Yazılı Radyo: İçimizdeki Bulutların Sesi
Sevgili dostum, yazılı radyonun yeni bir yazısına hoş geldin. Bu gece şehri asırlık kirlerinden temizleyen bir yağmur var dışarda
Bu gece yine o bildik ıslaklık var havada. Hafifçe usul usul yağanlardan değil; gökyüzünün yıllardır biriktirdiği her şeyi nihayet söylemeye karar verdiği, içini döktüğü o ağır ve kırgın yağmur bu.
Sokak lambaları buğulu halkalar çiziyor, yerlerde gezinen ince sis ve arada duyulan uzak bir arabanın lastiklerini ezen su sesi... Bütün şehir, uzun zamandır konuşamadığı bir derdin içinde gibi. Ve biz, bu ıslaklığın içinden sana sesleniyoruz: Hoş geldin dostum. Bu gece yalnız değilsin.
İnsanın ruhu bazı gecelerde ağırlaşır. Soğukla değil, biriken düşüncelerle, yapışkan bir geçmişle, yenemediği kırgınlıklarla... Sanki içimizde de bir bardak taşıyorduk ve o bardak, tam da dışarıdaki yağmurun başladığı an taştı. Dışarıdaki döküntü, içerideki taşmayı bastırıyormuş gibi.
Yağmurlu geceler hep böyle değil midir? İçimizde konuşmaya cesaret edemediğimiz ne varsa, damlalarla birlikte camlardan içeri sızar. Karanlıkta insan daha dürüst, daha kırılgan, daha gerçek olur. Dışarıdaki yağmur, içimizde sakladığımız yağmurun yankısıdır.
🎵 İlk şarkımız Bülent Ortaçgil - Eski Bir Oyun
“Benimle oynar mısın
Eski bir çocuk oyunu bu…”
Bu şarkı yağmurla birleşince içimizde başka kapılar açıyor. O kapıların ardında eski oyunlar, yarım kalmış çocukluklar, konuşulmamış kırgınlıklar var. Yağmur damlaları camdan aşağı süzülürken, geçmişin lekeleri bile görünür hâle geliyor sanki.
İnsan böyle gecelerde daha çok sorguluyor: “Ben nerede kaldım?” “Ne zamandır bu kadar eksik?” Bir sokak lambasının altındaki gölge gibi hissediyor bazen kendini; var ama silik. Yürüyor ama bir yere varmıyor.
Saat ilerliyor. Gece kalınlaşıyor. Yağmur, sokakları yıkayıp duruyor ama içimizdeki karanlık temizlenmiyor.
Sevgili Dostum, yağmur insanın hikâyelerini kabartır. Sakladıklarını, süpürdüklerini, unuttuğunu sandıklarını... Kaldırımlara biriken su birikintileri sadece gökyüzünü değil; bizim yüzümüzü, unuttuğumuz ifadelerimizi, yarım kalmış tebessümlerimizi de yansıtır.
Bazen bir damla alın düşer, o damla bir şeyleri hatırlatır: Gidenleri, kalmayanları, bizi yarım bırakan geceleri… Bazı yağmurlar unutturmak için değil, hatırlatmak için yağar. Ve kabul edelim: Yağmurun altında en çok kendimize benziyoruz. Yüzümüz göğe dönük, içimiz aşağıya doğru çökmüş halde.
Şehirde insan sayısı azaldıkça, kasvet büyüyor. Bir sokakta yalnız yürüyormuş hissi çöker insana, evde olsan bile. Çünkü artık dikkat dağıtacak hiçbir şey kalmaz.
Yağmur damlaları sokaklara vurdukça, içimizdeki sessizlik büyüyor dostum. Kaçtığımız şeylerle baş başa kalıyoruz — suyun kirli bir su birikintisine düşerken çıkardığı ses kadar yalın ve kaçınılmaz.
🎵 İkinci şarkimiz Yalnızlığın Kadife Ritmi: Portishead’in “Roads”
Yağmurun altındaki şehrin içine işleyen o kadife yalnızlık hissi .Arka planda yağmur, fonda bu şarkı… İkisi birleşince insanın kalbinde açılmayan bir düğüm gibi duruyor her şey. Gece, gölgesi uzun bir düşünceye dönüşüyor adeta.
Sevgili yazılı radyo okuru Tam bu noktada, içimizdeki ıslaklığın adı değişiyor. Bu, yalnızca bir şehir yağmuru değil; toprağın, hafızanın ve hasretin yağmuru. Tamda şuan bizden bir şarki hak ediyor bu yazı .
🎵Koma Demsal- "Baran Bari",
Sevgili okur O ritim, yorgun bir ruhun kendi toprağına duyduğu özlemi, ıslanmış caddelerden çok daha derinlere taşıyor.
Yağmur bazen konuşmaktan daha çok şey öğretir. Sessizliğin bir dili olduğunu, susmanın bir ağırlığı olduğunu, kalbin bile kendi kendine konuşabildiğini gösterir. Böyle gecelerde insan kaçamaz kendinden.
Karanlık yüzünü büyütür, yağmur sesini yükseltir ve der ki: “Düşün. Duy. Hatırla. Ve saklama artık.” Kabul etmek belki de gecenin en büyük sınavıdır. Kendini, acını, eksikliğini, kaçtığın ne varsa hepsini…
Yağmurun altında insan hep biraz daha çıplak, biraz daha savunmasız, biraz daha gerçek olur. Ve bunun kendine has, yumuşak ama keskin bir güzelliği vardır. Tıpkı bu günün son şarkısı gibi
🎵Mabel Matiz- “A Canım”
Sevgili dostum,
Bu uzun, ıslak ve ağır gece boyunca içimizdeki bulutların sesini birlikte dinledik. Dışarıdaki yağmur hemen durmaz; ama insan, içindeki karanlığa alışır. Yağmurun bıraktığı izlerle devam etmenin yolunu bulur.
Pencereni kapatma. Biraz daha yağsın bu gece. Belki karanlık seni üzmek için değil, sadece seni sana göstermek için geldi.
Görüşürüz sevgili dostum,
yağmurun gecede bıraktığı her iz sende bir cümle olsun. 🌧️