İki Şiirci Kızın Hikâyesi
İki Şiirci Kızın Hikâyesi

28 Kasım 2025 – Gönen

Gecenin sonunda salonun ışıkları hafifçe solarken, insanlar ağır ağır dağılıyordu. Şarkılar sustu, şiirler yerini hoş bir uğultuya bıraktı. Sahnenin hemen önünde, iki genç kızın heyecanla beni beklediğini fark ettiğimde içime tatlı bir merak doldu. Gözlerindeki o pırıltı, sahne ışığından değil; içlerinde taşıdıkları coşkudan geliyordu. Yerlerinde duramıyor, kelimeleri yutkunarak hazırlıyor, ama bir türlü söyleyemiyorlardı.

Yaklaştığımda utangaç bir gülümsemeyle konuştular:

“Biz de şiir yazıyoruz…”

Cümlenin titrek sıcaklığı bile bir şiir gibiydi.

Kızlardan biri, telefonunun ekranını bana doğru uzattı. Parmakları hafif titriyordu; belli ki dizeleri paylaşmak onun için sır açmak kadar derindi. Diğeri ise İstanbul’da hemşirelik okuyan bir üniversiteliydi. Elindeki defter… Ah o defter… Kapağı yıpranmış, kenarları kıvrılmış; belli ki sadece şiir yazılmamış, duygular taşınmış, genç bir kalp büyümüş içinde. Defteri bana uzatırken hem gururluydu, hem de nedensiz bir mahcuplukla kıpkırmızı olmuştu.

İkisini de kırmadım. Orada, sahnenin kenarında, hayatın içinden kopup gelen o sıcak anda uzun uzun konuştuk.
Yazmaktan, şiirden, yaratıcılığın inceliğinden…
Kendi yolculuğumdan küçük hikâyeler anlattım; “belki kulağınıza küpe olur” diye düşündüm.

İpek numarasını verdi.
Diğer cici kızın numarasını da “Bana sonra mesajla yollayın, karıştırırım bak!” diyerek gülüştük.

Sonra fotoğraf çektirdik.
O karede sadece üç yüz yoktu; üç yürek, üç hayal ve üç gülüş vardı.


---

Gece bittiğinde, ben ise o iki şiirci kızın heyecanını içimde taşıyarak ayrıldım salondan. Yorgunlukla karışık bir mutluluk vardı üzerimde.

Bir süre sonra İpek’e mesaj attım:

“Merhaba, şiirci kız İpek, birlikte çekildiğimiz fotoğrafı rica etsem?”

Cevap gecikmedi:

“Arkadaşımda fotoğraflar, bana atınca size göndereceğim.”

Ben de dayanamadım, sordum:

“Umarım görüştüğünüz beyefendinin yardımı dokunmuştur size?”

Aldığım cevap bir şiirin son mısrası gibi içimi burktu:

“Maalesef pek olmadı… Yeni nesil şiirlerle ilgisi yoktu. Arkadaşım şiirini gösterdi ama okumadı bile…
Yorum yapmadı. ‘Fuzuli’ye bakın, halk efsanelerine bakın’ dedi. Biz şiirle çok alakası olmadığını düşündük. Biraz heves kırıcıydı…”

O hayal kırıklığını öyle tanıdım ki…
Genç bir kalbin elinin geri itilmesinin ne demek olduğunu bilirim.

Ama yine de onlara en bildiğim şeyi söyledim:
Gülüp geçmek.
Durmamayı bilmek.
Kendini donatmak.
Ve kimsenin heves söndürmesine izin vermemek.

“Okullarda mutlaka öğrendiniz edebiyatın çeşitliliğini… Ne kadar donanırsanız sizi kimse yıkamaz. Ben de zamanında çok yaşadım böyle şeyler. Hepsine gülümsedim,” diye yazdım.

Tam o sırada iki fotoğraf daha düştü mesaj kutuma.
Biz…
Gülüyorduk.
Gecenin tüm ışığını yüzlerimizde taşıyarak.

İpek tekrar yazdı:

“Heves kırıcıydı ama haklısınız… Böyle durumlarda gülüp geçmek lazım.”

Ben de umutla kapattım sohbeti:

“Bir gün karşılaşmak umuduyla…”


---

Sonra aklıma eski bir hikâye geldi.
Yıllar önce bir şairin önüne gençlik yıllarında yazdığı bir şiiri koymuşlar.
Şair dizelere bakıp gülümsemiş:

“Oduna bak… Nasıl da beceriksizce yazmış. Şiir demeye dilim varmıyor.”

Bu anekdotu İpek’e de anlattım.
Üzüldüğüm her an bana nefes olur çünkü.
Hiç kimse ilk yazdığı şiirin ustalık eseri olmasını beklemez.

Bu umutla konuştuk biraz daha.

Derken diğer şiirci kızdan mesaj geldi.
İsminin İlaydanur olduğunu söyledi:

“Merhaba, İpek’le konuşmuşsunuz. Yazdıklarınız bana çok iyi geldi. Çok teşekkür ederim.”

Ben de içimden gülerek yazdım:

“Merhaba cici kızım… Ne demek. Bunlar artık benim hayat düsturum oldu.”

“Beni çok mutlu ettiniz…” diye ekledi.
Mesajın sonuna da iki küçük kalp bıraktı.

O an, içimde geleceğe doğru açılan bir sahne canlandı.

Belki yıllar sonra…
Bir imza gününde karşılaşırım onlarla.
Belki bir gün sahnede, kalabalığın içinde, ışık altında kendi şiirlerini okurlar.
Belki biri çıkar, “Çiğdem Abla, o gece iyi ki konuştuk,” der.

Kim bilir…

Ama bir şeyi kesin biliyorum:

Bir genç yüreğe dokunmak, bazen yazılan en güzel şiirdir.

H. Çiğdem Deniz

( İki Şiirci Kızın Hikâyesi başlıklı yazı çitlembik tarafından 30.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu