Hava durumuna benzer yazılar yazmak değilim ama en az her insan kadar bende hava durumundan etkileniyorum. Daha doğru bir anlatım kullansaydım ruh durumumun hava durumu paralelinde seyrettiğinden bahsederdim kuşkusuz. Bir çok insan gibi bende yazılarının başında hava durumundan bahseden yazarlardan ve de dolayısıyla yazılarından hoşlanmıyorum. Ama bu tür yazılardan hoşlanmamam bu tür yazıları yazanları haksız kılmaz elbette. Zira bende bir çok yazıma hava durumundan bahsederek başlamışımdır. Uzun lafın kısası bu yazıya da hava durumundan bahsederek başlayacaktım. Ama hava durumu ile yazarlar arasındaki bağlantıdan bahsederek başlamayı uygun buldum.
 
Sabahtan beri hava kapalıydı. Gri renkli bulutlar güneşin önünü kesmişti. Kendimi boğuluyormuş gibi hissediyordum. Zannedersem gökyüzü yağsam mı yağmasam mı, yağarsan ne kadar ve ne şekilde yağsam diye düşünüyordu. Sonunda karar verildi ve tipi şeklinde kar yağmaya başladı. Bayılırım pencereden kar yağışını izlemeye. Her kar tanesini bir meleğin yeryüzüne indiriyor olması fikri ise bir başka güzellik benim için. Kar yağışıyla birlikte o bunaltıcı boğuluyor olma hissinden de kurtulmuş oldum. Elbette her insan bu durumu benim gibi değerlendirmiyor olabilir. Bu havada yola çıkanlar ya da yola çıkmak zorunda olanlar için bu yağış hiçte hoş olmayan bir durum olabilir. Sevdiğim bir şairin sevdiğim bir şiirinde de belirttiği gibi; dövüşenler de var bu havada, el ayak çıplak. Ya da ben karın keyfini sürerken doğum yapmak için hastaneye gitmekte olan bir kadının karla mücadelesi de var. Nasıl insanlar birbirlerinden farklılarsa, insanların yaşadıkları durumlarda birbirlerinden farklı. Ama insan hep günlük güneşlik bahar havalarından hoşlanır. Ağaçlar çiçek açsa, kuşlar ötse, çiçek kokuları rüzgara karışıp saçlarını okşasa. Elbette hayat hiçte istenildiği gibi değildir. Genelde insan istedikleriyle değil istemedikleriyle karşılaşır hayatta. Bu durum ise yalnızca hava durumu için geçerli değildir. Evdeki hesap çoğu zaman çarşıya uymaz. Çünkü hayat denklemi çok bilinmeyenli ve oldukça karmaşıktır. Mutlu olacağınıza inandığınız bir gün hayatınızın en büyük üzüntüsüyle karşılaşabilirsiniz ya da  hayatınızın en üzgün günü olduğunu düşünerek başladığınız gün hayatınızın en mutlu günü olabilir. Tüm bunlardan çıkarılacak sonuç ise insan olmanın zor olduğu gerçeğidir. İnsan davranışlarını her an her şey olacakmış gibi belirlemek zorundadır. Bu ise gerçekten zordur. Ama her an her şey olabilir hayatta. Buna hazırlık olmakta fayda vardır. Ölümle her an koyun koyuna yaşamaktayız mesela. Şu anda okuduğunuz yazının sahibi siz bu satırları okurken ölmüş olabilir. Belki de bu yazı size hiç ulaşamayacak, çünkü yazar bu yazıyı bitiremeden ölecek. Ölüm tatsız bir mevzu, olaya ekonomik yönden bakarsak; şu anda ülkenin en yoksul insanıyken birkaç dakika içinde ülkenin en zengin insanı olabilirsiniz. Bu nasıl mı olur? Bilemiyorum. Hayat sürprizlerle dolu. Yoksulluğundan ötürü önemseyip de selam vermediğiniz insan yarın sizin patronunuz olabilir veyahut sevmediğiniz bir kişi birkaç dakika içinde hayatınızı kurtarabilir. Hayatta tüm olasılıkların olma ihtimali söz konusudur. Milyonda bir, milyarda bir ya da trilyonda bir hayat için fark etmez. Hayat sizin ne düşündüğünüzle ilgilenmez. Hayatın kendi planları ve kendi kurgusu vardır. (Burada bir parantez açma ihtiyacı hissettim. Durmadan hayat deyip duruyorum. Benim inancıma göre tüm bunlara karar veren yaratıcı yani Allah’tır. Ben