Gezdim Halep ile Şamı
Eyledim ilmi talep
Meğer ilim bir hiç imiş
İlla edep, illa edep / Yunus Emre
Çevremde öyle olaylara şahit oluyorum ki, yok artık daha neler diyorum bazen. İster bana çağ dışı diyin, ister yobaz, ister örümcek kafalı.
Etrafıma baktığım zaman edepsizliğe teşvik edecek o kadar çok unsur görüyorum ki...
Görsel medya, yazılı basın, sosyal paylaşım siteleri, telefonla arkadaş arama vs.. vs.. Yahu Allah aşkına biri desin bana, bir bölümünü bile kaçırmadığımız o sapık diziler hangi örf ve adetimizde var? Kim evinde o şekilde yaşıyor? Dizide yaşanan olayları bir komşumuz yaşasa mahalleli linç etmeye kalkar, ama çoluk çocuk oturup keyifle, çekirdek çıtlatarak seyrediyoruz rezilliği.
Daha buna, sasyal paylaşım sitelerimde sahte profil resmine aşık olup evlenme teklif edeni mi ekliyeyim, telefonda tanışıp yüzünü görmediği biri için evden kaçanı mı, daha neler neler…
Kim ağzını açsa, insanız hata yaparız der, Eyvallah.. Ama ben Müslümanım, edepsizlik yapamam diyene rastlamadım.
Hadi okumamamış, toplum ve cemaat görmemiş insanlarda fazla ayıplanamaya bilir bu durumlar, ama okumuş, belli bir ilim irfan meclisinde bulunmuş insanlara edepsizlik yakışır mı?
“İstisnalar kaideyi bozmaz”sa da ayarından kaçırıyor.
Ki bu istisna, din ile, edebiyat ile uğraşan kişilerse daha da bir ağızlara dolanıyor.
Adam namazdan çıkıyor küfürlü konuşuyor, Bir ağızdan önce Ayet sonra küfür kelimeleri nasıl çıkar, balın üstüne koruk yemek gibi bir şey.
Diğer yanda adam edebiyatla uğraşıyorum diyor, daha uğraştığı şeyin ilk iki hecesine sahip değil.
Mehmet Akif ERSOY’un dediği gibi; “Edepsizligin başladığı yerde edebiyat biter.”
Yok senin tuttuğun takım böyle, yok senin partin böyle, gibi sudan sebeplerle edebe aykırı işler yapıyoruz. Kim hangi takımı, hangi partiyi tutarsa tutsun, kim hangi rozeti takarsa taksın. Hepsinden önce insanlığımızın üstüne “iman” gömleğini giymemiz, “adam”lık ceketinden sonra da “edep” rozeti takmamız lazım.
Çünkü biz müslümanız, Müslüman da beyaz gömlek gibidir bir sinek pisliği bile hemen belli eder, Gayri müslüm ise siyah gömlek gibidir kömür bile değse lekesini belli etmez.
Eskiden edepsizlik ayıplanırdı şimdi ise edepli olmak, Bakıyorum da imanını muhafaza eden hayâlı bir genç çevresi tarafından ayıplanıyor.
İbni Ömer radıyallâhu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v), utangaç kardeşine bu huyunu terketmesini söyleyen Medine’li bir müslümanın yanından geçerken ona;
“Onu kendi haline bırak; zira hayâ imandandır” buyurmuştur. (Buhari-Müslim)
Edep: İnsanların seni gördükleri zaman değil, görmedikleri zaman da hayâsızlık yapmamandır.
Bir zamanlar vâlilik yapan birisinin çok güzel bir bahçesi vardı. Rengârenk çiçeklerle donatılmış, tam bir zevk ve sefâ yeriydi. Bir gün vâli, bu bahçeye geldi. Vâli, bir bahane ile kadının kocası olan bahçıvanı, bir iş için dışarıya gönderdi. Kadına da dedi ki:
-Bahçenin kapılarını kapat. Hiç bir kapı açık kalmasın!
Kadın, akıllı ve namuslu idi. Vâlinin kendisine kötü niyet taşıdığını anladı. Gidip bir ağacın arkasına saklandı ve biraz sonra gelip dedi ki:
-Kapıları kapattım. Yanlız bir tanesi kaldı. Onu kapatmaya gücüm yetmiyor. Ne kadar uğraşsam da kapatamıyorum.
-O, hangi kapıdır?
-Bu kapı, Allahü teâlânın (Basir) sıfatıyla bizi gördüğü kapıdır. Vâli, bu sözü duyunca, hatasını anlar, pişman olup tövbe eder.
Bir zamanlar tv’de biri bizi gözetliyor diye bir proğram vardı, evin içi kameralarla dolu her şey kayıt altında, Adam evde yalnız kalsa bile, beni görüyorlar diye, müstehcen işler yapmazdı. Biz de hayatımızın kayıt altında olduğunu unutmayalım.
Kur’an’ı Kerim’de, Rabb’imiz;
“Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür." (Bakara 110) buyrmaktadır.
Abdülkadir Geylâni kuddise sirruh buyurur:
“Hizmet eden, sonunda kendisi de hizmet edilen durumuna gelir. İtâat eden, sonunda kendisi de itâat olunan kişi seviyesine yükselir. İkram eden, sonunda ikram olunan kişi durumuna gelir. Allah’a yaklaşan, yakınlaştırılır. Tevazu gösteren, yüceltilir. Kerem ve ihsan sahibi olmağa gayret eden, şereflendirilir. Güzel edeb sahibi olan, Allah’a yakınlaşır. Güzel edeb, seni Allah’a yakınlaştırır. Güzel edeb, Allah’a tâattir. Çirkin davranışlar ise ona karşı günahkârlıktır.”
“Lâ Edrî” ile son noktayı koyalım;
“Edeb bir tâc imiş Nûr-i Hüdâ’dan
Giy ol tâcı emin ol her belâdan”