Düşlerin tarhında bir isyanım ben.
Mentollü akşamların genzime kaçtığı
tütün kokulu kolonyanın gözlerimi yaktığı yalan ve yalan değil çırpınışlarım
içimde kalan binlerce ukde ve gözlerim değmezken gözlerine uzaklarda volta atan
sevdalı bir rüzgârım ben.
Nane tadında şarkılar.
Narindir alkışlarım.
Tepinen tabanlarım bazen tavus kuşu
gibi kabardığın hep de içimi acıtan.
Hazanı temize geçiyorum bu akşam ve
hüzünle boyuyorum duvarları en çok da kışkışladığım kışı karşılıyorum en önde
ve içimdeki dehliz ne ki derya gözlerinde yolculuğun t/adını çıkaramadığım.
Bir çekincesin sen.
Belki de delişmen bir yürek.
Yansızlığımın feryadı ve fermanısın
sen: solan çiçeklerin solgun bedenlerine saplanmış dikenler en çok da dikenli
telle çevirdiğim yüreğimin sende kaldığı.
Sessizlik iken en başta canımı yakan.
Sensizlik belki de beni benden alan.
Sedası mı gölgenin seması mı
surelerin?
Sükûnet dilediğim Yaratan oysaki
sancılanırım ben seni her düşündüğümde.
Kulvarımda tek geçerim tüm acıları ve
kuytularda yaşarım.
Sefilse sözcüklerim vurgun yerim;
sakilse imgelerim silerim her bir şiirimi en çok da sana yazıldığım belki de
yazmaya fırsat bulamadığım mutlu bir hikâyedir Mevla’mın armağanı gel gör ki
ben acıyla ve hasretle ve de hüzünle doyarım.
Dikiş tutturamadığım şu cihan.
Devinen her yeni günse keşke olsa
miladım.
Bir geçitse aşk ve şiir en çok da güneşin
de neşesi kaçar sen olmadığında.
Frapan gülüşler saklı sokakta ve
derler ki:
‘’Hayat sokaklarda yaşanır.’’
Derim ki; hayat özlemle canlanır ve
de can verir ve her şiirdir beni besleyen her imgeye takıldım mı ayağım sekerim
bir bir düş ülkesinde düşünmediğimden de fazlasısın düştüğümse içine asla
dışarı çıkamadığım bir kuyu gel gör ki huzur bellemiştim ben içine düşülesi her
aşkı.
Çıbanbaşı gece.
Çengi çalgıcı ve sevdalı Çingene.
İmbat gecelerinde solan ve imha
edemediğim yüreğim genelde mantığıma ve mutluluğuma kafa tutan.
Israrla yazıyor ve seviyorum.
İhanet ettiğimse içimdeki semazen
çünkü artık başı da başım da dönmüyor kırbaçlandıkça hasret ve işte yasını
tutuyorum biçilen kılıfların öncemden farklıyım artık önsezilerimde saklı bir
sızı içimin de aparatı iken devre dışı kalmış zihnim.
Beyin fırtınası yaptığım günlere
öfkem meğerse delişmen bir rüzgârmış ben illa ki beni ters köşeye yatıran.
Muhatap olduğumsa sessizlik ki sessizliğim
bile batıyor evrene.
Varlığımı külfet bilen nice zihniyet oysaki
dünyayı güzelleştiren değil miydi çiçekler?
Çaputlar b/ağladığım yeminlerim var
döndüğüm.
İhbar ettiğim sıfatlar var bana
yakışmayan.
Biliyorum de en çok neyin bana
yakıştığına:
Elbet aralıksız ellerimi ve yüreğimi
açtığım Rabbim ve sadece O vakıf seni ne çok sevdiğime.
Bir sıfır yenik başladım hem ben
hayata çünkü firarisiydim ben aşkın ve çocuk aklımla bile yanlışın ne olduğunu
bildiğim.
Önce sevgiydi bahşedilen ve çocuk
kalbimle sevebildiğim kadar mutluydum ben çocuk aklımda ve çocuk kalbimle en
çok da sevdiğimdi hayallerle vakit geçirmek.
Yalnız bir çocuk bir o kadar mutlu
çünkü sevgi çemberi idi bana sunulan bir o kadar yaşıtlarımdan ayrı kaldığım
büyük ihtimalle korumak adına beni dış dünyadan, ailemin bana düşkünlüğü ve
insan içine çıkarmadığı.
Dikişleri söküldü yine gecenin ve
elimde bir mendil siliyorum yaşını kubbenin: şah damarımdaki sıcaklık ise
yayılmakta tüm vücuduma ve elbet huzurundayım Rabbimin ve tek dileğim…
Damarlarımda dolaşan kana bulaşan
sözcüklerim.
Fırından çıkmak üzere az sonra
yazacağım şiirim.
Firar edemediğim kadar kendimden
kendime hem uzak hem yakınım en çok da canımı yakanın sen olduğu asla
saklamadığım bir gerçek bu yüzden artık sessizliğe büründüm ve sensizliği
giyindiğim gök kubbenin altında salınan bir yaprak gibi de titriyor bedenim ve
tinimde saklı asalet bu yüzden yüz göz olmadan aşkla inkâr da etmiyorum
yaptığım en büyük hayatı.
Ve bitti işte ansızın bitiverdi
şairin dediği gibi son buldu bu aşk:
‘’Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu
aşk da.
Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır
İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres
bırakmalıyım
Pencereleri açmalı, kitapları
düzenlemeliyim
Belki bir yağmur yağar akşama doğru
Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım
Aşk da bitti diyordu ya bir şair
Aşk bitti işte tam da öyle…’’