
Öğretmende anı biter mi hiç? Alın size sadece ikisi
******
1. Bölüm: BARBAROSUN ŞİDDETİYLE DALGALANDI AKDENİZ.
Yeni Eğitim anlayışında sınıfa girip ’’ çocuklar bu gün dersi kim
anlatacak? ’’ diye sormak yok. Ama eskiden vardı. Dolayısıyla da sınıfa girer
girmez sordum: ’’ Çocuklar bu gün dersi kim anlatacak ’’
10 MAT. A sınıfı birbirine bakıyor. Herkes
bir başkasından medet bekliyor. Zaten MAT sınıflarının ( Yani matematik ) Tarih
dersiyle pek araları yoktur. Tam sınıfı haşlayacağım ’’Bre mel’unlar, Bre nâ
bekarlar siz nasıl olur da çalışmazsınız?’’ deyu,
Kapı çalındı. Müdür Başyardımcısı Hüseyin Bey göründü önce. Yanında da bir
arslan parçası.
- Hocam..Sınıfınıza yeni bir öğrenci geldi.
Sonra kulağıma eğildi
- Hocam bu çocuğun tasdiknamesine baktım tüm dersleri 10. Hadi yine iyisin. Sevildiğini bil, bak senin
sınıfa verdim ( 10 MAT A'nın sınıf rehber öğretmeniyim aynı zamanda )
- Teşekkür ederim Hocam. Sınıfın ahval-i perişanına iyi gelecek böyle bir
öğrenci.
Hüseyin Bey sınıftan çıktı.
- Hoş geldin delikanlı. Adın nedir?
- Turgut Hocam.
- Nereden, hangi okuldan geldin Batman Lisemize?
- Diyarbakır’dan, Diyarbakır Lisesinden geldim hocam.
Sınıfa döndüm.
- Çocuklar. Turgut arkadaşınız çok çalışkan bir öğrenciymiş. Tüm notları onmuş.
Kim yanında oturtmak ister bu arkadaşı?
Kim istemez ki:Bütün sınıfın parmaklar havada. Dahası Turgut’a saldırdılar
adeta ve tabii ki ve de doğal olaraktan Turgut, sınıfın en azılı
röntgencisi Boynu eğri Veysi’nin yanında oturmak mecburiyetinde kaldı.
Veysi'nin boynu aslında dümdüzdü. O, anladığınız anlamda bir röntgenci de
değildi ama sınavlarda mutlaka boynu eğrilir ( Başka kağıtlara bakmaktan ) ve
elalemin sınav kağıdını röntgenlerdi durmadan. Bu bakımdan adı Röntgenci -
Boynu eğriye çıkmıştı.
Her neyse, Turgut’a bir yer bulduktan
sonra devam ettim.
- Orada hangi konudaydınız Turgut?
- Preveze deniz savaşındaydık hocam.
- Hımmm Güzel. Biz de aynı konudayız. Peki sen anlatmak ister misin konuyu.?
Turgut önce bir şeyler söylemek istedi ama ben tahtayı işaret edince çaresiz
kalktı tahtaya ve başladı.
‘’Preveze Deniz savaşı 1538 de olmuştur ( Doğru ) Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa ile
Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu donanması amirali Andrea Dorya bu savaşta
karşı karşıya gelmişlerdir ( Bu da doğru )
Turgut takıldı. Hepsi bu kadardı ama dersin daha başındaydık ve daha anlatması
gerekiyordu. Hiç istifini bozmadan devam etti...
''Osmanlı donanması 20 Kruvazör, 30 Destroyer, 50 de muhrip ten oluşuyordu (
Haaa? )''
''Düşman Donanması ise 150 pare uçak gemisi, 100 pare zırhlı, 50 Destroyer, 70
Kruvazör ve 100 muhripten oluşmaktaydı. Ayrıca 100 kadar da mayın gemileri
vardı. ( Laz'ın dediği
gibi: Nasiiii? )''
''Barbaros Hayrettin Paşa Turgut Reisi geride bıraktı ( Doğru ).''
Orta sahaya Salih, Uluç Ali ve Piyale Paşaları yerleştirdi ve onlara ’’ Sakın
ha top geçsin adam geçmesin emrini verdi. ( Ne sahası, ne topu yahu? )
Sınıf ağzını açmış hayranlıkla dinliyor. Ben de içimden gülüyorum ama
Turgut’u susturup oturtmak gibi bir niyetim yok .
Turgut devam etti :
''Andrea Dorya ’’ Hurraaa’’ naralarıyla atağa kalkınca Barbaros Hayrettin Paşa da
patlattı narayı. ’’ Karada kaplan, denizde aslan , heeeyyyyt var mı ulan bana
yan bakan? ’’
Sınıf mest olmuş vaziyette dinliyor. Ben masanın altına girdim karnım
ağrıyor gülmekten.
