Hiç gitmesen diyorum;
Bir an olsun katledilmese bu aşk, bu liman
çürümese gözlerim hasretinin gurbetinde
Gürültülerin uğramadığı bir şehirde
gözlerini gözlerime dikip, öylece kalsan.
Hiç yağmur değmemiş bir toprakta
herkese yokluk, bana bolluk olsan...
herkese b e n c i l i m.
zapt edemiyorum siğneme çullanan bu yükü:
kızaran yanaklarında seviyorum kırmızıyı
gözlerinde kahveyi,
kirpiğinde hüznü
belki de başının yerden kaklkmayışındaki o eşsiz sükutu...
Hiç gitmesen diyorum;
hiç sönmese güneşin mabedi
tüm karanlık terketse bu şehri
bir tek ben sürgün edilsem gözlerine.
Ebabil kanatlarından dökülen bir kudretle
herkese tehdit, bana tecvit olsa gülüşün...
herkese z a l i m i m.
yutkunamıyorum aşkın kesiğini:
bir tek onları değil,
sana benden yakın olan her şeyi,
seninle aynı yastığa baş koyan gölgeni,
bir elini avucuna alan diğer elini,
kıskanıyorum seni, her zerreni...
Hiç gitmesen diyorum;
hiç ıslatmasa yağmur kirpiğini
hiç, hiç olmasak
sokak lambalarını saklamasa birileri
o cılız ışıkta güneşi bulsak
ağlasak, sarılsak
tebessüm ederken bir gökkuşağı yakalasak
herkese uzak, kendimize ramak kalsak...
herkese y a s a ğ ı m.
aşkın sabrına kıyamıyorum:
Kaçamak bir bakışda gizlenen
kaçak bir duygunun ardında
gözlerin her şeyi anlatsa bana
ve bir tek biz kalsak geriye
gönülden gönüle gurbet olmaz denilen
bir hasretin şakağında,
sonu yangında olsa bu aşkın
razıyım ateş buhranına
hazır mısın koşmaya?
avuçlarımı avuçlarına bıraktığım anda...
Halil Uzuntaş