Terör, ne zaman ve nereden çıkacağı belli olmadan bütünlüğümüzü bozma girişimlerine devam ediyor. Tıpkı Irak, Libya, şimdilerde de Suriye’de neler yapıldığı ve yapılmak istendiği gibi… İçimizdeki isyancılar, dış güçlerin desteği ile hain planlarını hayata geçirmenin uğraşı içindeler. Bizlerde maç ve dizi izler gibi askerlerimizin ve savunmasız sivil vatandaşlarımızın şehit edilmelerine ne yazık ki, duyarsız ve kanıksanmışlık içinde seyirci kalıyoruz!
Artık sözün bittiği yere doğru
gidiyoruz!
“İki başlılık” nedir? Sözlükte; “Yönetimde
birden fazla yetkiye sahip olma ve sonucunda da işlerin sarpa sarması” olarak
yazıyor. Hem Ortadoğu’nun Eş Başkanlığı, hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin
Başbakanlığı birlikte yürümez! Bu eş başkanlığı
bize pahalıya mal olacağa benziyor. Onun için,
Başbakan’ın “zararın neresinden
dönersek kardır” prensibi ile biran önce bu BOP Eş Başkanlığı’ndan istifa
ettiğini ABD’ye deklare etmelidir. Ülkemizin bağımsızlığı ve bekası için ABD ve
onun işbirlikçileriyle sinsi planlarına alet olmayan, barışçı, komşuları ile
iyi ilişkilerin canlandırıldığı, kim
hangi mezhepten olursa olsun, kardeşçe yaşayabileceği, dış güçlerin
tahriklerine kapılmadan, bir bütün olarak Orta Doğu’nun yaşanabilir ve huzurlu
bir yaşam merkezi haline getirmenin hesapları içinde olmamız gerekir.
Artık sözün bittiği yere doğru gidiyoruz!
Terör acımasızca önüne geleni
sobeliyor! Sinsice hangi duvarın
ardından çıkıp, kimin masum canını alacağı bilirsiz ve muammalı! Ülkemizin
sınırları ile Cumhuriyeti korumaya and içmiş, yerine göre terörle mücadelede
sınırda canı pahasına mücadele vermiş ve bir “Darbe” gerekçesi ile delil
muamması söylemleri arasında uzun zamandır tutuklu olan Genel Kurmay Eski
Başkanı ile onlarca üst rütbeli askerlerimiz yargılanmayı beklerken; terör örgütü destekli siyasilerin bölücü
örgüt propagandalı faaliyetleri, yine terör örgütünün şehir içinde elini kolunu
sallayarak cirit attığı, kaymakam, polis, öğretmen hatta son zamanlarda buna
eklenen Milletvekilinin bile kaçırıldığı, üstüne üstlük, bir Bakanın bile
sınırlarımız içindeki bir ilde korumasız dolaşamadığı ve ağır silahların havaya
doğru ateşlendiği bir ortamda biz nereye sürükleniyoruz?
Ajanlar cirit atıyor!
Arı kovanına çomak sokuldu…
Artık
partilerin terör konusunda birbirlerini suçlayarak hatta Kurtuluş Savaşı’nda
emperyalist ülkelerin işgaline karşı yiğitçe karşı koyan ve yok olma pahasına
onları gece-gündüz, aç-susuz demeden verdiği büyük mücadeleleriyle kovan, daha
sonra yokluk içinde ülkeyi medeniyetli ülkeler seviyesine çıkarmak için
çalışanların partisini terör örgütü ile aynı kefeye koymak, kimlerin ekmeğine yağ sürer? Bu mudur ucuz oy
avcılığı? Şu anda oy avcılığından önemlisi ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğüdür.
1534
yılında doğan ünlü düşünür Montaigne, bakın “Savaş” konusunda neler söylüyor: “Krallara savaş çıkarttıran nedenler çok
basit, sıradan nedenlerdir aslında. Sanırız ki yaptıkları işler nedeniyle
sorumlulukları ağır, eylemleri zordur. Aslında onları dürtükleyip, nedenler
yaratmalarını sağlayan olaylar bizimkiler kadar olağan basittir. Yani onların
istedikleri de bizimkiler gibi, ama onlar daha kolay ulaşabiliyorlar
isteklerine. Bizim bir uşağımıza ceza vermemize sebep olan şey, kralın uşağının ölümüyle sonuçlanır. Bizi bir komşumuzla kapıştıran nedenin
aynısı krallar arasında bir savaş koparır. Bir bitle, bir aslanın iştahını
kabartan neden aynıdır.”
Onun için ülkemin değerli Parti Başkanları
ve onun değerli üyeleri, kendinize gelin! Birbirinizi suçlayarak, dış güçlerin projelerine destek vererek
onların sinsi oyunlarından bu ülkeyi arındıramazsınız! Onların oyunlarını bozmak için; Başı Örtülü - Örtüsüz, AKP – CHP - MHP’lisi,
Solcusu - Sağcısı, Askeri - Polisi,
Sünni’si - Alevi’si, Türk’ü –
Kürd’ü – Çerkez’i, yani her kim olursa olsun, ülkesinin bütünlüğünü
isteyenlerin ülkeni bölmek isteyen fitnelere karşı herkesin tek yürek ve yumruk
olması, yarın ülkemizin yangın yerine dönmemesi için alınacak önemli karar
olacaktır. Kalıplaşmış ve hepimizin bildiği siyasi demeçler yerine nelerin
hayata biran önce geçirileceğinin hesapları acilen yapılmalıdır.
Sözün bittiği yere doğru gidiyoruz!
Artık her gün şehit haberleri
kanıksanmamalı, bir Mehmetçiğimizin burnunun bile kanamadığı, daha önemlisi de,
ülkemizin bir karış toprağının kimseye verilmeyeceği başta ABD olmak üzere bize
dost gibi görünüp, arkamızdan kuyumuzu kazanlara, Kurtuluş Savaşı ruhunu iyi anlatarak haddini
bildirmemiz gerekir. Bu ülkenin insanları bunu başaracak güçte ve ruhtadır…
Sözün bittiği yere doğru gidiyoruz…
Sabır tükendi!
Duyan var mı?
Ertuğrul Erdoğan
Ağustos 2012/Bursa