TAVUKÇU

Nur topu gibi bir yumurtamız doğdu! (Gülerler. Seymenler, tavukçunun başına kümeleşirler. Şavaşbaş, kamçısını da kullanarak savaşçı başlarına bir şeyler anlatır. Sürücü, çadır kenarından bakar. Tavukçu, torbasından küçük bir tava çıkarır. Margarin yağı konur. Tava altına çakmaklar tutulur. Davulcu, toplananlara birer parça ekmek dağıtır. İki şahin, kılıç kılıca  perdah yapar. İki gülleci de birbirlerine el ense çeker. Zurnacı yumurtayı kırıp, tavaya döker. Savaşbaş ve arkadaşları ayağa kalkınca, tavaya hücum edilir. Tavukçu, tavayı sıyıp torbasına koyar. Savaşçı başları, koşarak savaşçılarının yanına giderler. Savaşbaş volta atar.  Sicimler yine arkadan sallanır. Savaşçılarda hareketlenmeler başlar. Savaşbaş, işaretleri alıp kamçısını şaklatır. Şahinler,at kişnemesi sesleri ve alkışlar eşliğinde kılıçlarını çekerek ortaya koşup, kılıç hareketlerine başlarlar. Bir sıralı olarak öne gelerek sol elleriyle dirseklerini tutup, kılıçları titreştirirler. Kılıç hareketleriyle geri geri gidip yine öne geldiklerinde, birer diz ve kılıçların ucu yere değer. Kılıçların birden yarım diklenmesiyle oyun sona erer. Şahinler, alkışlarla yerlerine geçerler. Ortaya iki seymen fırlar. Boyunlarında, çalgıcıların poşuları, ellerinde kısa saplı, boyalı ve püskülleri renkli kaşıklar. Çalgıcılar, hemen havaya girerler. Oyuncular, kaşıkları şıkırdatarak oyuna ısınırlar.)   –Kütahya yöresi oyunu –

                                                             SEYMENBAŞ

Kar yağdı aman aman...Kütahya’nın dağına...Ateş düştü ciğerimin de bağına...Gül donatmış aman aman…şalvarının da ağına…Haydi efeler! (Davul ve zurnanın ritimleri hızlanır. Oyun şekli değişir. Tempo tutulur. Tüfekler atılır. Oyuncular, saygı ifade eden bir hareketle oyunu önde bitirirler)

                                                             SAVAŞBAŞ

(Alkışlara katılır.) Savaşçılarım! Hep birlikte türkü söyleyeceğiz! (Alkışlanır.) Dediklerimi tekrarlayın! Çalgıcılar! Türküye uyun!  Dans ediyor bacakları...(Dans-oyun karışımı.)

SAVAŞÇILAR – Dans ediyor bacakları...(Aynı hareketler.)

SAVAŞBAŞ    Kıvırıyor kalçaları...(Kıvırır.)

SAVAŞÇILAR – Kıvırıyor kalçaları...(Kıvıran kıvırana.)

SAVAŞBAŞ    Söndürüyor ocakları…(Üfleme yapar)

SAVAŞÇILAR – Söndürüyor ocakları.) …(Üfleyen üfleyene.)

SAVAŞBAŞ    Bizim mahallenin kızı vay...(Kamçısıyla maestroluk yapar.)

SAVAŞÇILAR – Bizim mahallenin kızı vay...(Efkarlanmalar.)

SAVAŞBAŞ    Her halinde başka eda… (Edalı tavır.)

SAVAŞÇILAR – Her halinde başka eda… (Değişik davranışlar.)

SAVAŞBAŞ    Görenleri eder sevda… (Garibanlık.)

SAVAŞÇILAR – Görenleri eder sevda…  (Uyuşukluklar.)

SAVAŞBAŞ    Aşka meşke olur deva… (Rahatlık.)

SAVAŞÇILAR – Aşka meşke olur deva… (Ayılıp bayılmalar.)

SAVAŞBAŞ    Bizim mahallenin kızı vaay...

SAVAŞÇILAR – Bizim mahallenin kızı vaay...(Coşkulu bir alkış olur. Tüfekler patlar.) 

                       –Devam edem! Devam! (Tempo tutulur.) Devam! Devam!

                                                             SAVAŞBAŞ

(Suskunluk sağlar.) Adam gibi savaşın! O kızı, moral olarak getirtip oynatacağım burada!

                                                             SAVAŞÇILAR

(Alkışlar.) Yaşa! –Eyvallah –Aslansın sen! –Başım benim! –Kurban olurum sana!

                                                             SAVAŞBAŞ

(Yine suskunluk sağlar.) Savaşçılarım! (Oturanlara kalkın diye işaret eder.)  Görüyorum ki moraliniz doruklaştı! Kafalarınız savaşa odaklaştı!

