Sen de bu sabah perdelerini çekip şehrine baktığında
Gizli bir sevinçle "kar yağmış" dedin mi?
Ya da gitmek istemediklerini…
Ya da pürüzsüz cildine dokunur gibi
Hani karşındaki o unutmak istediğin ama bir türlü beyninden söküp atmaya kıyamadığın kadının
Ne soğuk bir hava oysa...
Her şey her yer ne soğuk...
Her sabah yepyeni bir manzara görecekmiş gibi camlara koşup,
Değişen hiçbir şey olmadığını görmek ne soğuk...
Düşüp yuvarlanan bir bozuk paranın peşinden koşarken
Kelimelerin üzerine basa/basa yürümek ne soğuk...
Dizlerine kadar battığın karda yürümekte ne var
Boğazına kadar battığın kelimelerin içinde yüzmek ne soğuk...
Seni gündüz gözüyle sarhoş edecek kadar,
Ağlamaktan gözlerinde isyan birikecek kadar
Gideceğin istikameti unutup Eros denilen lanet olası canavara Hazırlıksız yakalanıp
Ah ne soğuk bu yakıcı aşkın narkozunda kalmak...
Kalıp hiçbir şey hissetmeden acı çekmek...
Ah işgal altında yüreğim
Bu yüzden yazdığım her kelime yere döküldü...
Bu söz yığınını kim kaldıracak düştüğü yerden (?)
Hiç kimse...
Belki benim gibi çocukça zannedilen sevda kapanlarına tutulanlar Fark edecek hazinemi...
Eğilip alacaklar yerden çamura bürünmüş her bir kelimeyi...
"- Bak ne buldum" diyerek sevgililerine gösterecekler...
"- At o pis şeyi " diyecekler onlara...
Ve benim gibi çocukça aşk yaşayanlar bilecekler kıymetini yinede...
İnadına yıkayıp bazı kelimelerimi
Saklayacaklar yastık altlarında...
Sevgilim;
Her gece adın dudaklarımdan bulutlara yolladığım ayrı bir şiir
Ve her kar tanesi sen dolu belleklerde yitmeyen bir fikir…
Sabah erken uyanan insanlar,
İlk kez tanık olacaklar bir şairin intiharına…
" qizLi özNe "
İnsan yoktu ve sınır yoktu...
İnsan geldi ve elindeki tebeşirlerle sınırlar çizmeye başladı....