Sınadığım sen değilsin
kördür bütün suskular
yanıltıcı esmer gri ve ak
uçuk kaçık pusatsız
silik donuk ve mat
ve ayan
ve çıplak
gün ışığına takılı
karanlığa tutsak
sapına kadar cesur
koçanından korkak
dalgaların kıyıları dövdüğü lodos
akşamlarından
alacağım rehin bıraktığım toprak kokulu saçlarını
kör kütük akşamların tutsaklığından aşırıp suskunluğunu
zil zurna hasretimi karanlıklara çarparcasına
bahtsılıkları vurup bıçak sırtı kayalara
bağıracağım o kayıtsızlıklara
duyun beni duyun
duyun yeter ya
kaldırımlarda emekleyen
dalgam
kıyıları vuran kasırgam
kuş kanadı bir özlemle rüzgarlara mağlup sesim
deniz dibi dalgalardan gökyüzüne yük nefesim
vay damarlarımın
çakırkeyf tavı
yüreğimin vahşi tayı
kaç zamandır kör karanlığı ninnilersin
kaç zamandır beklersin şafağı
puslu bir hesaplaşmada yargısız infazım
dar ağacına çekilen maviliğim
ellerimin yüreğimin ve direngenliğimin
sabır limiti
susma hakkımın ifadesizliğinin patlamaya hazır ” yeter be” si
dört nala fren bilinci benimkisi
dağılacak bir gün bu sağır sessizlik
bu tırsma geçici
haberin olsun
bir şafak vakti
isyanım vurur bilesin
her kuşluk vakti yitmelerinde
sınadığım sen değilsin
hasan polat