                                                             SAVAŞÇILAR

Savaş değil oyun yapam! –Aşk meşk yapam! –Savaşın sırası mı şimdi?

                                                             SAVAŞBAŞ

(Eli tabancasına gidince sessizlik olur.) Bizler savaşçıyız! Önce savaşacağız! Telef olmazsak eğer, oyun oynar, aşk meşk de yaparız! Savaşçılarım! Eğlendiğimizi sanan düşmanın, ininden çıkıp bize doğru geldiğini sezer gibiyim! Savaşçılarım! Bizler, savaşçı olmak için peydahlanıp mayalandık! Göbek borumuz kesilirken, ya savaş dediler! Üç kere havaya atılıp, savaşçı savaşçı savaşçı diye kutsandık! Beslenip büyütülürken, savaş oyuncak ve oyunlarıyla savaşı bizlere çok sevdirdiler! Sizler bugünler için varsınız, hurra savaşa dediler! İşte geldik! Savaş mı, alın size savaş! (Kolunu eline vurup sallar.) Savaş açanlara böyle yapalım!

                                                             SAVAŞÇILAR

(Kollar önde sallanır.) Yapalım! Yapalım! –Anasını belleyem! –Kızı bana kalsın!

                                                             SAVAŞBAŞ

Savaşçılarım! Yıllar yıllar önce, düşmanlar bize saldırmışlar. Savaşçılarımız canla başla karşı koymuşlar ama, düşmanın hakkından gelememişler. Ot biçme zamanıymış. Savaşçılarımızın zorda kaldığını öğrenen büyük büyük dedelerimiz, dirgenlerini kaptıkları gibi yardıma koşmuşlar. Ot destesine sapladıkları gibi dirgeni düşmana saplayıp atıyorlarmış arkaya. (Kamçısıyla uygular.) Büyük büyük ninelerimiz de, büyük büyük dedelerimizin alınlarındaki terleri silerlermiş. (Uygular.) İşte o büyük büyük dedelerimiz, düşmanın bütün savaşçılarını dirgenden geçirmişler. Dört bir yana nam salmışlar. O zamandan beri bizlere, dirgen savaşçıları denmiş. O büyük büyük dedelerimizin torunları olduğumuzu!.. Kanıtlamanın zamanıdır şimdi! Kutlu olsun!

                                                             SAVAŞÇILAR

Sağ ol! –Eyvallah! –Torun görsünler torun!

                                                             SAVAŞBAŞ

Savaşçılarım! Karısını, çocuklarını, yavuklusunu, malını mülkünü düşünenlere izin ver!.. miyorum! İşimi bitirmeden, ben bir savaşçıyı asla bırakmam! (El tabancada.) Anlaşıldı mı?

                                                             SAVAŞÇILAR

Anlaşıldı! –Savaşçının anası ağlamazmış! –Karısı ağlarmış!

                                                             SAVAŞBAŞ

Anası ağlayacak olsaydı zaten doğurmazdı...Savaşçılarım! Önce niyet, sonra kısmet!

Hep birlikte! Uydum savaşbaşa!

SAVAŞÇILAR – Uydum savaşbaşa!

SAVAŞBAŞ    – Niyet ettim savaşa!

SAVAŞÇILAR – Niyet ettim savaşa! 

SAVAŞBAŞ    – (Tekrar yok işareti verir.) Savaşımız kabul olsun!

SAVAŞÇILAR – Amin! –Amiin! –Ameen!

                                                             SAVAŞBAŞ

Savaşa hazır olun! (Kamçısını yukarıya kaldırıp birden yere vurarak şaklatır.)

SEYMENBAŞ –  Bıçak tak!

ŞAHİNBAŞ       Kılıç kalafatla!

GÜLLEBAŞ     Gülle başına!

ÇELİKBAŞ      – Çelih çalıştıranda!

ŞAHİNBAŞ      – Seyis şahin! Beygirleri hazırla!

(Tüfeklerin uçlarına bıçaklar takılır. Kılıçlar, kınlara sokulup çıkartılır, tükürüklenir. Arabalar yerlerinde oynatılır. Çalışan çelikten öbürüne kablo çekilir.)

                                                             SAVAŞBAŞ

(Dürbünle bakarken,) Gülleciler! Hedef, düşmanın orta göbeği! Mesafe, çeyrek saatlik! Açısı ise üç aşağı beş yukarı! Hazır ve nazır olun! (Dürbünü indirir.) Aslan seymenlerim! Kartal bakışlı şahinlerim! Destanlaşmış güllecilerim! Canavarlaşmış çeliklerim! Köylüm! Esnafım! İşçim! Memurum! Emeklim! Dul ve yetimim! Savaşın can, kan, gözyaşı ve vergi yükü diyetiniz olsun!..

