün ne yarın sadece anda saklı:
Üstüne ant içtiğim kadar kutsal kitabı
hatmettim sevgiyle nakşettim ve nüksetti son gerçeğim:
O’ndan geldim ve sadece O’na
gideceğim…
Beyazın masum ç/ağrısı ve dayatma
yalancı aşkların tüm tafrası belki de Araf’ta kaldığım kadar çocuk da kaldığım
ve dünyanın tüm yalanları karşısında kala kaldığım…
Burnu Kaf Dağındaki insanların
yanında sadece af dileyen bendim mademki:
Aşka biat ve cihandaki tüm nefrete
inat…
Sadece sevdim.
Sevdim seveli sonsuzluğa erdim:
Onsuz yaşayanlardan değil muktedir ve
mukaddes olan İlahi Aşkla coşkuma huzur ekledim ve serpildim ve boy attım ve
boy verdi ruhumdaki engin sızı nasıl ki İlahi Aşk idi hizaya getiren ve tüm
endamıyla bilinmezin o tek zerremle kutsadı beni yüce Mevla: çok olmak değildi
mesele sadece ok olmak ve bulmak hedefi dokunulmazlığında esen rüzgârın eşlik
etmek aşka ve doğaya, duaların eşliğinde düştüğümüz kadar da hiçliğe yoktan var
edene duyduğumuz bu sonsuz ve İlahi Aşkın birer neferi olmanın da kabilinden…