Bilge Kıza Mektuplar -3
Değerli Kızım;
Her anınız huzur, her anınız sürur olsun. Gününüz aydın/nurlu, yaşamınızın her anı onurlu olsun. Bu sizler için de, bizler içinde bir nurdur.
Sen kendini tanırsan duruşuna ve bakışına güven gelir. Onur ve değerin artar. Kendini ve çevreni
olduğu gibi kabul edersin. Bu yolla sevilmeyen sorumluluklarla da baş
edebilmeye başlarsın.
Paylaşmayı bilenler, kendilerini ve çevrelerini olduğu gibi kabul edenlerdir.
Sen de biliyorsun ki, bilginin değeri paylaşıldıkça artar. Kullanıldığı
zaman bir anlam ifade eder. Aksi takdirde hiçbir işe yaramaz.
Günlük
hayat meşguliyetleri, nefsin istekleri, hırs ve kıskançlık insandaki
sevgi yollarını tıkar, aklın doğru seçim yapmasını engeller. Akılın
kavrama, anlama, hatırlama ve muhakeme yeteneklerini köreltir. Denge
kaybolursa insan kendini tanıyamaz.
Bilgeyi bilge yapan, nesne ve
olayları normal insanlardan farklı algılama ve yorumlamalardır. Bilgeyi
diğerlerinden farklı kılan düşünceleridir. Duygu, düşünce ve hayat
biçimi birbirinden ayrılmaz parçalardır. Sürekli işini, aşını, eşini ve
sağlığını kaybetme korkusuyla yaşayanlar gibi olamazsın.
Sen de
bilirsin ki, akıl giderse yerine korku gelir. Dünya, aklının intifasına
başkasına veren aptallarla doludur. Aklını ipoteklerden kurtaran ve
işletebilen ne kadar az insan vardır.
Başkalarını dinle, anla
ve onlara yol gösterici olmaya gayret göster. Bu senin vazgeçilmez
şiarın olmalıdır. Birinin hidayetine/insan gibi yaşamasına/kendini
tanımasına vesile olmak, uğraşların en güzelidir.
Kendini bilen,
Rabbini de bilir. Muallimliğin temel amacı, talebelerini yalnız başına
iş yapabilecek beceriyi kazandırmaktır.
İnsanları geliştirmek
ise ancak onlara hizmetle olur. Hizmet insanı genç ve sağlıklı yapar,
yaşlanmayı geciktirir.
Hizmet gönüllü ve karşılıksız olmalıdır. Sevmek
isteyen, sevgi vermeli…
Takdir edilmek isteyen önce takdir etmeli…
Mutlu
yaşamak isteyen ise, başkalarının mutlu yaşamasına katkıda
bulunmalıdır. Bunun için biraz tebessüm, biraz iltifat ve biraz cesaret
yeterlidir.
Yararsızlaşan her şey ölüme daha yakındır. İnsan heykel
gibi değil, akan bir nehir gibi olmalıdır. Nehrin durması, bozulması
için yeterli bir sebeptir. Hayatta kalabilmenin tek yolu ilerlemektir.
Unutmamalısın
ki, yaşamak sanatın ta kendisidir.
Var olmak, değişmekle, değişmek
olgunlaşmakla, olgunlaşmak sürekli kendini geliştirmenle olur.
Sevgililer sevgilisi, “iki günü müsavi olan ziyandadır” derken ne güzel
söylemektedir. Bilgelik yolunda Hz Yusuf suresindeki kıssa baştan sona
sınırsız ibretlik hadiselerle doludur. Bilgelik yolundakiler,
sağduyularının sesini dinlerler. Çünkü bilirler ki, sağduyu insanların
can yoldaşlarıdır. Aklın durduğu yerde, zor anlarda imdada yetişir.
Duygularda
insana yön verir ama insan onu yönetebilirse… Hayata tat veren de o,
acı veren de o… Tuz gibi… Anlaşılmazlıkların, çelişkilerin ve kavgaların
da sebebi oluveriyorlar.
Bazen olumsuz duyguları bastırmak çözüm olmaz.
Duygu fırtınalarına yakalanmadan, onları aşırı büyütmeden ve idareyi
onların ellerine kaptırmadan yaşayabilirsen hayat ne güzeldir.
Duygular
at gibidir, dizgini atın eline geçerse nereye gideceği belli olmaz, ata
binilmeden de yola gidilmez…
Duygular bizlere mesaj taşır. O mesajları
anlamak gerekir. Onları görmemezlikten gelemeyiz. Duygular, gerçek bir
iç rehberdir. Ama onları adam gibi yönetmek gerekir.
Bildiklerini ve tüm imkânlarını sizlerle paylaşan, sizi seven adam…
/Yani Baban
Bursa-270809
(
Bilge Kıza Mektuplar -3 başlıklı yazı
KOCAMANOĞLU tarafından
24.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.