                                                             SAVAŞÇILAR

Eyvallah! –Az bile gelir! –Kazığa alışığız biz!

                                                             SAVAŞBAŞ

Savaşçılarım! Yönünüz, deliğinden çıkan düşman! Hınzırlara vermeyin aman! Yallah yallah (İki seymen gitmek ister.) Yallah! (Dönerler.) Savaşçılarıma maşallah! Savaşımız tatlı olur inşallah! Yendim diye sevinme! Yenildim diye erinme! Burası olmuştur savaş alanı! Ölümden başka çoktur yalanı! İyi savaşın boşa akıtmayın kanı! Bedavadan bulmadınız bu tatlı canı! İyi savaşın bol akıtın teri! Alnınıza delik açarım dönmeyin geri! Düşmanı görünce ürkmeyin! Ben arkanızdayım korkmayın! Savaş, kader diye yazıldı başa! Bakılmıyor kara göze kara kaşa! Savaşçılarımmm!.. Uzun süre beklemeyin barışı! Başkanımız istiyor bu anlamsız savaşı! Haydi!.. Yallah savaşaa!.. (Kamçısını ileriye doğru sallar. Seymenbaşın hareketlenmesi dışında savaşçıların put olmasıyla afallar. Tabancasını çıkarıp onlara doğrultur.) Yürüyün len savaşa! (Yine bir hareketlenme olmaz.) Güllebaş! Sallattırki şunlar savaş aşkına gelsinler! (Peş peşe iki gülle atılır.)

                                                             SAVAŞÇILAR

Yallah! Yallah! Yallah! –Hurra! (Şahinler ve seymenler koşarak giderler.) Hücum! (Çalgıcılar, Tuna Nehri akmam diyor,” havası çalarlar. Taşıtlar hareket eder.) –Yavaş ol len! Ezeceksin! Allah Allah Allah! (İlerden) –Beygir bin! (Savaşbaş kamçıyı, başının üstünde çevirir. En son çalgıcılar çıkar. Sürücü, olup bitenleri kenardan izler. Sesler uzaklaşır. İki gülle daha atılır.)

                                                             SAVAŞBAŞ

(Kamçısı bacakları arasına sıkıştırıp dürbünle bakar. Afallayınca kamçı yere düşer.) Güllebaş! (Gel diye işaret edip kamçıyı alır. Güllebaş koşarak gelir.) Senin gülleler serseri mayın gibi. Hedef hak getire. (Güllebaş afallar.) Hele şu kıyamet güllesinden çıkan, hepten şaşkın ördek. Saddam’ın Sukut füzeleri bile bu kadar şaşmıyordu.

                                                             GÜLLEBAŞ

Dürbünü alıp bakar.) Gülleciler! Salla! (Art arda iki atış yapılır. Güllebaş ayağıyla yere vurur.) Hay senin gülle gibi...(Dürbünü verir.) Haklısınız savaşbaşım. (Koşarak gider.)

                                                             SAVAŞBAŞ

(Dürbünü boynuna asar. Kamçıyı beline sokar. Küçük radyonun antenini uzatır. Dürbünle bakarken radyoya.) Tazı, sesimi alıyorsan havla! Savaşçılarını ortaya çek! Kılıçlamasına saldır! Tilki, sesimi alıyorsan havkır! Fincancı katırlarından farkınız yok! Beş altı nala gidin! Kirpi! Sesimi alıyorsan mızıkla! Len,durup durup ateş edeceğinize giderayak ateş etseniz ya?Tazı, tilki, kirpi! Aygıtları kapatın! Düşman, konuşmaları duymasın! (Gıcırtılı sesler gelir.) Güllebaş yaklaşır.) Kapatmalarına gerek kalmadı. Hepsi çoktan naneyi yedi zaten.

                                                             GÜLLEBAŞ

İyi mal diye fasonlarını alırlarsa olacağı bu. (Gülle atılır. Uzun borunun ucu kopup sallanır.)

                                                             SAVAŞBAŞ

Senin güllelerden biri de naneyi yedi. O da fason olmalı.

                                                             GÜLLEBAŞ

Önemli değil. Zaten biraz uzun yapmışlar.

                                                             SAVAŞBAŞ

Senin ne işin var burada?

                                                             GÜLLEBAŞ

Muhabbet ederiz diye geldim.

                                                             SAVAŞBAŞ

(Dik dik bakar.) Bu söz babamdan hatıra. Gitmem her bir türbe yatıra. Elazığ’ı Keban’ın suyu basmış. Hemen sür eşeğini Diyarbakır’a...(Güler.)

