Aradan geçti nice çağ,
Toplumlar doğdu, yıkıldı, sustu.
Her biri içinde bir kıvılcım taşıdı,
Aydınlık arayan bir göz, bir ses, bir nefes...
İnsanlar vardı,
Karanlığın tam ortasında doğan ışık gibi
Bilgiyi fısıldayan, sorgulamayı öğreten
Halkına hakikati sunan...
Bir yüz, bir soluk, bir çağrı, eski bir inat.
Bir çocuğu korumak için ölen isimsiz bir kadın.
Bir kavmi uyandırmaya çalışan dili yasaklanmış bir bilge.
Bir fikri uğruna sürgünde çürümüş bir adam.
Işık mücadele etti,
Bir kandil gibi titreyerek ayakta durdu.
Sözleriyle yaraları sardı,
Gölgelere rağmen parlamaya çalıştı.
Ancak zamanın eli acımasızdı,
Unutulmuş sayfalara gömdü onları.
Adları silindi dillerden,
Düşleri küle döndü kalplerde.
Karanlık, kurnazdı.
Hikayeler yazmayı severdi.
Maskeler taktı, krallar yarattı,
Krallara efsaneler yazdı
Soytarılarla halkı uyuttu.
Ve karadelikler gibi
Tüketti ışığın umudunu.
Işık, hem doğuydu hem çöküştü artık,
Bir çığlık gibi boğuldu evrende.
Evrenin kalbi karardı,
Zihinler aldatıldı,
Göklerden süzülen ışık
Kendi yansımasına bile ulaşamadı.
Yine de,
Küller arasında hâlâ bir kıvılcım var.
Sönmedi tamamen o ilk ışık,
Yıldızlar gibi sessizce bekliyor uyanışı.
Unutulan ışıklar geri döner bir gün,
İsim değil, fikir olarak.
Ve o gün,
Karanlık dahi kendini anlamaya başlar.
(
Unutulan Işıklar başlıklı yazı
Karanlıkta Saklı Işık tarafından
29.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.