İlle De Şiir...
Üniversitede okuyan tüm öğrenciler gibi ben de bir yandan eve
çıkabilmenin hayaliyle yanıp tutuşuyorum. Bir yandan öğretmenlik, bir
yandan öğrencilik, Tahtakele’den tanıdığım bir esnaftan o zamanlar yeni
moda olan dijital saatlerden alıp satıyorum. Tüfak’ta folklor kursuna
gidiyorum…. “ESİNCİK” adında bir gazeteden birkaç sayı çıkarmak için
şiirler seçiyoruz, şiirler yazıyorum, şiir dergilerini, İstanbul’un
meşhur şairlerini, edebiyat adamlarını gezip şiirim hakkında görüşler
alıyorum. Konur Ertop, Ahmet Özer, Tanju Cılızoğlu, Doğan Hızlan, Ahmet
Erhan, Akif Kurtuluş, Mehmet Müfit, Yaşar Miraç o sıralarda tanığım
insanlardı şimdi birisinin bile beni anımsadığını sanmıyorum. O sıralar
ben her şeyim….
İlk Varlık Dergisi’ne gitmiştim, genel yayın
yönetmeni Konur Ertop Bey’le görüştük. Şiirlerimi verdim bir göz attı,
“Tebrik ederim delikanlı, kökenine sıkı sıkıya bağlı geldiği yeri
unutmamış şu iki şiiri birer ay arayla yayınlayacağım.” Diyerek benden
iki şiir alıkoydu. Allahım, dünyalar benim olmuştu. Bu ne büyük bir
mutluluk. Varlık Dergisinde birer ay arayla iki şiir.
SEVERİM
Buruşuk ellerinde ebemin kanadı kırık kirmanım
Fırıl fırıl dönerim
Ebem göçeli çok oldu bu yayladan
Senin gözlerin çağla yeşili
Benim umutlarım
Örme saçların dağınık kalsın
Böyle de güzelsin
Doğayı seviyorsan eğer
ebemden kalan boynuzu kırık sarı keçinin döllerin sağarsın,
Kocayazı’da, Düz’de oğlak güdersin
Yufka edersin tandırda anam öğretir.
Çocuk doğurursun, onu ve beni seversin
Ben de seni ve onu severim…
Şiirin birisi buydu, yıllarca ezberden çok yerde okudum. Neyse
okullar kapanmış, Konya’ya dönmüştüm, babama şiirlerimin “Varlık”ta
yayınlanacağımı söyledim. Çok sevindi, yukarıdaki şiirle Konur Bey’in
alıkoyduğu, tamamını anımsayamadığım şu şiiri O’na da okudum.
Koca Çay’ım akarım ovaya
Değirmen döndürürüm Ayşe bacıya
Toklu güvercini olup yuva kuramadım
Hevesim kaldı kursağımda,
Bir de toprak kokusu olabilsem
Yağmur sonrası köyümün…
Babamın dudakları titredi, gözleri buğulandı, belirli belirsiz “Vah
yavrum.” Dediğini duyabildim. Yüzünü yıkayıp döndü. O anda şiirlerimin
yayımlanacağı heyecanı, şiirde anlatılan konunun bir baba tarafından
nasıl algılanabileceğini düşünebilmenin önüne geçmişti. “Otuz yaşlarına
gelmiş, toklu güvercini olup yuva kuramamış, yağmur sonrası köyünde
toprak kokusu olmaya düşleyen bir evlat…”
Aman Allahım! Babamın yüreğine kurşun sıkmışım…
Varlık Dergisi’nin yeni sayısını bekliyorum. Evet, ilk
sayısı elimde büyük bir heyecanla karıştırıyorum, ne yazık ki benim
şiirim yok, bir ay sonraki sayıyı bekliyorum. Yine yok, eylülde
İstanbul’a döndüğümde doğru Varlık Dergisi’ne gittim. Konur Bey
ayrılmış, sanat yönetmeni Kemal Özer olmuş, uzunca bir bekleyişten sonra
yanına girdim, O da çok iyi karşıladı, bir süre söyleştik, şiirlerimi
Konur Bey tarafından seçildiğini yayınlanacağının söylendiğini neden
yayınlanmadığını sordum. “Artık dergi yeni bir anlayışla yönetiliyor. Bu
tarzda şiirlere yer vermeyeceğim.” Diyerek tüm şiirlerimi okudu, bir
tanesini çok beğendi. “Böyle yazarsan yayınlarım, ama bir tek bu şiiri
yayınlamam” Dedi.
Artık elimde şiir
dosyaları dergi dergi dolaşıyorum. Doğan Hızlan’la görüşmemi birileri
önerdi. Hürriyet Gösteri Dergisi’ni yönetiyordu Doğan Bey, yanına
gittim. Çok işi varmış, şayet pazar günü zaman ayırır da gidebilirsem
bana çok zaman ayırabileceğini söyledi. Pazar gelmek bilmiyordu. Pazar
günü sözleştiğimiz saatte yanında oldum. Biraz söyleştik, o bir yandan
klasik müzik dinliyor, ritmine bir yandan eşlik ediyor, öte yandan
şiirlerimi okuyordu. Odasında boyumca kitaplar yığılıydı okuma aşkına
hayran olmuştum. “Bir enstrüman çalıyor musunuz” Diye sordu. “Evet,
bağlama çalıyorum.” Dedim. “Anlamıştım” Dedi ve açıkladı. “Şiirlerinin
bir iç sesi, ahengi müziği var.” Dedi. Bir şiirimi yayımlamak için
seçti.
KORKU
Bu saatte kapıyı vuran kim,
Yüreğimde korku,
Korkunun büyük gözleri,
Ses ver,
Ben falanım de.
Kapıyı vuran kim bu saatte…
Yüreğimde geçmişin acıları
Çalmayın bu saatte kapıları
Korkunun büyük gözleri
Kapıyı vuran kim bu saatte
Böylece ilk defa bir şiirim ülke çapında yayınlanan Hürriyet Gösteri’de yayımlanmıştı. Çok mutluydum. “Artık ünlü olmuştum.”
Koltuğumun altında “Gösteri” dergileri, şiir dosyam hafta sonu Tünel’den Şişli’ye kadar yürümüştüm.
Beni kimse tanımadı. Halbuki şiirim yayımlanmıştı. Hem de Gösteri’de
(
İlle De Şiir... başlıklı yazı
Güner Kutluk tarafından
12/30/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.