mezbele bir çokluğun günah edebiyatı sarmıştı gökyüzünü ki meşgul ederken doğruları miskin çehreli bir vesvese ulaşmıstı yanlışlar çoktan hedefine gün batmış, küsmüştü ay gecesine şekil değiştirmişti tüm rüyalar düşleri kâbusa çevirircesine
cevabı bilinmeyen sorular eşliğinde, zincirler içinde çırpınırken olmayan mantıklar gerçekleri örtmek adına gözlere indirilen perdeler görmüyordu suçun erbabı hükümlüleri de
arzuların tellallığını yapan günahlar uhrevi yanıtları ile bir kuzgunun ayağında leş yönünde uçarken sessizliğin cennet kokan huzuru bile batıyordu hükümlülere
çözülemeyen esrarın kördüğümünde sarsılan bir körpe ne yapsın bunca zulme hep çocuk kalacak hayallerine kan düşer izafi nöbetinde gece dilinde şiraze sessizliği feryadı ise sönmüş ferinde şavkır gözlerin/in
insanın çıkmaz sokaklarından kurtulup da aşamayacağını bildiği o dağın eteğinde bulmak hani başka bir çıkmaza girmek gibi hissetmesi kendini.. /misli şiar gibi /
temmuzun tavrına yaraşır münezzeh bir vakitte kalpte sönmeye yüz tutmuş bir ateşin odama yansıyan loş seyrinde aklıma düşen anıların çakır keyfindeyim..
çıplak ayaklı zamanların üşüyen güneşi karanlığı tan yerine ulaştıran notaların lâ sesi dilleri uyuşturan bir gerçeğin gözlerdeki yansıması iğnelemesi sol yanı kurşun gibi..
aslında kalemin yerini ve tarihi unuttuğum dünyayı durdurup kendimi susturduğum bir zamanda hiç niyetim yoktu başımı çevirip ardıma bakmaya
( Misli Şiar başlıklı yazı Nar-ı Çiçek tarafından 28.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.