(ı)


Gözlerini şehrin üzerine bırak

ya da altına

nasılsa altı üstü sen

hep sen...

Gündüzler, ayakta kalabiliyorsam kısa,

geceler, uyuya/biliyorsam.

hangi göz değmişse tene

bahtındır: üşürsün, üşütürsün sallanan bir koltukta

ve bir gün dahi, her gün dahi

unutamayacağın bir yüz kalır geriye,

-çünkü unutmak yoktur

sadece hatırlamayı ertelersin...




(ıı)


Sevdamı bu?

-Ne bileyim

Ben sadece yoruldum.

Bir tebessümün kıyısına oturdum oturalı

o geçtiğimiz caddenin adını bile unuttum

unuttummu dedim?

Aslında hatırlamıyordum

-çünkü unutmak yoktur

sadece hatırlamayı ertelersin...




(ııı)


Bir kadın ağlıyor, bir kadın evet

üstelik gülümseyerek

kaza süsü vererek

yalandan ağlayabilirmi bir kadın?

-Ağlar elbet

ağladığı bir şeye inandıracağından şüphe yok

peki, ya inandığı bir şey için ağlıyorsa?

Kim boynuna kıl hükmünü verecek,

önünde eğilecek?


deruni damlayan bir gözyaşı

Kendi göz bebeklerinin izinde kırık ekmek

ve büyümek,

büyümekti seni sevmek

yalnız bir kadın gibi, sokağı tedbirsiz geçerek

ürkek bir yüreğin sinesine kıvrılıp

haykırasın gelir;

-Unutmak yoktur

sadece hatırlamayı ertelersin...




(IV)


İçinde ayrılık geçmeyen şeylerden bahsetmeyi dilerdim elbet,

ama dilim varmıyor

sonra susuyorum 

hiç bitmeyecek gibi susuyorum

bir tablo gibi asılmıyor duvara yalnızlık

ağlarken, çocukların erişemeyeceği yerlere saklanamıyorum

kader bu ya;

Gündüzleri ağız dolusu gülsemde

geceleri, nefes bile alamıyorum

bir sonbahar bekliyorum

yüz üstü bırakılmış yaralarımı dökecek bir bahar

ne bahar geliyor, nede son

sadece fısıltı, 

sadece iniltiler yükseliyor

sizde işitmiyor musunuz?

-unutmak yoktur

sadece hatırlamayı ertelersin..




(V)


Aklının iki yakasını toplayamazken

senin de gözlerinin üşüdüğü oldumu hiç?

Onara/bildinmi, yıkıntılardan arta kalan düşü?

Başka kimlere hediye ettin o mihmandar gülüşü?

Çok acımasız değilsin ama az acıyorsun

tutup saçlarından sürüyecek halim yok

istemiyor değilim fakat;

-Halim yok


Şimdi sen gideceksin.

Hayır, sandığın gibi değil

hemen dökülmeyecek gözlerim

önce yitik hatıraları içeceğim bir sudan

her yudumda boğularak ölmeyi dileyeceğim

ardından, tenine uygun bir çiçek bulacağım

ve kıvranarak aradığım gülüşünü

sen kokan bu şehrin kıyılarına asacağım

sonra mı?

Fikrime çelme takılmadan, o dipsiz kuyunun dibini bulacağım

ve bir vaveyla koparacağım

-Unutmak yoktur

sadece hatırlamadığını zannedersin!..




                     OndokuzŞubatSalı  .   .


                                                              

                                                                 Halil Uzuntaş

( Çünkü Unutmak Yoktur başlıklı yazı Halil Uzunts tarafından 9.04.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu