
Muğlak bir tanı belli ki
kimsesizliğin tanrısı iken hicran, aşka ve bulutlara teğet geçen bir mevsim.
İkbali ruhun ve rüzgârın esintisi
Nasıl ki soğuk ve buz tutmuş elleri
Ölümle eşleşen bir ömür
Bol keseden sevse de yüreğin
tesellisi
Sadece ve sadece O’ndan beklerken
rahmeti
Kavisli yollar
Buhran dolu ömür ve kader
Manidar bir hazan
Semazen kalbin titrettiği
Ömür ve ölüme rağmen
Göz kırpan hayallere
Umut teknesi
Fakir benliğin tek tesellisi
Yüce Rahman katıksız gücü
Göğün indinde
Yerin dibinde yaşar kimi insan
Mazlum ve mağdur
İblisin kinayesinden alabildiğine
uzak
İçine düşmemesi gereken bir tuzak
elbet
Kahır ve matem
Kamburu sevdanın
Özlemin yankısı
Meramın zerresi
Kavisli bir mezar
Girmeden içine yaşarken basar
Afakanlar
Gönlün beyhude
Hazzın semasında
Haiz olduğu sadece iman gücü beşerin
Öyle ki sonsuzluğa tekabül eden
Tek hecede saklı
Yalnızlığın alfabesi
Ve o aşk ki
O aşk…
Rabbine sevdalı yalnız bir başak
Başat gölgeler
Basan hüznü içinde barındıran
Efkâr ve meltem ve matem
Hin ve cin ve bir recim
Soyutlandığı şu evren denen mekân
Somut bir iz addedilen
Ömrün lal alfabesi
Kimse kıt kanaat seven
Azgın ruhlardan dökülen
Her isyan
Rahmeti bahşeden duyulan büyük şükran
Mazlum bir yanda
Şeytan ve misli müridi
İhanetin elbet belgesi
Rabbe şirk koşanlardan
Alabildiğine uzak
Varacağı nokta
Varmakla iştigal sona
Yoktan var edene tapan
Mazlum masum yüreğim sevdası
Meramı tesellisi saklı sadece Allah
katında
İfası değil iması değil
İmha etmek adına kederi ve yaşatılan
nefreti
Alabildiğine sevgi dolu
Sadece O’dur O, her şeyin sahibi
Tek zerresiyle sonsuzluğa tekabül
eden
Her insan iman gücü ile o muğlak sona
koşan
O’dur yar ve yardımcısı mazlumun
Köpüren öfkesinden mahrum kılınmak
adına karanlığın
Kopan ansızın
Kürediği kadar ömrü sabırla
Kabrine yakın bir dua ve işte
metanetin tecellisi…