Allah’tan zil çaldı..
’’ Teşekkür ederim Turgut çok sağol.’’ Dedim ve Turgut'u oturttuktan sonra
sınıfa döndüm.
-Nasıl beğendiniz mi dersi?
-Hocam çok güzeldi. Darılmayın ama siz bile bu kadar güzel anlatamazdınız.
-Haklısınız. Ben hayatta böyle bir ders anlatamam ve dahi anlatmam.
Sınıftan çıktım. Turgut’u yanıma çağırdım. ’’ Evlat bak ben yemedim. Ama
arkadaşlarının çok hoşuna gitti. Bir dahaki ilk dersimde bu konu senin. Bu
sefer maç anlatmayacaksın tamam mı?
- Hocam kusura bakmayın. Biz bu konuya kadar gelmiştik ama bu konuyu
işlememiştik henüz. Ben şöyle bir baktıydım o kadar. Size söyleyecektim ama
beni konuşturmadınız bile. Mecbur kaldım.
Turgut haklıydı. Onu dinlemeden hem de daha sınıfa adımını attığı ilk günde ona
ders anlattırmak büyük hataydı. Ama ben de nihayetinde çok da tecrübeli bir
öğretmen değildim. Benim de daha öğreneceğim çok şey vardı.
2. Bölüm: PAPAZ HOCAM
Bir sonraki dersim 9.C sınıfındaydı. Konumuz: Haçlı Seferleri.
Sınıfa girdim . Günaydın, sağol, yoklama faslından sonra o malum soru: ’’
Çocuklar kim çalıştı bakalım konuya?
Hayret, sınıfın yarıdan fazlasının parmakları havada. Yanlış anlamayın hayret
ettiğim o değil. Nuh da parmak kaldırıyor. Ona hayret ediyorum.
Bir kez daha yanlış anlamayın diyeceğim. Çünkü Nuh tembel bir öğrenci değil. Yazılı
sınavlardan en yüksek notu alan öğrencilerden biri. Ama o kadar heyecanlı ki
konuşmaya başlayınca eli ayağına dolanıyor o bakımdan da parmak kaldırmıyor
hiç. Bu sefer bir mucize olmuştu anlaşılan.
- Pekala çocuklar...Konuyu Nuh anlatıyor. Ben sizlere Haçlı seferlerinin
sebeplerini anlatmıştım şimdi Nuh da I. Haçlı Seferini anlatacak. Buyur Nuh .
Nuh ’’ Hocam ’’ kelimesini çok kullanan bir öğrenci. Hani Şu Mehmet Ali
Birand’ın ıııı ları gibi yani.
Nuh başladı anlatmaya. Tabii arada kitaba da bakıyor.
''1095 te hocam Fransa’da hocam , Yoksul Gotiye adında bir şovalye
hocam ( Şovalye? Eh çok da kötü bir şey değil )''
''Etrafına bir sürü sefil hocam ( Sefil? Haydi onu da yuttuk
) hapishane kaçkını hocam ( Haydaaa resmen hakaret ve de iftira
) adam topladı.
''Bu arada yalınayak hocam ( Ayakkabımın altı delik ya yalınayak da
değilim yani ) başı kabak hocam ( Allah’tan kork be oğlum. Bu
saçlar berberde tarak kırmış saçlardır. Sen tutmuş kabak diyorsun ) Bir
şekilde bütün Fransa’yı dolaşan Hocam ( Vallahi Türkiye sınırlarından
dışarı hayattta adım atmadım ) Piyer Lermit adında bir papaz hocam.’’ Dedi ve
takıldı.
‘’Papaz hocam, Papaz hocam, Papaz hocam’’ Yok ama bu kadarı da
fazlaydı. Dayanamadım.
-Nuh evladım, bana iyi bak. Papaza benzer bir halim var mı? Hem Elhamdülillah
Müslümanım ben. Sana kim söylemişse papaz olduğumu, bil ki iftira. İnanma sen
onlara.
Nuh önce anlamadı. Sınıf gülmeye başlayınca bir müddet daha şaşkın şaşkın
baktı. Sonunda anladı tabii ki ama yine de her cümlesine bir ’’ Hocam’’
eklemeden konuşamadı. İlerleyen bölümlerde papazdan I. Kılıçarslan’a terfi
ettiğim için ben de sesimi çıkarmadım. Neticede I. Kılıçarslan olarak
Haçlıların canına okumuştum.
Yazarın
Önceki Yazısı