Kayıp Kazak - 3. Bölüm

Akşam saatlerinde kapı zilinin çalmasıyla, oturduğu koltuktan heyecanla fırladı Aliye Hanım. Gelen Salih’ti. Öğretmenlerden birisi de yanındaydı. Merhabalaşma ve teşekkür faslından sonra, genç öğretmen, diğer öğrencileri de teslim edeceğini, hemen gitmesi gerektiğini söyleyip merdivenlerden aşağıya doğru hızla inerek gözden kayboldu. Kamp gezisi Salih’e yaramış gibiydi. Gözlerinin içi parlıyordu. Hasret duygularıyla sarmaş dolaş oldular. Aliye Hanım oğluna “Şöyle dön bir bakayım anasının kuzusu; hay maşallah aslanıma!” dedi. Salih kendi etrafında bir - iki defa dönerek ellerini yana açtı: “İyiyim anne. Hem de çok iyi. Nerelere gittik bir bilsen…”

 
Dönüş günü de pazara denk gelmişti. Aliye Hanım, tatil olduğu için o gün çalışmıyordu ve okullar da kapalı olduğu için diğer çocukları da evdeydi. Oğlan ballandıra ballandıra, uzun uzun geziden söz etti. Sonra hep birlikte yemeğe oturdular. Salih köfte - patatesi çok sevdiği için Aliye Hanım paraya kıymış, kıyma alarak oğluna köfte yapmıştı. Serhat, ağabeyine takıldı:
 
“Sen yokken senin yemeklerini de ben yedim. Oh, canıma değsin.”
 
“Afiyet olsun kardeşim; eh, biz de aç kalmadık yani. Öyle güzel yemekler vardı ki…”
 
Elif, pembe yanaklarına düşen sarı saçlarını bir eliyle geriye doğru iterken, dudaklarını küsmüş gibi ileriye doğru uzatarak söze karıştı: “Yalan söylüyor abi. Senin yemeğini falan yemedi.”
 
Salih, şefkatle kız kardeşinin saçını okşarken, “Biliyorum; çaktırma.” diyerek göz kırptı. Annelerinin “Haydi, yemekleri soğutmayın bakayım. Sonra konuşmaya devam edersiniz.” ikazı üzerine üç kardeş birbirlerine takılmaktan vazgeçip yemeye başladılar.
 
Aliye Hanım yemekten sonra oğlunun gezi çantasını boşaltıyordu. Giyilmişse de giyilmemişse de, çantaya koyduğu bütün kıyafetleri yıkayacaktı. Yoksa içine sinmezdi. Birden, yeni ördüğü kazağın olmadığını fark etti. Banyoya girmek üzere olan oğluna seslendi:
 
“Salih, kazağın nerede oğlum? Bulamadım da…”.
 
Salih annesinin yanına gelerek üzgün bir tavırla “Kaybettim anne.” dedi.
 
“Nasıl yani? Nerede kaybettin oğlum? O kadar emek verdim. Nasıl kaybedersin?”
 
“Otobüs sıcaktı. Üzerimden çıkartıp yanıma koydum. Sonra ne oldu, bilemiyorum. Sanırım otobüste unuttum.”
 
“Aynı otobüsle dönmediniz mi? İyice arasaydın; nereye gider koca kazak?”
 
Salih suçluluk duygusu içindeydi. Hem kendini savunması hem de annesine bulma çabalarını anlatması lazımdı. İkna edici bir ses tonuyla açıklama yaptı: “İyice aradım, koltukların altına kadar baktım, arkadaşlarıma sordum, hatta otobüs şoförüne bile sordum, bulamadım. Özür dilerim anne.” 
 
Aliye Hanım oğlunun bu mahcup tavrı karşısında yumuşadı. Zaten onun üzülmesine hiç dayanamazdı. Alt tarafı bir kazaktı sonuçta. Üstelik kıymetli oğlu tatilden mutlu bir şekilde dönmüştü. Keyfinin kaçmasını istemezdi. Sakinleşti ve yüzüne sıcak bir gülümseme kondurarak “Tamam oğlum, yine örerim aynısından; sen üzülme artık. Haydi, git banyonu yap, yat. Yarın okul var, malum.” dedi.


Mücella Pakdemir

- Devam edecek -

( Kayıp Kazak - 3. Bölüm başlıklı yazı Mücella Pakdemir tarafından 9.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu