Evliya Çelebiden - Araç Komutanına
Evliya Çelebi'den - Araç Komutanına

18 Ekim 2025

Seyahatnâmeler benim için bir rehber niteliğinde. Yaptığım her gezide sık sık Evliya Çelebi’den söz etme ihtiyacı duyuyorum. Onun yaşadıklarından ve anlattıklarından feyz alıyorum. Her ne kadar Evliya Çelebi gibi yaşamak isteyip de yaşayamayanlardan biri olsam da en azından onun gözünden bakmaya çalışmak yazılarıma anlam katıyor, bütünlük sağlıyor ve her satırımı güçlendiriyor. Bir bakıma, yazdığım her kelimeye katkı sunduğunu söyleyebilirim.

Evliya Çelebi, 1671-1672 yıllarında Hac yolculuğuna çıkar ve Manisa’ya uğrar.

Şu anda biz Kula’ya doğru yol alırken bu şehri ve onun satırlarını hatırlamamak elde değil. Şehri şöyle anlatır:

> “Sihirli Kale’nin bulunduğu puslu dağın eteğinde, doğudan batıya doğru tıpkı Bursa şehri gibi kurulmuş müzeyyen bir şehirdir… 6660 kadar güzel evlerden meydana gelmiş olup toplamda 60 mahalledir.”

Ardından şehrin evlerini ve doğasını şöyle tasvir eder:

> “Temiz, iki katlı, kiremit çatılı evleri birbiri üzerine kale dağına inşa olunmuş olup yüzleri balkon ve pencerelerle bezenmiştir. Bu evler, kuzeyde akan Gediz Nehri’ne nazırdır. Nehrin çevresi bağ ve bostanlarla, reyhan ve güllerle dolu; insanın pencereden bakıp da yeniden hayat bulacağı kadar güzel bir ovadır.”

Ve sözlerini şu cümleyle taçlandırır:

> “Bu şehirde sultanların, vezirlerin ve mühim şahsiyetlerin yaptırdıkları camilerle birlikte tam beş yüz mabet vardır.”

Ve şimdi, Evliya Çelebi anlatmayı bırakıp kalemi bana uzatmış gibi hissediyorum. Sıra bende…

Tur şirketinin bizim için ayarladığı minibüste, stratejik nokta olan şoför yanındaki koltuğu kimseye kaptırmadan yerleştim. Geçmişte Evliya Çelebi atıyla yol alırken, ben bu koltuğa oturduğum andan itibaren kendimi resmen “araç komutanı” ilan ettim. İç sesim de bu özgüvenli çıkışıma alkış tutuyor; bende doğan bu görev bilincini takdirle karşılıyor.

Sanırım bunda eşimin mesleğinin bana aşıladığı “disiplin ve yol güvenliği” alışkanlıklarının payı büyük. İlk hedef: yolcuları sağ salim varış noktasına ulaştırmak. İkinci hedef: şoförün göz ucuyla “iyi ki yanımda” demesini sağlamak.

Hele bir de kaptan şoförümüzün Bigadiçli olduğunu öğrenince görevime olan bağlılığım bir anda iki vites arttı. Emniyet kemerleri takıldı, gözler yolda, gönlüm Evliya Çelebi’de… Ama gönlümün bir köşesi de “şoför koltuğuna bir tık yakın olmanın verdiği karizma”da.

Minibüsün müzik sistemine Bluetooth’la bağlandığım anda iç sesim, teknolojiyi her geçen gün daha iyi kullanmamı büyük bir gururla izliyor ve “Aferin kız, helal!” diye beni onore ediyor.

Leydi Em’in sürekli Ayşe’yle benden şiir okumamızı istemesi ve bizi yüreklendiren sözleri karşısında onu kırmak olmazdı. Mikrofon yerine nefesimi, sahne yerine minibüsü kullanarak şiirimi okudum. Alkışlar, tebrikler havada uçuştu. Ayşe her zamanki gibi bir adım geride durdu; onu sahneye iteklemek — pardon, nazikçe kamçılamak — bana düştü.

Dayanamadım, yerimden hafifçe doğrulup geriye döndüm ve küçük bir konuşma yaptım:
“Ayşe’nin TRT’de bestelenmiş şiirleri var, farkında mısınız? Şu an bu minibüste olmak aslında büyük şans!” dedim. Sonra parmaklarım hızla telefon ekranında gezindi, YouTube’a dalıp bir eserini açtım. Şarkı çalmaya başlayınca alkışlar, hayran bakışlar ve iltifatlar yeni durağımız oldu.

H. Çiğdem Deniz
Devamı var...
( Evliya Çelebiden - Araç Komutanına başlıklı yazı çitlembik tarafından 19.10.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu