Şair Nabi
Onun asıl adı Yusuf, bilinen adıysa Nabi
Evliyalar, enbiyalar şehrinde doğdu bit-tabi
Yusuf Nabi tabi oldu, şeyhi Yakup Halife'ye
Kuzulara çoban oldu, başladı muhasebeye
Nefsi fesada başladı, "Hani Hakk'ı bulacaktım?"
"Hani ilimle, zikirle, dolu dolu olacaktım?"
Uzun sürmez içindeki, ayan olur hocasına
Onun gözlerine bakar, varır ilim locasına
Çobanlık bir denemeydi, ilmi doğuştan almıştı
Eğtime ihtiyacı yok, o deryasına dalmıştı
Urfa'da düştü yollara bir gün vardı İstanbul'a
Şu İstanbul kaynar kazan, ere hemencik kabule
Kabulüne sebep oldu, onun edebi şiiri
İltifata ve takdire birden sebep oldu piri
Şahsi duygulardan uzak arzuları aşıp geçti
O, güzeli ve doğruyu, ilim ve hikmetle seçti
O, vazifesinden artan zamanlarda eser yazdı
Güzel düşüncelerini, tek tek gönüllere kazdı
O, bir gönül insanıdır, o bir hikmet şairidir
Hakikatten uzak değil, o yaşayan bir diridir
Dili sade, düzgün rahat, söyleyişi çekicidir
Tüm hikmetli sözlerini gönüllere ekicidir
Unutulmayan kaç şair vardır şu koca dünyada
Nabi'de bunlardan biri, ilhamlar oldu rüyada
"Sakın terki edepten kuyi mahbubi Huda'dır bu"
"Nazargahi İlahi'dir, makamı Mustafa'dır bu"
Müezzinler sabah okur, Mekke'de bunu ezanla
Nabi düşerek bayıldı, sevincinden feyezanla
Yıl bin altı yüz kırk iki gösterir doğduğu yılı
Yıl bin yedi yüz on iki gösterir öldüğü yılı
Yatar Karaca Ahmet'te, huzurlu hüsnü kabulle
Şu tarihler bile yazar, bir veli şair teville
Varıp bizde hayır ile Nabi'yi çok yâd edelim
Kabrine düşürüp yollar, onu ziyaret edelim.
…
Km-240406
Şair Nabi,
Enbiyalar ve evliyalar şehri Urfa'da varlıklı ve ilim sahbi bir aileinin
çocuğu olarak dünyaya geldi. Kendisi de ilim öğrenmek için Şeyh Yakup
Halife'ye teslim edilidi. Yakup Halife ona kuzularını gütmekle
görevlendirdi. Birkaç günlük çobanlık ederekenİ; içinden kendi kendine
soruyordu. 'Ben kuzu gütmeye mi, çobanlık etmeye mi geldim? Bir an önce
İstanbul'a gidip de ilmi irfan öğreneyim' diye soruyordu.
Manevi yönüyle bunu gören hocası Yakup Halife bir gün onu yanına
çağırır. Hocası: 'Yavrum Yusuf, seni İstanbul'a göndermek istiyorum.'
'Hocam İstanbul kim ben kimim? Bu kadar okumuş, ilerlemiş talebelerin
varken...' 'Yavrum, sen ilmi doğuştan almışsın,Yusuf gözlerinle
gözlerime bak! ' dedi ve bilmesi gerekenleri de transfer ediverdi.
Yusuf Nabi İstanbul'a gitti ve edebiş şiirlerinden dolayı dikkat
çekiverdi. Padişaha kadar bir çok iltifata tabi oldu. Bir çok görevde
bulundu.
Devlet ricali ile Hacca giderken Mekke yakınlarında gecelediler.
Ricalden birinin ayakları Kabe'ye doğru uzanmış olarak görünce
dayanamayıp ağzından şu beyitler döküldü. Yatan kişi sözlerin kendine
olduğunu anlayınca kendini toparladı. 'Bunu başka duyan oldu mu? Bir
başka duyan olursa senin için iyi olmaz' dedi. ve Sabah ezanıyla
Mekke'ye vardıklarında tüm müezzinler
"Sakın terki edepten kuyi mahbubi Huda'dır bu"
"Nazargahi İlahi'dir, makamı Mustafa'dır bu"
Şair Nabi'nin bu beyitlerini söylüyorlardı. Hayret ettiler. Namazdan
sonra sordular. 'Bu beyitleri nereden duydunuz? Onlarda rüyamızda
peygamberimiz 'Ümmetimden şiar nabi gelecek, onu güzel karşılayın diye
beyitleri o verdi' deyince Nabi sordu 'Şair Nabi mi? ' dedi ve orada
düşüp bayıldı.
1712'de İstanbul'da vefat etti ve kabri Karaca Ahmet mezarlığındadır.
(
Şair Nabi başlıklı yazı
KOCAMANOĞLU tarafından
6.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.