                                                             GÜLLEBAŞ

(Bozulup giderken döner.) Güllemiz azaldı. Haberin olsun.

                                                             SAVAŞBAŞ

Niye bol getirmedin? Yaklaş.

                                                             GÜLLEBAŞ

Depocu, savurganlık olur deyip fazla vermedi.

                                                             SAVAŞBAŞ

Gülleciler hep savurgan olurlar zaten. Salla nereye denk gelirse. Arada bir sallat. Geriden destek aldıklarını bilsinler.

                                                             GÜLLEBAŞ

Gülleciler! Arada bir sallayın! Bir düzine kadar barutum var. Sıkışırsam gülle yaparım.

                                                             SAVAŞBAŞ

Barutun düzinesi mi olur? Bunu bilmeyecek kadar hıyar mıyım ben?

                                                             GÜLLEBAŞ

Kesinlikle. (Savaşbaş işkillenince,) Asla anlamına söyledim. Bir düzine fişek atımı demek istedim. O da avdan kalma. İyi bir avcı sayılırım.

                                                             SAVAŞBAŞ

Sen de keklik mi avlıyorsun?.

                                                             GÜLLEBAŞ

Hayır. Ben...Domuz...avlarım. Domuz...avlamayı çok severim.

                                                             SAVAŞBAŞ

Sen ne demek istiyorsun?

                                                             GÜLLEBAŞ

Hiiç...Domuz...avından söz ediyordum.

                                                             SAVAŞBAŞ

Domuz...derken niye gözlerimin içine bakıyorsun?

                                                             GÜLLEBAŞ

Yüzünüze bakmadan konuşursam saygısızlık olur. Domuz...avı-

                                                             SAVAŞBAŞ

Başlarım senin domuz avına!.. Yetti be...Düşman avlayacakları yerde, birisi keklik avında, öbürü de domuz peşinde...(Güllebaş sigara yakar.) Bana da ver!

                                                             GÜLLEBAŞ

Özür dilerim. (İkram edip yakar.) İçmediğinizi bildiğim için sunmadım. Paket sizde kalsın.

                                                             SAVAŞBAŞ

İstemem. Cebimde görürse, yengen fena yapar. Canım çektikçe senden alırım.

                                                             GÜLLEBAŞ

Parmağınızı dudağınıza götürün. Sigara istediğinizi anlarım ben.

                                                             SAVAŞBAŞ

Güzel bir taktik. Sigaran yeterli mi bari?

                                                             GÜLLEBAŞ

İşte o bol savaşbaşım. Güllesiz kalırım ama sigarasız kalmam.

                                                             SAVAŞBAŞ

Seni yardımcım yapmayı düşünüyorum. Yetişir, ben ayrılınca yerime geçersin.

                                                             GÜLLEBAŞ

Emekli mi olacaksınız?

                                                             SAVAŞBAŞ

Hayır. Başkanla aramız limoni. Savaşı bile haber vermedi bana.

                                                             GÜLLEBAŞ

Onun yaptığına hıyarlık denir. Başkana ben de kızdım.

                                                             SAVAŞBAŞ

Kızmak bir işe yaramıyor. Kızağa çekilmektense olup bitenleri sineye çekmeye razıyım…

                                                             GÜLLEBAŞ

Diklenirsen arkanda oluruz. Gerekirse başkanı alaşağı ederiz. Güç bizde. Siz dik durun yeter.

                                                             SAVAŞBAŞ

Buna heveslensek bile başarılı olamayız. Keyfi yönetim göstermesine, yandaş kayırmacılığı yapmasına ve uygunsuz davranışlarda bulunmasına rağmen halkın desteği sürüyor başkana. Dediklerini yaptığı için dış çevrelerin desteği de var arkasında. Seymenbaş bile ona yaranma derdinde. Karısının has adamı olmuş üstelik. O yüzden başkanı alaşağı etme işi yaş.

                                                             GÜLLEBAŞ

Siz kuvvetli olmaya bakın. Başkanı satıp safınızda yer alır Seymenbaş. Gülleciler! Uyumayın! Sallayın! (Kısa gülleden atış yapılır.) Bu destek yeter ötelerdekilere.

                                                             SÜRÜCÜ

(Koşarak gelir.) Savaşbaşım! Karınız Safinaz yengem geliyor! (Sinsice gülümer.)

 

 

Devam edecek

 

İzinsiz sahnelemez. Tescillidir.

 

Veysel Başer

( Şahane Bir Savaş -4 başlıklı yazı Veysel Başer tarafından 19.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu