Hasretin Türküsü
Ak duvak dökülünce zülüften
İki damla kan döküldü sinesinden
Biri baba evine damladı
Biri gurbet yoluna
Üç beş keçinin geçim bellendiği
Yarı çökük bir köy damında
Günahkar bir bedende açtı gözlerini hasret
Gökyüzü karanlıktı
Bulutlar ihaneti kusuyordu dağlara
Gül suyuyla yıkansa da
Aklanmadı alnının yazgısı
Şefkatten uzak bakışları babasının
Kim kıyardı evladına
Yumuk küçük avuçlarına
Tutmamışken daha bir kez
Kan giderdi içinden
Diyemezdi kimseye
Can giderdi sinesinden
Diller lal, bakışlar âmâ
Töre bıçak gibi keskin
Uzak dağların türküsüydü söylediği
Nemrut bilirdi kahrını
Süphan bilirdi de
Şeytanın laneti töre
Koca dağları ahraz etmişti
Dillendiremezlerdi kahırlarını
Hasretin sinesinden su gibi aktı zaman
Annesi gibi güzeldi,
Annesi gibi ay yüzlü
Vermedi babası elini
Öptürmedi yazgısı kara hasrete
Helal etmedi hakkını
At üstünde nasibine varırken kızı
Ak duvak dökülünce zülüften
İki damla kan döküldü sinesinden
Biri baba evine damladı
Biri gurbet yoluna
gülbeyaz sarıoğlu
ikibinonbirin/sekizinciayının/yirmiüçüncügünü