1 522- Devlet Ne Zaman Devlet Olacak
Devlet neden devlet olamıyor ? 

Alın size derin ve güzel bir soru. Bütün eli kalem tutanlar bu konuda bir sürü hikayeler anlatır. Geçmişimizde de bir çok örnekleri de vardır. Eğer devlet devlet olmayı bilseydi ülkemizde bu kadar sorun olmazdı. Peki devlet nasıl devlet olacak. Benim bir iddiam var ki bu devlet başımızdan hiç bir zaman eksik olmayacak ama devlet olarak asla kalamayacak.

Bütün tarihçileri, sosyologları, bilim adamlarını, siyaset adamlarını getirin huzuruma. Onlara bir soru sorayım hiç biri altından kalkamaz. Net olarak bana cevap veremezler. Yaklaşık olarak bir şeyler anlatmaya çalışırlar ama bir yerlerden çekindiklerinden veya bir yerlere tabi olduklarından kendi öz fikirlerini ortaya koyamazlar.

Devletin içinde bir memur olarak görev yapmama rağmen halkın içinden asla kopmadım. Gördüm ki devlet ile halk arasında uçurumlar var. Diyeceksiniz ki devleti devlet yapan halk değil mi. Doğrudur belki de. Bu tanım yalnızca kağıt üzerinde kalmaktadır.

İsterseniz bu konuyu örnekleyerek açalım. Devlet nasıl devlet olamıyor. Adam savcı olmuş. Önüne gelen fezlekeleri inceliyor. İddianameyi hazırlayacak ve mahkemeye sunacak. Bakıyor ki bu zamana kadar hiç görmediği ve kanunda da yeri olmayan bir durum ile karşı karşıya kalıyor. 2005 yılında yürürlüğe giren suç ve suçluların birleştirilmesi olayı. 2005 yılından önce bir hırsız atıyorum on ayrı olay işlemiş. Bu olayların fezlekesini hazırlayan karakollar her fezlekeye ayrı numara vermek zorunda kalıyordu. Savcılığa intikal eden fezlekeler de ayrı ayrı numaralara kayıt edildikten sonra ayrı ayrı savcıların önüne geliyordu.

Bizim savcı kızar. "Bu fezlekeleri kim yazmış böyle" der ve karakolu telefonla arar. Karakolda hazırlık kaleminde çalışan ve bu fezlekeleri hazırlayan polis memuru arkadaş da bu olayın yalnış olduğunu sezer ve bakalım ne olacak diye on ayrı olayı tek sayı ile hazırlamış ve fezlekeyi savcılığa göndermiş. Polis memuru da kendini iyi yetiştirmiş ve biraz da kurnaz. Savcı o kızgınlıkla atlar arabasına doğru karakola. Polis memuru arkadaş da adam arama bahanesiyle mıntıkaya çıkar. O zamanları da şimdi ki gibi telsiz telefon da fazla yok. Savcı karakol amirini polis memurunun yerine fırçalar. Bir yığın da talimat verir çeker gider.

Bizim bu polis memuru arkadaş akşam üzeri sallana sallana karakolun yolunu tutar. Daha karakolun önüne gelir gelmez karakol amirinden bir sürü fırçayı yer. Hiç moralini bozmadan karakol amirine "üzüldüğün işe bak sen hiç merak etme ben olayı çözerim" der. Karakol amiri şaşırır. Koskoca savcı olayı çözemiyor polis memuru mu çözecek.

Bir taraftan da bu memur arkadaş olay ile ilgili yalnışlığın nereden kaynaklandığına dair güzel bir rapor hazırlar bir taraftan da bu savcının huzuruna nasıl çıkacağının hesabını yapar. Koskoca savcıya karşı gelinir mi. Aradan fazla zaman geçmeden polis memuru arkadaş karar verir sacvının yanına gitmeye. Kendi kendine de şöyle düşünmekte "savcıya biraz zaman tanıyayım belki bu konu üzeinde çalışma yapar, mutlaka beni çağırtır" 

Savcıdan talep gelmeyince dayanamaz. Savcıdan talep gelir mi. O bir kere polisin adli amiri. Onlar okumuş yeminli insanlar. Onlar bilmeyecek te polis mi bilecek. Sanki polisler mesleğe girerken yemin etmiyorlar. Neyse uzatmayalım. Polis memuru savcının odasının kapısını çalar çalmaz içeriye dalar. Girmesiyle birlikte hemen kendini takdim eder ve peşinden biraz da işi tatlıya bağlamak amacı ile "savcım ben buraya kavga etmeye gelmedim, adam gibi muhabbet etmeye geldim, şu zarfı alın içinde ki raporu okuyun, eğer o raporda yalnış bir şey varsa ister beni asın ister asmayın" der demez bir koltuğa oturur.

Savcı bey çok sakın bir halde dinler ve der ki "aslında bu konuda sen haklısın, ben o günden bu zamana kadar düşündüm taşındım, biraz da araştırdım hakikaten yalnış yaptığımızın kanaatine vardım, senin gelmeni bekliyordum.

Şimdi burada anlatılan kısa bir hikaye. Burada insanlar makamlarının vermiş olduğu güç ile mahiyetimde ki memurlara kanunlar çerçevesinde veya çerçevesi dışında istediklerini yaptırıyorlar mı ? Yapılıyor. O savcı ve polis kimi temsil ediyor. Devleti tabi ki. Peki Anayasayı yazanlar kim ? Devletin adamları. Benim bildiğim bileli Anayasamız kaç defa değişti hatırlamıyorum. Demek ki ben yaşadığım müddetçe devlet devletliğini yapmamış oluyor.

İsterseniz hikayenin sonunu da tamamlayayım. Savcı ile o polis arkadaşımız anlaşmışlar. Bu konu üzerine savcı tezini yapmış ve yıllar sonra yani 2005 te kanunlaşmış. Savcı yükselmiş daha büyük makamlara erişmiş. Herkese ders veriyor. O polis memuru da artık yaşlanmış teşkilatın içinde bir o yana bir buyana sürülüyor. Çünkü çok biliyor. Haksızlığa tahammül edemiyor. Kanuni olarak ta ceza da veremiyorlar. Çünkü her açılan davayı kazanıyor. Bir de üstelik tazminat davası açınca onunla uğraşan amirlerin canını okuyor.

Bizim ihtiyar da ne yapsın bir sürü çocuk. Hepsi de okuyor. Yine de "benim devletim devlettir, şükürler olsun onun sayesinde karnımız doyuyor" demekten başka çaresi yok. Sabrediyor...Kendi kendine de "Yahu bu bizim devlet ne zaman devlet gibi devlet olacak" diye hayal kuruyor...

15.09.2011   
    
( 522- Devlet Ne Zaman Devlet Olacak başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 16.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.