Dokun(a)mamak
Dudağındaki bene
Bir seneyi daha mahcup uğurlamaktı
Yağmurun tenine…
Ezberlediğim şiirlere alıntıladım
Kirpiklerine asılmış sus bakışlarını
Her ses bir hece olmuyor bu hikâyede
Biraz da bulutlarda buharlaşıyor
Ten ısısı
Eksi dört dereceye mahkûm ettim
Mahpustur senden sonra gelen her yıl
Görüş günü serenatlarını kaçırma…
Kalmak için direniyor hayalini çivilediğim an
Üç yüz altmış beşinci gün bir gidişi uğurlarken
Gözyaşı biriktirmiş gamzelerinin testisinde
İçinde tuzlu bir macera
Ayak izlerinin peşi sıra dökülmek için
Hazırda bekliyor
Nafile vazgeçişlerin araladığı mucizelerde…
Yollarına şiirler döşedim
Attığın her adımda
Parçalarım ayrışıyor
Tutunurken ayaklarına adım
Mısraların sana veda edişinde
Dilimden akrostiş ağıtlar dökülüyor
Yüreğim düşüyor avucuna…
Bağrına taş bastı seneler
Mevsimler kınalı saçlarına rüzgârını bağladı
Gölgene sarılıp da ağladığım haftalar nasıl da kayıp
Sen her gidişinde yollarının çamuruyla
Çiğnerken el değmemiş hasretimi
Kurusıkı sevişlerinle talan eyledim
Boşaltırken gönlümün şarjörlerini...
Dur
Acele etme ölümüme cevaben ölmeye
Bu gün miadı doldu cenaze şarkılarının
Bin yıla hazırlanan bir köleyim şimdi…
Not defterinde hicranımızın apar topar yazılmış hikayesi
Tüm kelimelerin gölgesi karalanmış
Üstü başı yırtık mahzen kokulu
Suretleri beklemekten eğik
Yazgının ana fikri gelemeyeceğini gösteriyor olsa da
Oturmuş bir yıl daha hafızamı senle yeniliyorum
//Sevgi Özlem Özcü//
“ gizLi özNe “