Mevsimler aralanıyor
Görücüye çıkan an gibi, yol yordam bilmeyen suallerin kara/kökünde
Yön telaşında rüzgâr
Gitgide azalan ihtimalimin kangren olmuş dallarında
Elemler çiçek açıyor
Lahit taşlarının serinliğine mi bulaştı ellerin
Nedir bu tipi,
Nedir bu nefesimin kıyısına işlenen dantelalı kar
Güneşe çentik atmış fermanınla
Kendimi, iliklerine kadar üşüyen bir şiirin penceresinden asıyorum
Ama senin yaşama hakkını saklı tutacağım
Ah o aynaları ters yüz eden nazar !
Çılgın bir dağın tepesinden düşen ihtiras
Çatık kaşlarında isyan mı var
Dokundu sansürsüz kan, soluk bir ayın gökteki lâl duruşuna
Azrail'den icazet mi aldı gözlerin
Acıya kutsanmış can
Tutanağıdır temyizsiz dosyaların
Kudüs kadar yalnız
Kuru bir toprak kadar kımıltısız
Kendi sessizliğine terk edilmiş antik harabeler kadar zararsız
Ve uğraksızım anla!
Gittikçe uzuyor satır araları
Gittikçe çoğalıyor tekil sızlanmaların omuz kavgaları
Tüm günahlar beni okuyor
Çünkü her günahın sebebi miladı sen kokuyor
Yağmurlar yağmaz
Tohumlar uyanmaz
Bir tek tufan hariç!
Yirmi dört saat namlunun ucundaki bekleyişlerin
Emir kipine amade
Hedefinden şaşmayan kurşunlar bağrımı
Delmezmiş öyle mi?
Çıplak gezmeyi seven alfabelerden
Burjuvalı düşler değildir benim sana kurduğum ülkem
Fotojen kararmalarla
Kendini berzah âlemine ihbar etmiş öykülerin senedinde nemalanan
Taahhüt edilmiş ağrılarla
Eşkıya yanımızla sürdüğümüz gecelerden bir katre ışık sağıyorum
Sen niyetine
İçiriyorum göz/bebeğime
Adınla büyütüyorum
Anla!
Kıran kırana geçen zamansızlığımın dört nala koşan atlarıyla
Tek nefeslik bir averajla
Aşiyanlar konağına en önde gidenlerdenim
Acıkan kanımın her damlasında kendimi
Özleminle doyuruyorum anla!
Yâsin'lerin yıkadığı şafak
Nemrut'un dağlarını kabartıp da bir gün
Ateşe muktedir güllerle
Bakıp bakıp dudaklarından
Üşümezmiş öyle mi?
Üşüyorum sevgili!
Şimdi sana, taşralı bir şehirden hicret eden kuşların kanatlarından yazıyorum
Geri dönmeye cesaretim yok!
Bir Fatiha ısıtır beni
Anla !
ramazan boran