Tıkladım dünü ve kapılar kapalı idi:

Artık hangi dürtü ise beni zora sokan ve işte istemsiz bir aşkın tekabül ettiği manevi bir zenginlik idi ruhumda sakladığım.

Dünsüz olamam çünkü dünümdesin.

Dümen başındayım ne de olsa dürzü gölgelerin ihbar ettiği, aşkın öldüğü yaştayım.

Aşk hep mi ölür yoksa aşk mıdır öldüren ve işte vecizelerin uzamında nasıl da sırıtıyor özlem.

Mentollü bir günüm bu günüm.

Belki de mesafeli ciddi bir gül’ üm öncemde yıldız anımda saklı yağız bir hüzün ve işte debdebeli aşkların mimarı iken ilham perim ve bak işte, yine dümene geçtim.

Beynamazlar tanırım her biri ucube.

Frekansım tutmaz da hani yalanların asılsız neferiyle.

Bir buz kütlesi addedilebilirim oysaki ben güneşim:

Ne eririm ne de ererim sadece aciz bir beşerim.

Gayri safi milli hasılası mı ömrün yoksa gevşeyen zincirleri mi ölümün?

Ah, be sevgili uzak dur benden alabildiğine de uzak tut yeri göğü varsın yalnızlığıma sığınıp Rabbime gideyim.

Ne ölüm ne de katıksız hüzün:

Kaç bin yaşında olduğuma da bakma hani:

Varsa yoksa bir çocuğun titrinde…

Varsa yoksa acının deminde…

Yoksa yoksa dik yakalı dik başlı bir dik açı mıyım da acıma şerh düşüyorum uyku öncesi?

Sanrılar mıdır sancıyan yoksa sancılar mıdır sanrı sandığım?

Hepi topu bir endam hepi topu bir asalet hepi topu ümidimi kesmediğim.

Kırptı beni şair ne de olsa bir diğer yanım yıldız.

Kopardılar beni kökümden ne de olsa dikenli ve toprağa işlenmiş bir çiçeğim.

Maruzatım yok hem artık bu saatten sonra mealim de yok bakma sen şarlatanların dediklerine hayli hayta bir günde demlendiğim kadar asılsız iddia ve iftiralara gözüm tok.

Elbet Rabbim benimle aşkın da bam telinde bir kuş misali tünediğim en çok da İlahi Adalete yürüdüğüm.

Kaydım kuytum.

Aşkım aş evim.

Kardım ve de gardım.

Bir Allah’ın kuluna da minnet etmediğim.

Gün kurak.

Damakta kaldı tat.

Her duygu bir şarapnel parçası bense uydusuyum umudun.

Bir parmak bal çalan da artık kimse.

Damıtılmış gölgelerden kaçtığım kadar da kendimi yakın tuttuğum yarınlarım ve kopamadığım mazim.

Eşref saatim geldi işte gecenin de bilmem kaçında.

Esefle söylendiğim sefil kalemim artık kimin umurundaysa.

Göğün süzgeç misali delik bulutlarından yağan yağmuru nasıl da özledim ve sel basan topraklara serildiğim kadar da cihandaki insan pazarıyla nasıl da eridim.

Bir ütopya ise içimden geçen ve ben:

Zekânın feraseti ile…

Ve ben hayalin tüm gerekçeleri sayesinde…

Ve işte ayaklarım yere sağlam basan ve işte gıybet dolu firarlarım kimse artık beni arkamdan çekiştiren.

Toroslardayım bu gece.

Firardayım tüm çekincelerimle.

Ve finaldeyim tüm başarılarımla.

Kimse de demesin hani, yıkıldı bu.

Kimse de demesin yakıldı ve tutuldu nutku.

Sil baştan yaşarken.

Sür git yazarken.

Tempolu bir yürüyüşten çıkıp da yola bulutlara kuş gibi uçarken ve işte dibe çöken dünün tortusu ve taziyelerimi sunduğum yüreğin dündeki korkusu:

Ne korkarım ne yan basar yan geçerim; aslıma ve özüme ve kendime sirayet edip de doğrularıma riayet ettiğim kadar varsa yoksa vakur benliğimle tek geçerim hayatı tümden gelen coşkuma temsil ettiğim asil soyuma ve tahakküm altına aldıklarını düşünseler de kendini bilmezlerin ukala sorgularında saklı yalanlarını bulup ifşa ettiğim kadar da tüm gerçekleri ben yıkılmaz bir kaleyim kalemim ile ve de inancımla inşa ettiğim…

 


( Yıkılmaz Bir Kaleyim Kalemimle... başlıklı yazı GÜLÜM-ŞİİRİN TEK H/ECESİ İKEN AŞK... tarafından 9/11/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu