Sihirli saatler yaklaşırken gecenin koynunda
Yine dem vurur senli hayaller soyka yıldızlara
Raks eden kıvrak rakkase endamında
kayarken güneşin kızı
Vampir olmuş düşler damarları hasretin
Dişlerinde kan izi sevginin
Somurur somurur…
Ateşi yakar dudaklarını gözlerinden düşen çiğ damlası
İliklerine işlemiş vahametin
Dersen ki canın seher yelinde son nefesinde gurbet
Engelli sur’larda dolaşır sevdanın izi
İskarpini delik kaldırımlarda dolaştıkça sızlar yürek
Elleri eprimiş tavaf eder gökyüzündeki melodinin
Tınısında çırpınan Zümrüt-ü Anka
Çitlerinde asılı kamış hilal kaşları
Buharlaşır camların buğusunda kınalı gelincik
Uzaklardan toz dumana karışık az gelişen siluetin
Yılgı çehresinde gezinen sarmaşık gülünde kelebek
Yosunlara kurban ederken köklerini mimoza
Taç yapmış saçlarına denizkızı mavi yakamozları
Sallandıkça gecenin kandili ıssız koyaklara
Güneşin kızı/
Alazını atar karşı rıhtıma
Tüm haşmetiyle sarıp sarmalayan dev dalgalar
Kuma bıraktığı busedir
Çılgın esen rüzgâr bırakır atıklarını sevenlerin gönlüne
Yakıtı aşk kokan sevda neferi
Doludizgin koşar karlı dağları
Etrafında amazon renkli hırçın Asenalar
Kıyama durmuş masum gülüşleri
Aromalı hoş çiçekleri
Seviyor işte gamzelerim
Siyahın moruna tutuştuğu zamanlarda
Kızılın rengi/
Her daim incileşir kristal kum taneleri
Irağında
düğüm düğüm düğümlenir boynumdaki şafak
Çarmıha gerilmiş bir aşk
Yediveren gül rengi
Ümmü AŞCI