Allah’a ve kadere inanıyorum. Elbette inanmayanlarda olabilir. Bu kimseleri yargılayacak değilim.) Bu sebepten intihar eden insanları anlamam mümkün değil. Elbette içlerine düştükleri bunalım ve sıkıntı durumunu anlayabiliyorum. Umarım ve dilerim kimse intihar edecek kadar büyük sıkıntılar yaşamaz. Ama intihar etmek bir kitabı okurken sıkılıp yarıda bırakmak gibi ya da bir filmi izlerken sıkılıp yarıda bırakmak gibi. Belki de asıl güzel kısmı siz okumayı ve izlemeyi bıraktıktan sonraydı, bunu nereden bileceksiniz? Bu ihtimal sizi hiç mi heyecanlandırmadı? Zor bir durum kuşkusuz ama anlam veremiyorum. Ben hayata sıkı sıkıya bağlı bir insanım, belki de bana bu yüzden anlamsız geliyordur. Fakat çarpık da olsa şöyle bir fikrim var. Diyelim ki bir insan intihar etmeyi göze almış olsun. Kimse bu durumda olmak istemez elbette ama farazi konuşuyorum. Bu intihar etmek isteyen kişi intihar edeceğine daha önce hayatında hiç yapmamış olduğu işleri yapsa ya da daha önce hiç kimsenin denemeye cesaret bile edemediği şeyleri denese ne kaybeder? Siz şimdi adam zaten bu bahsettiklerini yapamadığı için intihar ediyor diyeceksiniz. Haklısınız da. Ama burada intihardan bahsediyoruz. Yani bir ölümden. Öldükten sonra zaten her şey bitecek. Ama hayatında bu çılgınlığa başvurursa ölümün dışında bir ihtimal daha ortaya çıkacak ve eğer ölüm dışındaki diğer ihtimalde başarılı olursa belki de intihar etmekten vazgeçecek, adını tarihe yazdıracak. Bunu kim bilebilir ki? Elbette bu benim şahsi fikrim. Dediğim gibi ben hayata sıkı sıkıya bağlı bir insanım ama intihar edecek olsam muhakkak çılgınlıklar yapardım. Örneği şöyle çeşitlendirebiliriz; diyelim ki bir savaş meydanında askersiniz. Kurtuluş çareniz de kalmadı. Velhasıl-ı kelam ölümünüz kesin, kurtuluşunuz yok. Ne yapardınız? Kuzu kuzu ölmeyi mi, beklerdiniz? Şahsen ben böyle bir durumda yapılacak en büyük çılgınlığı yapıp öyle ölmeyi tercih ederim. Mesela düşman cephaneliğini havaya uçurmak olabilir, elimde el bombasıyla düşman askerlerinin arasına dalmak olabilir. Zaten ölmeyecek miyim, bari beni öldürenlerden de birkaç tane yanında götüreyim diye düşünürüm. Allah göstermesin elbette bunlar zor şeyler. Ama insan hiç kimse ve hiçbir şey için intihar etmemeli. Ben kendimi öldürmektense beni intihara sürükleyen insanları öldürmeyi yeğlerim. Sizce de bu daha mantıklı değil mi? İntihar edeceğimde elime ne geçecek? Hem intiharın dışında böylesi bir ölümünde amacı olacak. Bilmiyorum yanlış mı düşünüyorum ama benim intihar hakkındaki düşüncem böyle. Ama insanlara tavsiyem asla intihar etmemeleridir. Öyle ya da böyle hayat her halükarda bir yolunu bulur ve devam eder. Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmamak lazım. Her zorluğun içinde en az bir kolaylık ve her kolaylığın içinde en az bir zorluk vardır.  Çok beğendiğim bir söz var; ‘’ Gecenin en karanlık anı güneş doğmadan önceki andır.’’
 
Kuşkusuz insan her zaman böylesi net düşüncelere sahip olamıyor. Çünkü sorumluluklarımız ve gündelik yaşantımız bizi net düşünmekten alıkoyuyor. Ama benim bildiğim hayat her zaman sürprizlerle doludur. Örneğin sabahleyin hava kapalıydı, ben bu yazıyı yazarken tipi şeklinde kar yağıyordu, şimdi ise kar yağışı durdu ve güneş doğdu. Tüm bu hava olayları bir gün içerisinde gerçekleşti. İşte hayatta böyle, ne zaman ne olacağı hiç belli değil.

( Hayatın Hava Durumu başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 11.03.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu