1 446- Gerçek Dostluk
Bu akşam tüm yazı dostlarıma hitaben gerçek dostluklar nasıl olurmuş biraz bundan bahsetmek istiyorum. Gerçek dostluğun şekil bakımından tarifini yapmak çok zordur. Birebir bazı olayları yaşayarak görebilmektir. Karşında ki insandan ummadığın anlarda iyilik görmektir. Gerçek dostları aramakla zor bulursun.

Burada en önemli faktör ise önce kendine bakacaksın. Sen ne verdin ki iyilik göresin. Hani derler ya iyilik yap at denize. Elbet bir gün karşına bir yerlerden çıkar gelir. Benim başıma bu yönden çok defalar şahit olduğum olaylar geldi. Hangi birini anlatayım. 

Aklıma ilk görev yaptığım yerde tanıştığım bir arkadaştan bahsetmek istiyorum. Çorum ilinin Ulukavak Mahallesinden Mehmet isimli bir arkadaş. Bu arkadaşla tanışmam ise polis okulunda okurken sınıf arkadaşım Ramiz'in tavsiyesi ile oldu. Çorum'a tayinim çıktığında mutlaka bu arkadaşı bulacaksın demişti. İmam Hatip Lisesinin karşısında bir kahve vardı. Bu arkadaşı bulmam gerekiyorsa o kahveye gitmem yeterli oluyordu.

Daha beş aylık memurken evlendim. Kimseden yardım almadan garibimi (eşimi) bomboş eve gelin getirdim. Beraber ihtiyaç olanları aldık. Memlekette yaptığım masraflarda hep borç ile oldu. Bir hesap kitap yaptım. Aldığım maaş bana yetmiyor. Bir de bunun üstüne en küçük kardeşimi okutmak için yanıma aldım. Bu olay ise sırf rahmetli dedemin nasihati uğruna idi. 

Bende kara düşünceler başladı. Borcumu nasıl öderim diye düşünürken bir gün kahvede oturuyorduk. Mehmet arkadaşım "Evlendin birden çok durgunlaştın derdini anlatacaksın" diye ısrar edince mecburen anlatmak zorunda kaldım. Hayatım boyunca ilk defa çaresizliğe düşmüştüm. Tek başıma olsam altından kalkardım. Ortada bakıp kollayacağım, bir ömür boyu bana yoldaş olacak bir karım ve okutmak için söz verdiğim kardeşim vardı.

Bu Mehmet arkadaşım "Bu saatten sonra beni dinleyeceksin, karışmam sonra, ilk maaşını alır almaz yanıma gel, gerisine karışma" diyor ama ne yapacak merak ediyorum. Birlikte borçlandığım mağazaları tek tek gezdik. Ev sahibine de gittik. Her gittiğimiz yerde bizim bu arkadaşa herkes "sen rica edersin de biz yapmazmıyız" demezler mi ? Şaşırdım kaldım. 

İnanırmısınız ev sahibine bir yıl boyunca kira vermedim. İkinci senesi çifter çifter kira ödedim. Malatyalı bir tuhafiyeci arkadaş vardı. Bu arkadaş benim adıma İstanbul'dan çorap getiriyordu. Bir seyyar satıcı arkadaşta benim adıma bu çorapları sokak sokak dolaşarak satıyordu. Bu arkadaşı da Mehmet arkadaş ayarladı. Tam üç yılda benim borçlar bitti. İş ise devam ediyordu. Başladık para biriktirmeye.

Daha sonra bizim bu ek iş yapma işi duyuldu. Benim yüzümden arkadaşlar esnaf ile muhatap olmayacak emri çıktı. Ortada resmi bir belge olmasa bile kınama cezası ile yasak kondu işimize. Tabi bu idari yönden verilen bir ceza. Biz de ne yapalım kader böyleymiş dedik. Allah'a şükürler olsun aldığımız maaş iyi. Başlangıçta yapmış olduğumuz dengesiz harcama bizi zora soktu.

Bu seyyar satıcı arkadaşa dükkan açtık. Üç yıl bizim kahrımızı çekti. Ben de bu işte ona yardım ettim. Düşünebiliyormusunuz nereden nereye. Okulda tanıştığım bir arkadaşın arkadaşının bana yaptığı iyiliğe bakın. Önceleri tanımam etmem. Her zamanda bu böyle olmuştur. Ne zaman dara düşsem bir yerlerden birileri çıkıyor imdadıma koşuyor.

Ben bunu zamanla yapmış olduğum iyiliklere ve almış olduğum dualara bağlıyorum. Bu devirde durup dururken kim kime yardım eder. Ben çok insanlar gördüm beş on kuruş para için bunalıma giren. Hiç ummadığın, böyle olay olmaz dercesine olaylar yaşadık. 

Yapılan iyilikleri de unutmayacaksın. Zaman olur o arkadaşın da bir derdi olur diye düşüneceksin. Hele aradan geçmiş beş altı sene kafan eser. Çoluk çocuk gidersin ziyarete. Ummadıkları anda çıkarsın karşılarına. Bol bol hediyeler. Sevinmek bir kenara deli oluyorlar misafir etmekten. Zamanımız sayılı olmasa bırakmayacaklar.

İşte gerçek dostluk budur. Maddiyata önem vermeyeceksin. Maddiyat daima kazanılır. Yeter ki sağlıklı ve akıllı olursan. Kazanımlarda da dostluk çok önemli. O arkadaşın hatırı sayılı biri olması benim şansıma. Demek ki bu arkadaş benim karşıma çıkacak. Bunun kaçarı yok. Aradan uzun yıllarda geçse uzaktan da olsa telefonla aramak bile yetiyor onlara. Unutulmuyor o anılar. Önemli olan da unutmamaktır.

Şimdi Türkiye topraklarının neresine gitsem mutlaka bir arkadaşım karşıma çıkıyor. Bu da karşılıklı sevgi ve saygıdan kaynaklanan gönül borcudur. Aslında yapılan iyilikler söylenmez derler ya ben yine de bu dostluğu anlatmak istedim. Var mı böyle güzellik. Aradan yıllar geçmiş cep telefonun çalar. Karşında ki kişi seni unutmamış. "Ağabi nasılsın, iyi misiniz" diye halen hatırını soruyor. Ben daha neyi isterim. Bu benim anlayışım.

Olması gereken de budur. Hepimiz insanız. İnsan insana her zaman lazım olmalı. Gün gelir bir cemiyetin olur. Bir yakınını kaybetmiş olabilirsin. Cenazeyi kaldırmaya insan lazım. İşte bu yüzden dostlarınızı asla unutmayın. Dostlar insanın dar gününde belli olur. Bütün dostlarımdan Allah razı olsun...
     

04.05.2011

         
( 446- Gerçek Dostluk başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 4.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.