Cihan Hakimiyeti Mefküresi



 Değerli Kızım;

            Bu mektubumda sana, bu güne kadar senin uzak kaldığın bazı konulara değineceğim. Umut ederim ki, seni fazla sıkmamış olurum. Allah aklını başında tutsun, seni gereksiz şeylerden de korusun. Allah seni sevsin ki, sen de Allah’ı sevebilesin…

 

               Değerli Kızım;

            Bu mektubumda Ülke Tv’de “Sıra dışı” programlarından tanıdığım, dinlemekten zevk aldığım ve yeri geldiğinde programı kaçırmamak için kumanda kavgası çaldığım, asil yürekli ve mert bir yiğit olan Mustafa Çelik’in “Güne Düşülen Notlar” kitabından bahsedeceğim.

 

Bu değerli hocamız; “Biz Türkleri tarihten çekip çıkarırsak geriye çok da fazla bir şey kalmaz.” Sözleri şek ve şüphesiz doğru olduğuna ben de inanıyorum. “Üç kıtada on beş imparatorluk kuran Türkler, kazandılar, kaybettiler ama asla devlet felsefelerine helal getirmediler.  Hıristiyan Avrupa, birinci dünya savaşı esnasında Osmanlının yıkılmasıyla Türk Tehlikesinin asla yok olmayacağını gayet iyi biliyorlardı.”

 

            “Selçukluyu yıktık, bir çoban çıktı yeni bir cihan imparatorluğu kurdu. Osmanlı yıkılsa bile, yerine yeni bir devlet kurulur,” diyorlardı.  “Çözüm; Türk devletini yıkmak değil, Türk milletinin Cihan Hakimiyeti Mefkuresi’ni besleyen damarları kesmek gerekir,” kanaatine varıyorlardı.

 

            “Batının aralıksız müdahaleleri yüzünden bu devlet felsefemiz olan “Cihan Hâkimiyeti Mefkûremiz nerdeyse iflas etmek üzere… Kim bu ülkeyi seviyorsa, herkes kendi işini yapsa yeter… Daha fazlasına lüzum yoktur.”

 

            Değerli Kızım;

            “Bilim ve teknoloji üretmeyen bir ülkenin bağımsızlık iddiasında bulunması, koca bir palavradan başka bir şey değildir. İki yüz yıldır bir arpa boyu yol alamadık. Bu yüzden de Çanakkale’de koyun koyuna yatanların çocukları, bu gün birbirini boğazlamaktadır. Bunca kan bu yüzden akmaktadır.”

 

            “Bu millet; bir türlü medyanın gücünü ve görevini anlayamadı. Büyük çoğunluğu azınlıkların elinde oldu ve hep emperyalistlere hizmet ettiler. Bu millet de aval, aval seyretti. Kart-el medya denilen güç ise bu milletin milli ve manevi değerleriyle savaşmaya ve alay etmeye devam etti.”

 

            “Çağdaşlık, uygarlık ve laiklik maskeleriyle, hem de resmi ideolojiyi de kendilerine siper ederek yaptılar. Beğenelim veya beğenmeyelim bu kart-el medyaya; bir Kasımpaşalı meydana çıkıncaya kadar devam etti. En azından bu dönmede medyanın bir kısmı millileştirildi.”

 

            “Batının Orta Doğudaki emperyalizmi de, Arap ülkelerindeki “Sokaktakiler” iktidara geldiği zaman kökü kazınacaktır.”

           

Değerli Kızım;

            Anlattıklarımdan ne kadar anlayabilirsin bilmiyorum. Ama ben yine de anlatmak istiyorum. Bu hususta zehir gibi bilgisi ve karasevda derecesinde ilgisi olan, bir Prof. Dr. Mustafa Çelik‘in bu diğer kitaplarını bul ve oku.. Allah ona güç ve kuvvet verdiği gibi, sıhhat ve afiyet, fazladan biraz da keyfiyet versin. Emsallerini çoğaltsın…

 

            Devletin yüksek yargısı içindeki derin yapılanma gücünün kırılması için bir Anayasa referandumu gerekiyordu. Bir Anadolu çocuğu olan Kasımpaşalının karşısında, bütün şer güçler güçlü bir blok olmak için yırtınıp durdular. Baykal’ın kaset operasyonuyla, Alevileri bir siyasi partinin çatısı altında toplayabilmek için kartondan bir alevi başkan getirdiler. Ama yine de güçleri yetmedi…

 

            “1920’lerde üç-dört bin yıldan beri muhafaza ede geldiğimiz devlet felsefemizi de, Osmanlı İmparatorluğu gibi toprağa gömdük. Alevisi-sünnisi, sağcısı-solcusu, Kürdü ve Türkü ‘de bu yüzden mutsuz…”

 

            “Vizyonu ulusal sınırlarının içine hapsedilmiş bir devlet nasıl büyük bir devlet olabilir? Modern teknoloji ve güçlü bir ekonomi dahi büyük devlet olmaya yetmez. Biz hafızamızı kaybetmekle kalmadık, mazimize de düşman edildik. Bir zamanlar ufukların efendisi olan ve dünya gündemini kendisi belirleyen bu millet, ne hale geldi, bak!”

           

            Değerli Kızım;

            “Türkiye’nin ekseni kayıyor” diyen bir yığın süs köpeğinin sesine denk gelebilirsin ama aldırma… Türkiye; kendine gelmeye, yeniden biraz silkelenmeye başlıyor. Bu Kasımpaşalı iktidardan gitse bile, bu ülke ilelebet yaşamaya devam edecektir. Mazlum ve mağdur milletler dört gözle ve hasretle Türkiye’nin uyanmasını ve silkelenmesini beklemektedir.

 

            “İnsan olarak; hangi görevde ve hangi düşüncede olursak olalım, devlet felsefemize zarar vermek hakkımız ve haddimiz olmamalıdır. Devlet terbiyesi almış insanların, devlete ve devlet felsefesine verecekleri zarar, millet-devlet ilişkisini zedeler.”

 

            “Bu ülke; emperyalizmin değer yargılarının işlendiği okullarda okuyarak aldıkları kültürel kanla devletin başına üşüşen, rejimi de kendilerine siper yapanların, bu milletin değer yargılarına, inancına, örf ve âdetine düşman kesildiler. Bu halkı; savaşta ölmesi gereken, barışta bostan yetiştirmesi gerekenler olarak gördüler ve iktidardan tamamen uzaklaştırıldılar.”

 

            Ve yine günü ve saati geldiğinde bu milletin bağrından birçok yiğit çıkar. Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi bayrağını eline alır, ine çıka hedefine yürür. Bu ülkenin toprakların herhangi bir köşesinden bir gün bir Kasımpaşalı çıktığı gibi, bir tornacının bahçesinden cumhuru temsil edebilecek nadide bir Gül’de çıkar.

           

            Yeter ki biz Allah’la barışık ve bir arada olalım. Allah’ın yardımı bizlerle olacaktır. Esen ve sağlık üzere kalın…

 

            Sizden duasını esirgemeyen bir adam, yani Baban…

            Ant–241211

           



Kaynak : Prof.Dr.Mustafa Çelik 'in "Güne Düşülen Notlar" adlı kitabı

( Bilge Kıza Mektuplar -14 başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 14.01.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu