Etrafımıza bakarız bazen büyük bir şehrin kalabalık caddelerinde yürürken bir güruh olan bu kalabalık içindeki her ferdin kendine ait bir dünyası ve o an koşturduğu bir işi vardır. Birini tutup kolundan bir şeyler anlatmaya kalksan insana "deli" güzüyle bakar. Çünkü hiç kimsenin o an size ayıracak bir zamanı yoktur Ve sizin onun için hayatına yön verecek bir hikayeniz olduğunu da düşünemezler.

Bir başka yerde seni hatip olarak kabul eden, seninle aynı fikir çemberinde yetişmiş insanlara bir şeyler anlatmaya kalksan sen anlattıkça başını sallarlar, “evet, aynen öyle, tam benim düşündüğüm gibi…” onaylanma cümleleriyle dinlerler. İçlerinden bazıları bilindik şeyler konuşulması sebebiyle önce ağır ağır başları öne düşer, konuşma uzadıkça uyku derinleşir rüya alemine şöyle bir yolcuğa çıkarlar. Arka sıralarda oturanlardan horlamaların gelmesi üzerine hatip sesini biraz daha yükseltse de onu rüyasından çekip çıkaramaz. Uyuyan kişi rüyasında kendini büyük bir kalabalığın karşısında konuşurken bulur. Heyecanlı heyecanlı anlatırlarken bu seferde sayıklamalar başlar. Dışardan bakıldığında çok güzel konuşan hatibin bütün söyledikleri boşa gitmiştir.

Görünüşte farklı gibi görünen bu iki durum aslında aynıdır. Çünkü birinde anlatmak istediğin kişi anlamaya hazır değildir; diğerinde ise önceden kabullenilmişlik vardır. Onun için ikisi de sağlıklı bir iletişim değildir.

Bir çok dinleme veya okuma çeşidi vardır. Bunlardan en önemlisi de muhalif dinleme ve okumadır. Çünkü söylenenlere muhalefet etme adına kişinin beyninde sürekli soru işaretleri dolaşır. Beyin fırtınası dediğimiz bu durumda beynin içerisinde ne kadar düşünmeye yönelik enerji varsa harekete geçer. İnsanoğlu sorguladıkça araştırdıkça mutlaka gerçek doğruya ulaşır. Eğer söylediklerin doğruysa söyle ve yakasını bırak o varacağı yere varacaktır.

Bir olay karşısında herkesten aynı tepkiyi bekleyemeyiz. Bu iş biraz o insanın eğitimi, cinsiyeti, yaşı, ailesi, çevresi velhasıl yaşamını etkileyen bütün faktörlerle alakalıdır. Beklide bizler aynı eğitimden geçmiş aynı çevrede büyüsek onlar gibi olurduk. Onun için fikirlerinden, ve davranışlarından dolayı insanı suçlamak doğru bir şey değildir. Yapılan olumsuz bir davranışı ortadan kaldırmak için önce o davranışı yapmasına sebep olan durumları ortadan kaldırmak gerekir. Hem fiili hem fikri savaşımızı insana değil kötü hal ve hareketlere açmalıyız. Onun içinde doğru bildiğimiz yolda tek de olsa yürümek gerekir.Ama nasıl bir ortamda? Yukarda sözünü ettiğim iki ortamda da bu verimli olmaz. Eğer tartışacak ve sonuna kadar arkasında duracağımız bir fikrimiz varsa hem bizimle aynı düşünen hem de sana muhalif olan insanların arasında bunları söylersek bir anlam ifade edeceği kanaatindeyim.
Bir çoğumuz değişik edebiyat, kültür veya siyasi ağırlıklı sitelerde yazıyoruz. Nedense genellikle şunu görüyorum. İnsanlar kendi düşüncesindeki sitelere yığılmışlar ve orada “Körler sağırlar birbirini ağırlar.” hesabı herkes birbirinin görüşünü alkışlıyor, kutluyor, tebrik ediyor vesaire vesaire. Hiç kimse bir birine muhalif değil, görüşler kabul edilmiş fikirler daha kırkı çıkmamış bir bebeğe verilen püre gibi herkes tarafından hazmedilmiş; kılçığı yok, kemiği yok, eğrisi yok doğrusu yok vesaire vesaire. Ama bilmemiz gereken bir şey var ki böyle bir ortamda fikirlerimizin çok da bir değeri yoktur. Yeni düşüncelere aç insanların olduğu yerlerde değerlidir söylediklerimiz. Bu tür siteler bizi daha çok kamçılıyor ve kendimizi daha çok geliştirmemiz gerektiğini öğretiyor.

Mustafa İsmet KESKİN

( Hangi Site? başlıklı yazı şaircesevmek tarafından 8.10.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.