Mevlana'nın sözlerinden etkilenmemek mümkün mü ? Yine her zaman olduğu gibi bir önce ki yazımı tekrar okudum. Kendi kendime nerelerde hatam var diye şöyle bir baktım. Yazının konusu çok iyi olabilir ancak yazının başlığından başlayarak bir çok yerde hatam olduğunu yine gördüm.
 
Ben neden böyleyim. Güzel bir konuya temas ediyorsun şu başlığa bak. Mevlana'yı anma adına bu bana yakışmadı. Daha sonra düşündüm, taşındım bu yazıya bir başlık buldum. Hani dedik ya Mavlana kimdir diye sorsak millete cevap olarak ilk önce din gelir aklımıza. Mevlana değince yalnız din gelmesin aklımıza. Mevlana'nın söylemiş olduğu sözlerden anlaşıldığına göre o bir insan sevdalısı. Dünyanın en güzel varlığı olan insana insan gibi yaşaması hususunda yol gösteren bir psikolog. Bir düşünce adamı. Yüce bir felsefesi olan büyük bir insan.
 
Bunlardan sonra karar verdim ve yazının başlığı şöyle olmalı dedim. Mevlana'nın İnsan Psikolojisine Dair Eşsiz Tespitleri diyerek bir başlık atabilirdim. Aslında ben kendi hatalarımı çok iyi biliyorum da ne bileyim yazı yazmaya başladım mı hemen onu bitirmeye çalışan ve dostlarımla paylaşmak istememden kaynaklanıyor. Hal bu bir kenara daha önceden yazsam, enine boyuna ölçüp biçsem, ondan sonra yazıyı yazsam fazla bir sorun çıkmayacak.
 
Oturuyorum bilgi sayarın başına aklıma ne gelirse sıralıyorum. Mesela bu gün arkadaşımız olan Ahmet BÖĞÜN bir mesaj atmış. Sevgi üzerine dörtlükler yazmaya davet ediyor. O an aklıma ne geldiğse onu yazıyorum.
 
--Sevginin tarifi nasıl yazılır
--İnsanın beynine nasıl kazılır
--Gördükçe dünyayı durmaz sarılır
--Mevlana bakışlı yanıştır gülüm
 
İşte böyle bir dörtlük yazdım ve cevap verdim. Kendimi o an oturup ta saatlerce kafa yormaya kalkışsam belki daha güzel bir şeyler çıkacak diye düşünüyorum. Benim birde zaman ile başım belada.
 
Tam bir şeyler yazmaya kalkıyorum mutlaka araya bir şeyler giriyor. O an düşüncelerim dağılıp gidiyor. Oracıkta bırakmam gerekiyor. Mevlana'nın dediği gibi bu dünyada yalnız sen yaşamıyorsun. Senin çevrende bir sürü insan var onları da düşünmen gerekiyor. Yani kısacası dengeyi kurmam gerekiyor.
 
Nazlı TOLUN arkadaşımın yazısına yorum yazayım dedim. Üçüncü mısranın yarısında kapı zili çaldı. Hanım "canım bakkala gidiyorum sen rahatsız olma, bir kaç parça eksikler var alıp geleyim" demişti. Eşime kapıyı açmak için hemen yazıya ara vermek zorundayım. Tekrar yazının başına geldim aklım durdu. Yaz bakalım ne yazacaksın. İki mısradan sonra karıştırdık. İlk baştan bir dörtlük şiir yazmak vardı içimde.      
 
Maalesef yazı yazma hususunda olsun, başlık atma konusunda olsun bir türlü dengeyi kuramadık. Bir de anlatmak istediğim bir konu üzerinde durmak üzerine daldan dala atlıyorum. Bir bakıyorsun yazının içeriğine bu yazıya bir sürü başlık atılabilir diye düşünüyorum. Konu içinde konu var.
 
Mesela bu yazıya başlarken aklımda yarım kalan yazıma ilaveten bir yazı daha yazayım diye düşünüyordum. Yani Mevlana'nın güzel sözlerinden örnekler vermeye devam edeyim dedim. İlk yazıyı tekrar okudum aklıma yazının başlığı takıldı. Bu defa kendime kızdım başladım sıralamaya. 
 
Bak görüyorsunuz nereden nereye geldik.Şimdi gelelim bu yazıya nasıl bir başlık atmalı. Benim ilk aklıma gelen "Kendini eleştirmek" geldi. Daha sonra "Yazılan yazıya uygun başlık atma" fikri yerleşti. Daha sonraları da düşündükçe başlıklar peşpeşe gelir, fikrim değişebilir. Benim yaptığım ise aklıma ilk gelen ne ise onu yazıyorum.
 
Değerli site yöneticilerinden bir isteğim var. 368 yazımda ki yazının başlığını değiştirebilirmiyim. Çünkü bu yazıya ilaveten bir yazı daha yazmak istiyorum. Mevlana'nın insan psikolojine etki edecek o kadar güzel sözleri var ki bu sözleri yazmadan rahat edemeyeceğim. Yazının başlığı "Mevlana'nın İnsan Psikolojisine Dair Eşsiz Tespitleri-1" olarak daha uygun olacağını düşündüm.
 
Bu yazdığım yazıya da isterseniz "Daldan Dala Atlamak" başlığını kullanayım. Bu yazıya ne yazarsan yaz o kadar önemli değil. Konu "Mevlana" olursa biraz düşünmeliyiz değil mi ? Onun için tüm yazı dostlarımdan bu konuda özür diliyorum. Bu yazının ana teması ise sizlerle muhabbet etmek. Yapmış olduğumuz hatalar hususunda, farkına vardığımızda birbirimizden özür dilemeyi bilmek adına yazdım. Tekrar özür diliyorum nice muhabbetlere....
 
13.12.2010 
 
 
   
( 369- Bir Yazıya Nasıl Başlık Atılır başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 13.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.